Ak Parti gençleşmeli, daha da aktifleşmeli ama önce temizlenmeli… Her yerde partiye üşüşen leş kargaları görüyorum… Ve maalesef “tek adamın partisi olarak tarihe geçecek olan ak partinin” iç bünyesinde yeterince temizliğe gitmediğine üzülerek şahit oluyorum…
Kendi bünyesinde gerekliği temizliği yapmamış, yapamamış bir partinin yönetiminde oluşacak ufak bir boşluğun maliyeti çok külfetli olacaktır… Bunun için vizyonu ve misyonu ile halkın beklentilerini karşılayacak ikinci bir Erdoğan’ın genel başkanlığa geçmesi gerekmektedir…
Paralel nifakla mücadele sürecinde Erdoğan tabiri caizse en ön saflarda ek başına mücadele veriyordu… Erdoğan’ın yanındaki birçok isim ve parti başkanlarının hiç sesi çıkmıyordu… Gölgesinde siyaset yaptıkları adamın zor zamanlarında istisnaları olmakla birlikte birçok kimse sesini çıkarmıyorlardı… Erdoğa’ın bu süreçte kaybedeceğini düşünmüş ve korkmuş olmalılar…
Bu süreçte Erdoğan’a güçlü destek vermeyen Ak Parti kurmaylarının parti genel başkanlığına aday olmalarının tek kelime ile ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum… Erdoğan’ın göstereceği adayın seçilmesi gerektiğine inanıyorum ve bunu partiyi bugünlere getirmiş biri olarak Sayın Erdoğan’ın hakkı olduğunu düşünüyorum… Erdoğan’ın genel başkanlık seçimlerine el atmaması doğru olmayacaktır…
Geçen gün Cumhurbaşkanı Abdulah Gül, kameralar karşısında Cumhurbaşkanlığı görevi bittiğinde halkın hizmetinde olacağını söylemiş ve Ak Parti genel başkanlığı için yeşil ışık yakmıştı…
Halkın teveccühünü ve takdirini kazamış Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önemli ve değerli bir devlet adamı olduğu tartışılmaz… Ancak bu, Abdullah Gül’ün Ak Partinin Genel Başkanlığına gelmesi için yeterli değildir… Zira Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı gibi durağan ve pasif bir makam değildir… Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı performansı Başbakanlığa yeterli gelmeyeceğinin kanıtı olarak yetmektedir…
Abdullah Gül; mülayim, iyimser ve yumuşak bir yapıya sahiptir… Ayrıca polemiği sevmeyen biridir… Maalesef Necdet Sezer’in muhalefet gücünü ve olumsuz net duruşunu Sayın Abdullah Gül’ün kendisinde göremedik… Necdet Sezer görev süresi içinde yetkisini kullanıp birçok örgüt militanını affederken, Sayın Gül ise bu konuda pasif davrandı… Salih Mirzabeyoğlu gibi nice masumların affedilmesi ile ilgili hiçbir çalışma yapmadı…
Bence Abdullah Gül, artık aktif siyaseti bırakmalı ve genç siyasetçilere yön vermelidir… Eğer Cumhurbaşkanlığından sonra parti genel başkanlığına geçecek olursa itibar kaybedecektir… Halka hizmet, sadece siyasetle yapılmaz… Kendilerinin de belirttiği gibi halka hizmet etmenin birçok yolu vardır… Abdullah Gül, Çankaya sonrasında artık istirahat etmeli ve geleceğe yön verecek fikirler üretmelidir…
Paralel medya Abdullah Gül’ü el üstünde tutuyor, onun hakkında hep olumlu yazıyor… Yani paralel nifak şebekesi, Abdullah Gü’lün Ak Partinin başına geçmesini canı gönülden istiyor… Bunun için elinden gelen her girişimi de yapacaktır… Paralelciler, Ak Partinin başına Abdullah Gül’ün geçmesini bekliyorlar ve o zaman yeniden canlanacaklarını düşünüyorlar… Aslında haksız da sayılmazlar… Çünkü Gül’ün kişiliği Erdoğan siyasetini sürdürmeye müsait değildir…
Yapılan anketlerin güvenirliliği tartışmalı olmakla beraber Abdullah Gül isminin ön plana çıktığını görüyoruz… Kişisel kanaatim, Erdoğan’dan sonra parti genel başkanlığına Gül’ün değil, Numan Kurtulmuş veya Ahmet Davudoğlu’nun gelmesi yönündedir… Bu iki isim dışında Ak Partiyi geleceğe taşıyacak başka bir isim maalesef bulunmamaktadır…
İnşaallah Ak Parti bu konuda yanlış bir adım atmaz ve Erdoğan’ın sözünden çıkmaz…
18. 07. 2014