SES KAYDI MUHABBETİ
Tüm bu hizmetler, bizlere “hizmet camiası şeytanla arkadaşlık etmiş, sizlere yalan söylüyorlar, sakın inanmayın!” demiyor mu?
Cemaat medyası hükümete saldırıda artık sınır tanımıyor… Başbakan ve oğlu arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının montaj olduğu o kadar açık ve net ki aksini iddia etmek art niyetli olmayı gerektirir… Hizmet camiasının haberleri bugünlerde bu konuya yoğunlaşmış bulunmaktadır… Sanki kendileri bizzat Erdoğan’ı dinlemiş ve kaydettikleri konuşmayı yayınlatmış gibi ses kaydını savunup duruyorlar…
Eğer öyle ise, Erdoğan’ı dahi dinlemişlerse, bu paralel örgüte sormak gerekir; hangi hak ve gerekçe ile dinlediniz, kimlere güvendiniz? Eğer değilse o halde ne diye bu olayı gündem de tutmakta ve sanki kendi elinizle kaydetmiş gibi gündem konusu etmektesiniz? Ekranlarınıza çıkardığınız sözde uzmanlara göre bu ses kayıtları montaj değilmiş… En az sizin uzman diye tanıttıklarınız kadar uzman olan insanlar bu ses kaydının montaj olduğunu söylemektedirler… Peki, bu durumda kimlere inanacağız? Kendi adıma diyorum, size inanmıyorum…
Neden mi?
Ses kaydı yayınlandığında Başbakanlıktan açıklama yapılmadan önce dinledim ve ülkemizi felaketin eşiğinden bugünlere taşıyan Sayın Başbakanın ve oğlunun böyle bir konuşma yapacak kadar tedbirsiz ve fikirsiz olmadıklarına inanıyorum… Çünkü konuşmayı analiz ettiğinizde iki salak ve aptalın konuşmasına şahit oluyorsunuz… Anlaşılan o ki bu senaryo çok ucuz ve basit hazırlanmış… Kayıt çok aceleye getirilmiş…
Konuşmayı ilk dinlediğimde bir arkadaşıma “eğer buradaki konuşma gerçekten Başbakan ve oğlu Bilal arasında geçiyorsa vay bu ülkenin haline!” dedim… Konuşma tamamıyla uyarlama ve uydurma… Ses kaydında açık ve net bir şekilde kendini ele verme var… Dinlendiğini ve izlendiğini bilen biri kritik bir süreçte böyle bir görüşme gerçekleştirmez… Gerçekleştirse bile böylesine açık ve net bir şekilde her şeyi dile getirmez…
Zaman gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan’ın “Utandım” başlıklı köşe yazısında dile getirdiği; “herhangi bir baba evladının dünyasını darmadağın ederken buna en azından buna hiç kimse şahit olmamalıydı.” Sözleri hizmet camiasının bir akıl tutulması içinde olduğunu göstermektedir… Camiadaki akıl tutulması, dil tutukluğunun önüne geçememiş olmalı ki deli saçması sözler birbirini takip etmiştir…
Kimi seviyesiz, menfur yazarların; halkın gözbebeği olan ve üç dönemdir ardı ardına seçilen Sayın Başbakanı uydurma bir ses kaydına istinaden istifaya davet etmeleri ve ülkeyi terk etmesi önerisinde bulunmaları bizlere ne yapmaya çalıştıklarını anlatmaktadır… Ne mi yapmak istiyorlar? Belli değil mi? “Çık, git ve bu ülkeyi bize bırak” demeye getiriyorlar… Taşların bağlandığı, itlerin salındığı bir memleketin vay haline… Yazıklar olsun bu yazar müsveddelerine… Yazıklar olsun bu kara kalem sahiplerine…
Bir an Erdoğan’ın böyle büyük yolsuzluklarda bulunduğunu varsayalım… Allah aşkına! Bunca hizmet bu yolsuzluk iddialarının yalan olduğunu göstermeye yetmiyor mu? Yapılan hastaneler, masalara konulan kitaplar, inşa edilen okullar, yapılan yollar, açılan üniversiteler, hızlı trenler, tüneller, hava alanları, sosyal haklar, sağlık konusundaki ilerlemeler ve daha sayamadığım nice hizmetler… Tüm bu hizmetler, bizlere “hizmet camiası şeytanla arkadaşlık etmiş, sizlere yalan söylüyorlar, sakın inanmayın!” demiyor mu?
Bir iftirayı gerçek gösterecek kadar ahlaksızlaşmış bir yapının şu saatten sonra İslam adına söyleyecek sözü kalmamıştır… Ahlaksız bir zeminde yürütülen savaşı kazanmaya çalışmak mağlubiyettir… Hizmet camiası da artık bu savaşın mağlubudur… Unutmayın ki! El üstünde tuttuğunuz yalanlar sadece sizi yaralar, sadece sizi karalar…
28.02.2014
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.