Bugün insanlık, misyona değil de vizyona önem vermektedir… Maalesef insanlık aleminde misyon, vizyonun çok gerisinde seyretmektedir… Misyon ile vizyonu örnekleyecek olursak; görünüş vizyondur, görüş(fikir) ise misyondur; güzellik vizyondur, özellik ise misyondur; kemiyet vizyondur keyfiyet ise misyondur… Tabiri caizse vizyon, misyonun cesedi, misyon ise vizyonun ruhudur… Ruhsuz ceset kokuşmaya, cesetsiz ruh ise uçuşmaya mahkûmdur…
İyi bir misyon için iyi bir vizyon şarttır… Ancak güzel olan her bir vizyonun iyi bir misyon yüklendiğini söylemek hatadır… Sadece vizyona bakmak, misyonu önemsememek, gelmesi muhtemel felaketlere davetiye çıkarmaktır…
Allah, Kur’an’da münafıklar için: “dış görünüşleri yani “vizyonları” hoşunuza gider ama içleri boş, kütük gibidirler” buyurarak münafıkların “güzel vizyonlarının” ardında “güzel bir misyonlarının” olmadığını anlatmakta ve görünüşe aldanılmaması gerektiği mesajını vermektedir… Misyonsuz vizyon tehlike arzeder… Vizyonsuz misyon da etkisiz kalır… Münafıklarla ilgili uyarıda yüce Allah,”Misyonu olmayan vizyona aldanmayın” mesajını da vermektedir…
“Allah, dış görünüşünüze değil amellerinize ve kalplerinize bakar” hadisi de aynı şekilde vizyonun değil misyonun önemli olduğunu anlatmaktadır… “Avretlerinizi örten giysiler verdik, onlardan daha hayırlı olan ise takva giysisidir” ayeti; misyonu önceleyen salt vizyonu reddeden bir mesaja sahiptir… “Güzellikleri hoşa gitse bile kafir bir kadın veya kafir bir erkekle evlenmektense köle bir mümine veya köle bir mü’min ile evlenmenin tavsiye edildiği ayetlerde de vizyonun değil misyonun esas olduğu vurgulanmaktadır…
“Muhammed ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz?” ayeti vizyona (Muhammede) mı misyona(İslam davasına) mı bağlısınız? Sorusunu sormaktadır… Yusuf’un güzelliğine vurulanlar Yusuf’un güzelliğinin ardındaki misyonu gördüklerinde ona(Yusuf’a) vurulmayı bırakıp, vurmaya başladılar… Yatak odalarına hapsedemedikleri Yusuf’un güzelliğini(vizyonunu) sırf yüklendiği misyondan(iffet ve güzel ahlaktan) dolayı zindana hapsettiler…
Misyon ve vizyon, ruh ve beden gibi birleşmeli, birbirini bütünlemeli… Allah, kainatın vizyonunu iyi, güzel ve uyumlu yarattığı gibi kainat vizyonuna uygun misyonda vermiştir… Örneğin ağaçlar, yeşillikleri ile göze hitap ederken, meyveleri ile mideye vs. faydaları ile insanlık yararına hitap ederler… Yani ağacın, hem vizyonu(görüntüsü) hem de misyonu(işlevi) insana fayda vermektedir… Güneş, ay, yıldızlar, gökler, yerler, haşereler, hayvanlar, kuşlar, canlı ve cansız tüm varlıklar; misyon ve vizyonun birlikteliğini ve bütünlüğünü anlatır, hal dili ile bunu ifade ederler…
“İnsan, kılık kıyafeti görünüşü ile karşılanır, bilgisi ile uğurlanır” sözünde de vizyon ve misyon farkına dikkat çekilmiş ve misyon vizyona tercih edilmiştir… Vizyon göze, misyon ise kalbe hitap eder… Günümüz insanı maalesef, görüşe değil görünüşe, özelliğe değil güzelliğe önem vermektedir… Hâlbuki güzeli özel yapan güzelliği değil özellikleridir… Güzellik tek başına bir özellik olursa devamı zelillik olur… Eski insanların evleri taştan, topraktandı; görünüşleri basitti ama misyonları insanlık doluydu… Şimdi insanların evleri lüks ve şatafat içinde, gösteriş akar her yerde, ama günümüz insanının insanlığı yerlerde sürünmekte…
Günümüzde neredeyse her reklam bir mankenle yapılmaktadır… Nedeni ise göze hitap etmektir, vizyonu göstermektir… Vizyon mankenlerine olan özenti ve düşkünlük; çağdaş insanın misyon fakirliğinden, özünü kaybetmesinden kaynaklanır… Seçimlerde liderlerin misyonundan çok vizyonlarıa bakılıyor… Onun için vizyon siyaseti izleniyor…Maalesef liderin karizması söylem ve eylemlerinden önce geliyor… Seçim propagandalarında gözler boyanıyor… Firavun sihirbazlarının yaptığı gibi günümüz siyasetçileri de “göze hitap ederler, gözleri alt ederler” sadece vizyonla yetinirler…
“ Eşsiz yaratılan kâinata dön de bak! Var mı bir gedik?” ayeti kainatın sadece görünüşünde değil işleyişinde de bir eksiklik bulamazsın mesajını verir ve vizyon ile misyonun birlik ve bütünlüğünü işlemektedir… “Bu Kur’an gibi bir kitap getirin” ayetindeki ilahi meydan okuma sadece söz diziminde bir meydan okuma değil aynı zamanda getirilen çözümlerle ilgili bir meydan okumadır… Yani vizyonu ve misyonu ile sözleri ve çözümleri ile Kur’an gibi insanlık hayatına hayat veren bir kitap getirmeleri istenir müşrik beyinlerden…
“Nice az topluluklar, Allah’ın inayeti ile çok toplulukları yenmişlerdir”, “sizden biri onlardan 10 kişiye bedeldir” ayetleri ile “çokluğunuz hoşunuza gitmişti de kaybedenlerden olmuştunuz, çoğunluk imana gelmez, vs.” ayetleri; kemiyetin değil keyfiyetin önemli olduğunu anlattığı gibi vizyonun değil misyonun önemli olduğunu da anlatmaktadır…”Kadın ya soyu, ya güzelliği, ya malı ya da dini için tercih edilir… Siz dini için bir kadını evlilikte tercih edin” hadisi de vizyonu değil vizyonu adam eden misyonu tercih etmemizi öğütlemektedir…
Yüklendiği misyonu, vizyona kurban edenler kaybederler… Vizyona göre misyon yüklenenler; şahsiyet ve kimlik buhranları yaşarlar, ruhlarını komaya sokarlar… Bugün çağdaş insan, belli bir misyona sahip olamadığı için içine girdiği vizyonun misyonuna göre hareket etmektedir… Örneğin ehil olduğu işe değil ehil olmasa da çok para getiren işe girer, işte faydalı olmayı değil daha çok para kazanmayı tercih eder…
Unutmayalım! Eylemlerimiz yüklendiğimiz misyonun vizyonudur… Eylemi bozuk olanın imanında bozukluk var demektir… Vizyonlarını, misyonlarının tersine kullananlar, hem misyonu hem vizyonu kaybetmeye mahkûmdurlar… İslam, insanda misyon ve vizyon uyumunu ister ve içi dışı bir mü’minler yetiştirir…
10.10.2013