FİRAVUN TEKRAR DİRİLDİ
Firavunların ve Firavunlaşanların tarihini
Kur’an’dan okuyorum… Mazlum bir halk Mısır yerlilerince köle ediliyor… Firavun
rejimi saltanatı sürsün diye köleleştirdiği halkın erkek çocuklarını
katlediyor… Kan ve zulüm üzerinden saltanat sürdürülüyor… Köle İsrailoğulları
çalışıyor efendi Firavunlar keyif çatıyor… “Sarayları köleler inşa eder,
sefasını ise efendiler sürer”… “Bu böyle gelmiş ve gider” diye bilir zalimler…
Ta ki köle halktan bir Musa doğar, Firavunların
kucağında büyür ve halkına yapılan zulmü dillendirmeye ve mazluma uzanan eli
bükmeye çalışır… “Musa kıyamını” duyan Firavun, ölüm fermanı çıkarır ve Musa
her tarafta aranır… Ama Musa artık Medyen’e kaçmıştır… Aslında kaçmış değil
büyük hesaplaşma için Medyen’e sığınmıştır… “Musalar zulüm olmasın diye
yaşarlar her nerede bir zulüm varsa oraya ulaşırlar”…
Ve büyük buluşma zamanı gelir, Musa yine Mısır’da,
Firavun sarayında, efendilerin huzurundadır… Dün güçsüzdü, bugün ise güçlü…
Artık hakkı ve haklıyı, zulmü ve zalimi tanımıştı… Arkasına ilahi gücü almıştı…
Artık sadece kavminin, köle İsraillilerin değil tüm mazlum halkların sözcüsü
idi… Çünkü halkı var eden, “hak”kın elçisiydi… Firavun’a “adil ol” çağrısını
yaptı… Ancak Firavun “adaletim sorgulanmaz” havasındaydı… Musa da kimdi… Dünkü
çocuk değil miydi?
“Biz büyüttük seni, şimdi ise nankörlük etmekte ve
haddini aşmaktasın karşıma durmuş kıyam başlatmaktasın” diyordu Musa’ya… Musa
ise, “başıma kaktığın nimetler kavmimin köleliğinin vergisidirler” diyerek
cevap verir… Mücadele böyle uzar gider… Musa; “İsrailoğullarını kullandığın
yeter, kölelik buraya kadar” der ve bir gece efendilerin uykuya daldıkları
zamanda alır kavmini, köle İsraillileri ve götürür özgürlüğe… Arkasına Firavun
ve askerleri takılır… Firavunun saltanatı denizde son bulur ve köleler kurtulur
efendiler boğulur… İşte Musa kıyamı ve Firavun rejimini son anı… Ve ”KÖLELER
KAZANIR, EFENDİLER KAYBEDER” mesajı…
Mısır’da İhvan’ın başa gelmesi Firavun’un eski
köleleri ve Orta doğunun büyük zalimi İsrail’i ve Şeytanı ekber ABD’ yi
rahatsız etmişti… Orta doğuda İslam’ın hâkimiyetini istemeyenler dış güçler
Mısır’ın derin güçlerini kullanarak Darbeyi yaptılar… Bu zalimler, önce halkı
sokağa dökerler, sonra kargaşa ortamı oluştururlar, sonra da istikrar bozuldu
diye “muslihler, düzelticiler, asayiş ehli” olarak devreye girerler… ”Onlara
yeryüzünde bozgunculuk yapmayın denildiğinde biz ıslah edicileriz derler”
ayetinde anlatılanlar bunlar değil mi…
Batının dış politikası zulüm üzerine kuruludur…
“Zalimi ezer, halkını sever” görüntüsü veren vahşi batının barbarlığı dünden
çok daha ilerdedir… “Batının refahı doğunun batışı ile mümkündür” felsefesini
batı her fırsatta uygulamaktadır… Tarihi; fesat, kan ve zulüm üzerine kurulu bu
batı medeniyeti Kur’an’da anlatılan Ye’cüc ve Me’cüc neslidir…
Erdoğan Mısır’da laiklikten söz ettiğinde tüm
İslam Dünyası onu kınamıştı… Erdoğan laik güçlerin oyunu bozulsun, Mısır kendi
içindeki derin devleti, askeri vesayeti bitirsin diye bu çağrıda bulunmuştu…
Ama İhvan gibi bir hareket AKP gibi yapamazdı, yapmaması gerekirdi… Bütün İslam
âlemine İslami bilinç ihraç eden İhvan, Laik bir rejim modelini, bedeller
ödemiş Mısır halkına getiremezlerdi… Çünkü İhvan, tüm İslam âleminin “İhvanı”
idi ve yılar boyunca savunduğu gerçeklere ters şeyler yapamazdı… Yapmamalıydı
ve yapmadı… Bu istikrarlı duruşundan dolayı tüm dünya Müslümanları İhvan’a
şükran borçluyuz…
Mısır’ın Ezher şeyhinin darbeyi tanımış olması ve
barışçıl yaklaşımın içinde gibi görünmesi tamamen batı borazanlığıdır… Zulme
çanak tutmaktır… Zaten Mısır’ın El- Ezher şeyhinden de başka bir şey de
beklenmezdi… Firavunlar her zaman satılmış din simsarlarına ihtiyaç
duymuşlardır… Yeni bir din simsarcılığı daha, şimdi Mısır’da, hem de en etkili
“Dini İlimler Üniversitesi El-Ezher’in” Başkanının eli ile yapılmaktadır…
Mursi, Derin güçlere karşı durmalı, canı pahasına
bile olsa Darbeyi tanımamalıdır… İşte o zaman İhvan, daha güçlenecek… Allah’ın
izni ile Hakkın gücüne inanmış ve dayanmış halkın gücü galip gelecektir… Mısır,
yeni Firavunların dirilmesine izin vermemeli… Mısır’ın artık sadece bir Musa’sı
yok binlerce, milyonlarca Musaları var… Allahın izni ile Musalar Firavunları
boğar…
Mısırda etkili olan derin güçlerin derin
bağlantıları yakın bir zamanda Orta doğuyu daha da karıştıracak girişimlerde
bulunacaklar… Müslüman halklar artık uyanık, cesur ve atılgan olmalı… Bana neci
bir anlayışla hayat sürmemeli… Olan biteni, Fildişi Kulelerden izlememeli…
Artık tarafımızı belli etmeli, birilerine hoş görünmek için ortada
durmamalıyız… Şeytanın hilesi zayıftır…
Unutmamalıyız ki “ Zulmün olduğu yerlerde herkes
tehlike altındadır”… Tehlike çanları çalıyor, batı doğuyu batıracak hesapları
yapıyor… Gezi parkı olaylarında başarısız kalanların daha büyük oynayacaklarını
biliyoruz… Artık bu halk oyuna gelmemeli, batının ve batı uydularının işini
bitirmelidir… “İçimizdeki ahmaklar yüzünden bizleri helaka götürme ya rabbi!”
ayetinin gereğini yapmalıyız…
Ülkemizde Mısır’da yapılan darbeye karşı halk
tepki göstermeli, sivil toplum kuruluşları meydanları doldurmalıdırlar… Bu
tepki aynı zamanda yerli darbecilere de yapılmış olacaktır… “Allah
sabredenlerle(direnenlerle beraberdir)…