Hz. Yusuf zindanda iki mahkûmun rüyalarını
yorumlamıştı… Rüya yorumları doğru çıkınca kralın gördüğü rüya da kendisine
sorulmuş ve geleceğe ilişkin yorumda bulunarak kralı etkilemişti… Kral Hz.
Yusuf’un zindandan çıkarılması için emir vermişti…
Hz. Yusuf kendisini zindana gönderen dedikodu ve
iftiraların yeniden değerlendirilmesini ve suçsuzluğunun ispat edilmesini
istiyordu değilse çıkmayacaktı…
Çünkü hiçbir özgürlük iffetten, haysiyetten, temiz
kişilikten daha değerli değildir…
Hz. Yusuf kralın lütfu ile zindandan çıkmayı değil
suçsuzluğundan dolayı zindandan çıkmayı arzuluyordu ve bunun için kendisine
iftira atanların yeniden sorgulanmalarını istiyordu… Çünkü iffetine,
haysiyetine, şerefine, kişiliğine kara bir leke sürülmüştü… Bu kara leke
temizlenmeden zindandan çıkmasının bir anlamı olmayacaktı…
Hz. Yusuf kara lekeyi temizlemeden çıkabilirdi,
özgür kalabilirdi ama her zaman bu kara leke yüzüne vurulacak, dünya kendisine
zindan olacaktı… Bunun için iffetsiz özgürlüktense iffetli mahkûmiyeti seçti…
Bunun içindir ki kral kendisi hakkında af kararı çıkardığında zindandan hemen
çıkmadı…
Hz. Yusuf hakkında; zindandan çıkabilmek için
zindan arkadaşından yardım istediği, “kralın yanında benden bahset” dediği
için, Allah’tan başkasından yardım istediği için Allah’ın kendisini uzun yıllar
zindanda bıraktığını söyler kimi müfessirler… Güya Allah’tan başkasından yardım
istemeseydi daha kısa bir süre de çıkabilirdi…
Hâlbuki Hz. Yusuf, zindan arkadaşından haram olan
bir talepte bulunmamıştı, meşru bir istekte bulunmuştu ve zindan arkadaşından
istediği yardım suçsuz her insanın isteyebileceği yardımdı ve bu yardım
Allah’tan başkasından yardım istemek değildi… Aksine hepimizin her gün yaptığı
yardım talebi idi…
Allah’ın yardım alanına giren yardım talebinde
bulunmak, yani sadece Allah’ın yapabileceği yardımları Allah’tan başkasından
istemek haramdı, günahtı hatta şirkti… Hz. Yusuf’un yardım talebi ise böyle
değildi…
Hz. Yusuf aklanmak, suçsuzluğunu göstermek için
meşru talepte bulunmuştu… Zaten zindan arkadaşına unutturan Allah değil
şeytandı… Zindan arkadaşına unutturan şeytan, insi bir şeytan olabilirdi… Çünkü
Hz. Yusuf, krala yakın isimlerin kurbanı idi, kendi ailelerinin yanlışını
örtbas etmek ve döndürdükleri her dolabı bilen Hz. Yusuf’u karalayarak
susturabilmek için onu zindana göndermişlerdi… Hz. Yusuf’un zindandan çıkması,
oyunlarının deşifre edilmesi anlamına geliyordu bunun için zindandan çıkan
adamı Hz. Yusuf konusunda susturmuş olabilirler…
Hz. Yusuf kendisine iftira atan (İsrailiyat
dilinde) Züleyha ve diğer şehir ekâbirlerinin eşlerinin şehadetleri ile
aklanmış ve iftiralara maruz kaldığı ortaya çıkmıştı… Allah iffetini korumak
isteyen, harama bulaşmayan, zina etmemek için zindanı tercih eden, tabiri
caizse Allah’a karşı gelmemek için hayatını yakan Hz. Yusuf’u, iffetin bayrağı
olan Yusuf’u kendisine iftira atanların dili ile aklamıştı…
Bu olay bizlere mesaj oldu: siz her şeye rağmen
iffeti tercih edin, sizi lekelemeye, iffetinize leke sürmeye çalışanlar
yaptıklarına pişman olacaklar, Allah suçsuzluğunuzu onların kavli veya fiili
şehadetleri ile dile getirecektir…
Hz. Yusuf, iftiraya uğradığında boş durmadı her
fırsatta suçsuzluğunu dile getirmeye çalıştı… Hz. Yusuf’un derdi zindandan
çıkmak değil iffetini saran kara leke zindanından kurtulmaktı…
Hz. Yusuf bize şerefin, haysiyetin, kişiliğin,
kimliğin özgürlükten daha önemli olduğunu gösterdi…
Şerefini satarak dünyalık elde edenler,
yükselenler makamlarının kölesi, kendilerini yükseltenlerin esiri olmaya devam
edecekler… Kara leke zindanı zindanların en büyüğüdür ama kim için şerefini
satmayanlar için, haysiyet düşkünleri için…
Kral Hz. Yusuf’u yakın adamı, baş danışmanı yapmak
istedi ama Hz. Yusuf reddetti… Neden mi? Çünkü Hz. Yusuf’un derdi makam değil
insanlığı kurtarma derdi idi… Hz. Yusuf için en üst makam kulluk idi… Kralın
vereceği göreve muhtaç değildi, ama kralın vereceği görev Hz. Yusuf’a muhtaçtı…
Hz. Yusuf vezirin evinde büyümüş, yapılan
israfları, hırsızlıkları, hortumlamaları görmüştü… Mısır’a kıtlık gelecekti ve
kıtlığın olması halinde eğer hazine emin ellerde değilse Mısır toptan helak
olacaktı, insanlar telef olacaktı… Bunun için hırsızların, israf ehlinin
bertaraf edilmeleri gerekirdi… Emin bir insan başa geçmeliydi… Hz. Yusuf kralın
yakın adamı olmayı değil elini taşın altına koymayı, Mısır halkını açlığın
pençesinden kurtarmayı tercih etti…
Hz. Yusuf kralın yakın adamı olmakla yetinseydi
sadece kendi hayatını kurtarırdı ama hazineyi istemekle tüm halkı kurtarmayı
seçti… Hz. Yusuf, baş danışmanlığı reddedip hazine bakanlığını istemesi
bizlere; “Yapamayacağınız, faydalı olamayacağınız, başarılı olamayacağınız
görevler size tevdi edildiği zaman reddedin, size uygun olan, başarılı
olabileceğiniz, insanlığa yararlı olacağınız görevleri isteyin talep edin…
Görev istenmez verilir mantığını terk edin, hak ettiğiniz ve mutlak olmanız
gereken görevleri isteyin, bunun için ısrar edin… Makamın debdebesine, şanına
aldanmayın, makamın işlevine bakın… Bilgi ve bilincinizi atıl bırakacak
görevleri makamın derecesine bakarak kabul etmeyin… Makamın derecesine değil ümmete
kaç derece hizmet ettiğine bakın…” mesajlarını vermektedir…
Bir devleti kıtlıktan, ekonomik krizden kurtarmak
istiyorsanız şerefini her şeyin üstünde tutan, rabbine karşı gelmemek için
hayatını yakan, bir günah etmektense bin ah etmeyi tercih eden, halkı ve hakkı
kendisine tercih eden, ekonomiye dair planları olan, ileri görüşlü ve adil
insanları seçin… Diplomasına, diplomatlığına değil adaletine, güvenirliliğine
ve ferasetine önem verin…
Hz. Yusuf’un kralın rüyasını yorumlaması vahiy
mahsulü değil feraset ürünü idi… Çünkü Hz. Yusuf gidişatı görüyordu, olan
biteni anlıyordu, sefahatin sonucunda sefaletin geleceğini biliyordu…
Sefihleşen kavmin sefilleşeceğini biliyordu…
Unutmayın! En kötü israf iyi adamları harcamaktır,
iyileri kötülerin oyuncağı haline getirmektir…
Unutmayın! Şeref ve haysiyet her makamın
üstündedir…
Unutmayın! Yusufları olmayan memleketlerin hem
namusu, hem siyaseti, hem ekonomisi hem de dini tehlike altındadır…
Yusuf, İFFETİ, DÜRÜSTLÜĞÜ, CESARETİ, METANETİ,
FEDAKÂRLIĞI, SAMİMİLİĞİ, MÜCADELECİLİĞİ, AZMİ, KİŞİLİĞİ, KİMLİĞİ VE DAVA SAHİBİ
OLMAYI anlatır…
Unutmayın! Yusufları yetiştirmek ERDEMLİ BİR
TOPLUMU İNŞA ETMEK DEMEKTİR…
21.06.2015