İsrailoğulları, İbrahim’in soyundan gelirler…
Allah, İsrailoğullarından bir inek kesmelerini emreder ama kesmemek için bin
dereden su getiriler… İbrahim ise İsmailini, ciğerparesini Allah istedi diye
gözünü kırpmadan kesecekti… İbrahim’in İsrailoğullarından farkı “hesapsız iman”
farkıydı…
Allah, İbrahim’den İsmailini kurban etmesini
istemişti… Kurban “yakınlık” demektir… Allah, İbrahim’in kime yakın olduğunu
test etmek istiyordu ama sadece bunu değil bununla birlikte herkese “kimin
nerde durması gerektiğini, kime ve neye ne kadar değer verilmesi gerektiğini
göstermek” istiyordu…
Hayatta en çok kime ve neye değer verdiğinize
bakın… Unutmayın! Hayatınızın en değerlisi; kendisini kaybettiğinizde delisi
olduğunuz şeydir… Eğer en değerliler listenizin en başında Allah yoksa o
listede sıralama yanlış başlamış demektir… İlk düğme yanlış iliklenmişse gerisi
hep yanlış olur...
İsmailiniz; makamınız, eviniz, işiniz, eşiniz, eş
dost çevreniz, çoluk çocuğunuz, ana, baba kardeşleriniz, vaktiniz, keyfiniz
olabilir… İsmailinizin sizleri Allah’a yakın kılıp kılmadığına bakın…
İsmailiniz sizleri Allah’tan uzaklaştırıyorsa İsmail’den uzaklaşmayı değil,
İsmail’e bakışınızı değiştirmeye çalışın…
İbrahim biliyor ve inanıyordu ki; rabbine yakın
olabilmek için İsmail’den uzak durması gerekmiyordu… İsmail’i feda etmekten
ziyade yeri ve zamanı geldiğinde feda edebilme cesaretini göstermektir
İbrahim’i iman… Yani İsmail, Allah’tan uzaklaştıran değil, Allah’a
yakınlaştıran bir vesile olmalıydı…
İsmail, “Allaha kulak veren” demektir… İsmailinizi;
rabbinizin hizmetine adamamış, rabbinizin yolunda kullanmamış, rabbinize
yakınlık vesilesi görmemiş aksine İsmailinizi amaçsallaştırmışsanız İsmailiniz
sizin değer listenizin ilk sırasına oturmuştur demektir… Artık İsmailiniz
“rabbe kulak veren” değil “rabbe kulak tıkayandır” demektir…
İsmailiniz rabbe kulak verirse yeri ve zamanı
geldiğinde “rabbin ne emrediyorsa onu yap” diyen Hz. İsmail gibi size zorluk
çıkarmayacak aksine dava yolunda ilerleyişinizi hızlandıracaktır…
İsmail, İbrahim’in zor zamanlarında Allah’ın bir
vergisiydi… İbrahim bunun bilincinde idi… Zor zamanda gelen insana sevgili
olur… Allah’ın kendisi için “Halil” dediği Hz. İbrahim İsmailini çok sevmişti…
Allah, İbrahim ve İsmail’i denedi… Bu deneme sadece baba-oğul sevgisinin sınanması
değil hayat ile hayatı verenin arasında bir tecihte bulunma denemesiydi…
İbrahim ve eşinin zürriyetten kesildikleri bir
zamanda kendilerine lütuf olarak verilen İsmail’in kesilmesinin istenmesi
anlamlı değil mi? İsmail gittiğinde İbrahim’in artık çocuğu olmayacak… İbrahim
İsmailsiz kalacaktı… Almayı bilen vermeyi öğrenmeli değil mi? Allah; zor
zamanda, beklenmeyen zamanda verdiğini geri istiyordu…
Bir gün Allah sizlere gözbebeğiniz olan, size
sevgili gelen, çok kıymet ve değer verdiğiniz, kendisinden ayrı
kalamayacağınız, zor elde ettiğiniz İsmailinizi sizden feda etmenizi beklerse
sakın gözünüzü kırpmayın, İsrailoğulları gibi kıvırmayın… İsmailinizi
rabbinizin dini ve davası için feda etmekten çekinmeyin…
İsmail’ini rabbine feda etmekten çekinmeyen İbrahim’e
Allah, hem İsmail’i bağışladı hem de İshak’ı lütfetti… İbrahim rabbine bir
vermek istedi, rabbi ise ona iki verdi… Rab yolunda feda eden kar eder… Feda
edebilmek için iman cesaret ister…
İbrahim’i imana sahip olamayanlar hem İsmaillerini
hem de kendilerini kaybederler…
İMANIN CESARETİ, KIRAR HER ESARETİ
02.11.2014