BİR BİLİNÇ İNŞASI
BİR BİLİNÇ İNŞASI
ZİKİR
Resulullah, zikirde sayıya önem vermezdi... Peygamber zikirlerinde sayı bazen çoğalır, bazen azalırdı…. Örneğin namazlardan sonraki tesbihler için çokça hadis vardır ve bu hadislerin her birinde sayı farklı farklıdır… Zikirde aslında özünde unutkanlık bulunan insana unutmaması gerekenleri hatırlatma ve böylelikle kulluk bilincini diri tutma amacı vardır... Bir adı zikir olan Kur’an, hep insan bilincini tekrarlar ile diri tutmuyor mu? Zikir, sizi unutmayanı unutmamaktır... Zikir, haddini her gün tekrar etmek, haddini bilmektir... Örneğin “Subhanallah” zikri “Allah eksiklerden uzaktır, ben ise eksilerle doluyum; Allah yanlış yapmaz, ben yaparım; Allah hata etmez, ben hata ederim” demektir... Devamında gelen “Elhamdulillah” ise “Subhan olduğu için Allah’ın aslında eksik olmadığını tam aksine mükemmel olduğunu, ekmel olduğunu, her işini en güzel şekilde yaptığını, tüm güzel işlerin onun sebebi ile yapıldığını belirtmek içindir”...
Mekke döneminde Allah, hep “Subhan” ifadesi ile kendini zihinlere nakşediyor, “Elhamdulillah” ifadesi ile kendini zihinlere oturtuyordu… Subhanallahı ve Elhamdulillahı “Allah-u Ekber” takip eder... “Allah-u Ekber” zikri ile “kişi kalbine, zihnine Allah’ı en büyük olarak yerleştirir”... Adeta kişi bu zikirler ile “hayatının en büyük yerine”, Subhan olan ve Hamd kendisine olan Allah’ı yerleştirir… Allah-u Ekber; Subhanallah ve Elhamdulillahtan sonra gelen bir meydan okumadır...”Ben Allah’la güçlüyüm” demektir... ”Allahsız güçlüler zayıftır” demektir... Gücü Allaha nisbet etmektir... Namazlardan sonra okunan ama idrak edilemeyen bu zikirler bir hayat programıdır...
Bugün İslam Dünyası korkunun kalbinde yaşıyorsa, Allah’ı “ekber” bilmediği içindir... İslam yolunda savaşanlar, boşuna mı “Allah-u Ekber” diyerek savaşıyorlardı? Onlar “Allah-u Ekber” demek sureti ile korkuyu yeniyorlardı... Allah’ı “ekber” bilmek, hayatın her alanına Allah’ın ekberliğini koymakla mümkündür... “Hayatın en büyük, en güzel, en özel yerine kim; neyi, kimi yerleştirmişse onun için “ekber” odur.”... Dikkat edin! Namaz “subhaneke” ile başlar “Elhamdulillah” ile devam eder ve “Allahu Ekber” ile sona gider... Subhanallah; noksanlardan, eksilerden arınmaya çalışmamızı; Elhamdulillah; işimizin, kulluğumuzun hakkını vermemizi; Allah-u Ekber; kendimizi ve başkalarını değil Allah’ı Ekber görmemiz gerektiğini anlatır...
Zikir, unuttuğumuz Allah’ı hatırlamak için değil, hatırda devamlı bulunan Allah’ı unutmamaya çalışmaktır… Onun için zikir bir fikir takviyesidir... Zikir ile fikir arasında “ilk harf” farkı olsa da özleri aynıdır... Fikir, zikrin anası; zikir, fikrin çocuğudur... Kişi zikrettiğini fikretmez, fikrettiğini zikreder... Çoğu zaman kişi bir şeyler mırıldanır ama ne mırıldandığını bilmez ama zikir öyle değildir… Kişi fikrettiğini zikreder... Yani beyninde, kalbinde olanı hayata taşır... İlan eder... Nakşiler; zikri hafiyi, gizli zikri tercih ederler… Hâlbuki zikrin kendi isminde cehrilik vardır... Gizliyi açığa vurma vardır... Zikir, safını belli etmektir, bulanık hayatta saf kalmaya çalışmaktır...
Allah Resulü hiç bir zaman “Allah Allah” diye zikir yapmamıştır... Allah’ı sadece “Allah” lafzı ile anmamıştır... Resulullahın tüm zikir ifadelerine bakın! Hepsinde mutlaka “Allah” ismini tamlayan bir ifade mevcuttur... Nedeni ise; Allahı bilinçlere doğru nakşetmek ve Allah’ı özellikleri ile hatırda tutmaktır... “Subhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber, La İlah İllallah, La Havle Ve le Kuvvete İlla Billah” vs. devam eder zikirler sünnette... Peygamberin, Allah’ın isminin yanına eklemede bulunması şunu anlatır: “Herkes Allaha inanır ama önemli olan nasıl bir Allaha inandığındır”... Hristiyan, çocuklu Allaha inanır, biz onlara karşı “Subhanallah”(muhtaçlık ve zaafiyet sonucu oluşan her eksiklik Allahtan uzaktır) deriz; paraya iman eden Yahudiler, Allah’ı cimri bilir biz “Elhamdullah” (hertürlü ekmeliyet sadece Allaha aittir) deriz, müşrikler putlardan korkar, cinlerden korkar, biz onlara karşı “Allah-u Ekber”(korkulması gereken varsa o da sadece Allah olmalıdır) deriz... Yani her bir zikrin bir amacı, bir anlamı vardır… Zikir, Allah anılsın diye yapılmaz, Allah doğru tanınsın, tanıtılsın ve zihin, kalp doğru Allah bilgisinden uzaklaşmasın diye zikir yapılır...
Subhanallah, “eksiksin kendini tamamla” der, Elhamdulillah, “eksiğini Allah’la tamamla” diye söyler, Allah-u Ekber, “eksiğini giderme yolunda Allahtan başkasına öncelik verme, çekinme” der… Her kavramda olduğu gibi ehli tasavvuf bu zikir kavramının da içini boşalttı ve içi boş bir zikir kavramı ortaya attı... Zikir bilinç iflası yaşayan insanlara bilinç inşası yapmak içindir... Zikir, isminde unutma saklı olan insana aslında unutmaması gerekenleri hatırlatmaktır... Unutmak bir nimettir, unutulması gerekenleri unutturduğu için Allah ekmeldir... Unutmak, unutulması gerekenleri değil de unutulmaması gerekenleri unutturursa o zaman külfettir...
Piyasadaki zikir kitaplarından peygamberimizin zikirlerini öğrenebilirsiniz... Tabiki de ruhu yok edilmiş, kalıpları bırakılmış zikirleri öğrenirsiniz... İnsanların yanlış davranışları karşısında “Subhanallah” zikri dökülmeli dilinizden kendinize bununla; “bu insandır, hata yapar, hata yapmayan sadece Allah’tır” demeye çalışın... Aynı zamanda kibar bir dille o kişiye yanlış yaptığını anlatmış olursunuz.... Her zor durumda ise dilinizden ilk dökülen kelime “Allah-u Ekber” olmalıdır, yani “Allah büyük sen korkma” diye kendinize moral verin, her olumlu ve güzel davranış karşısında ise “Elhamdulillah” deyin, “şımarmamak için güzelliği, iyiliği asıl sahibi olan Allaha nisbet edin”...
Estağfirullah zikrini nebimiz çokça yapardı… Çünkü bu zikir, insanın kendisine yaptığı bir öz eleştirinin ifadesidir... Estağfirullah, Allaha karşı yanlış yapmamaya çalışmanın ifadesidir... Allahtan özür dilemektir... Kibri kendine yol bilmiş şeytana karşı direnmektir... Şeytan yanlışını bir kereliğine de olsa kabul etmedi, nebi ise günde yüz kere yanlışını kabul eder, af dilerdi... Kainatta boşluk yoksa dinde de boşluk yoktur.... Dolayısı ile her bir zikrin bir anlamı ve faydası olmalıdır... Zikrin en büyüğü ve en güzeli ise amele dökülen zikirdir... Onun için Allah, imanı ve salih ameli beraber zikreder... İman; kalbin, zihnin salih ameli; salih amel ise dış dünyamızın imanıdır... Yani salih amel içte yetişen iman tohumunun meyvesidir... Fikir önce zikir olur sonrada amele dönüşür... Yaptığı zikirlerin tersine davranan insanların zikri neye yarar? “Estağfirullah” deyip de hala yanlışlar yapmaya devam eden ve hatasından dönmeye çalışmayanın istiğfarı ne işe yarar?
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.