BDP’nin batıda HDP ile seçimlere girmesi batı halkının BDP’yi PKK ile ilişkilendirip oy vermekten kaçınmasının önüne geçmek içindir… Ak Partiyi BDP ile müttefik göstermek sadece ve sadece CHP – cemaat ittifakını temize çıkarmak isteyenlerin işidir…
Bulaç, cemaatin bu süreçte bir çok partiye oy atması sureti ile halkın birçok kesimiyle temas içinde olduğunu ve bununda cemaat için önemli ve olumlu bir gelişme olduğunu söyleyerek cemaatin CHP ve MHP ile ittifakını desteklediğini göstermiştir… Bulaç’ın bu açıklaması cemaatin seçim stratejisini de ortaya koymaktadır…
Bulaç, cemaatin neden CHP gibi din düşmanı bir partiyi desteklediğini sorgulamamakta ve hedef tahtasına yıllardır yazılarıyla düşmanlık ettiği Ak Partiyi yerleştirmektedir…Bulaç’a sormak gerekir, yıllardır neden toplumun farklı kesimleri ile buluşmadınız,neden islami camialardan uzak kaldınız? Neden hep bir parti ile anlaşıp siyasi kazanımların peşinde koştunuz? Bulaç bilmiyorsa halk çok iyi biliyor ki, cemaat halkla bütünleşmek için değil AK Partiyi düşürmek için diğer partilerle ittifak içindedir…
Bulaç cemaati, Ak Partinin uzantısı görenlerin bu süreçten sonra cemaate akın ettiğini iddia etmektedir… Bulaç, bu sözlerle akıl tutulmasına uğradığını göstermiştir… Cemaat, Ak Partiden önce de vardı… Nasıl olur da birileri cemaati Ak Partinin bir uzantısı görebilirler? Tam aksine Ak Parti, cemaatin uzantısı sayılıyordu… Bu süreçte Ak Partinin cemaatin bir uzantısı olmadığını görenler Ak Partiye akın etmektedirler… Ak Parti bu süreçte oylarını azaltmak yerine daha da arttırdı…3 0 Mart yerel seçimleri bunun kanıtı olacaktır.
Bulaç, Ak Partinin, twitter yasağı ile yüzde iki veya üç civarında oy kaybına uğradığını ifade etmiştir… Paralelcilerin yazarının, Türkiye’de Ak Partiye oy vereceklerin içinde yüzde iki veya üç civarında twitter kullanıcısı olduğunu nereden bildiğini merak ediyorum… Ahmet Hakan’ı aratmayan Bulaç, bu sözlerle aslında Ak Partinin oylarının düşmesi için gerekçeler sıralamaktadır… Maalesef bu insaflı(!) yazar, Hükümetin twitter yasağının arkasındaki gerekçelerden hiç bahsetmiyor…
Paralelci yazar Bulaç, eleştirilerine devam ederek Başbakanın ABD tarafından siyasetten uzaklaştırılmak istendiğini, Başbakanın da bunu bildiğini ama bunu direk dile getiremediği için içerden bir düşman seçerek, Pensilvanya üzerinden ABD’ye saldırdığını söylemektedir…Bulaç, dolaylı yoldan cemaatin bu süreçte bir kurban olduğunu ifade etmek istemiştir…
Bulaç, bu sözleri ile Pensilvanya’nın ABD ile bağlantılı olduğunu dolaylı yoldan dile getirmiş olmaktadır… Yazara neden bunun için başkası değil de Pensilvanya seçiliyor diye sormak gerekmez mi? Cemaatinizin ABD ile bir göbek bağı olmasa, ABD ile ittifak içinde olmasanız neden siz hedef seçilesiniz ki? Cemaatin yaptığı hadsizlikleri görmemek başını kuma gömmek değil mi?
Paralelci yazar Bulaç, bu iddialarını öne sürdüğünde hiç utanmıyor, yıllardır kendisine “ağabey” olarak bakan okurlarının, sevenlerinin gözünden düştüğünü ve düşeceğini hiç hesaplamıyor… Maalesef sadece alacağı paraların hesabını yaparak yazılarını kaleme alıyor… ABD’ nin dünya temsilciliğini yapan bir camiada yazar olmanın, Tv’lerinde program yapmanın ve sipariş yazılar yazmanın bedelini ve Allah katındaki hesabını hiç düşünmüyor…
Sayın Bulaç! Artık bu halk gerçekleri görebilecek ve sizin gibi sapmış bir iradenin irad ettiği beyanatlara göre hareket etmeyecek kadar bilinçlenmiştir… Siz gidin o teorilerinizi ve tavsiyelerinizi, Pensilvanyada bulunan “uluslar arası şebeke adamına”, hocanıza yapın… Kiralık aklınınızı kendinize saklayın… Kirli kaleminizden temiz düşüncelerin çıkmayacağını çok iyi biliyoruz… İnsafınızı kaç paraya sattığınızı bilmek istemiyorum…
Biz bedduları, tır baskınlarını, hükümet aleyhinde yargı ve emniyet ittifakını, yolsuzluk adıyla Erdoğanı ve hükümetini düşürmeye çalışma operasyonlarını, gizli belgeleri yayınlama ihanetini, montaj kasetleri yayınlayanları, Dershaneleri bahane eden dış güç aktörlerini, Devletin ulusal güvenliğini pazarlık konusu yapanları, ahlaksızları gördük… Biz bunları gördükten sonra senin gibi Zaman’ın “ziyana uğramış, aklı zeval bulmuş yazarına mı inanancağız?
Sayın Bulaç! Sana bu programlar için verilen paranın hakkını(!) elbette vermelisin ama yalanları ve teorileri biraz inandırıcı yapmalısın… Besbelli ki sana biçilen rolü oynuyorsun, paraya doyamıyorsun, iktidarı çekemiyorsun, hükümet seni önemli mevkilere getirmedi diye olayları saptırıyorsun… İnsafın yanından dahi geçmiyorsun, at gözlüğünü takmış ilerliyorsun, itibarına yazık ettin, kalemini kirletiyorsun…
Sayın Bulaç! Senin kaleminden bir kez olsun doğru çıkmadı bu süreçte… Tam aksine hep yalan ve yanlışları yazdın köşende… Köşe yazılarından ve Tv programlarından aldığın paralar baş döndürücü… Başının dönmesi ve serabı su görmen üzücü… Hala doğruyu bulamaman ve hakka muhalif yazman çok düşündürücü… Allahın ayetlerinden sıyrılan ve hevasının peşinde koşup dünyalığa gönül bağlayan adamın misaline döndü misalin… Dilerim bir daha çıkmaz emsalin…
Ali Bulaç, maalesef bu süreç boyunca Ak Partiye yönelttiği eleştirilerin yüzde birini bile cemaate yöneltmemiş ve cemaate adeta “sütten çıkmış ak kaşık” muamelesi yapmıştır… Bulaç, satılık kalemden ancak kiralanmış yazıların çıkacağı gerçeğini göstermiştir… Eğer bu süreçte adil ve tarafsız yazılar yazmış olsaydı gözümüzde eski “ağabey” olarak kalacaktı… Ama artık “Ali Bulaç” o eski “Ali Bulaç” değildir…Paralel yapının kiraladığı, kiralık yazılar yazdırdığı “Ali Bulaç”, artık bizim “ağabey” değil “paralelbey”dir…
28.03.2014