BİR KARUNLAŞMA HİKÂYESİ

Adamlığı parada bilenler ve parayla adamlıktan edilenler üzerine…
“Güçlü mi’min zayıf müminden hayırlıdır” hadisini okuyanlar, “Müslüman güçlü olmalıdır” diye yola çıktılar… Güçlü olmak için çok çalıştılar… Ancak söz konusu hadisi yanlış anladılar, şeytanın peşine takıldılar… “Para her kapıyı açar” düşüncesine kapıldılar… Sadece para kazanmaya odaklandılar… Helal harama hiç bakmadılar… 

Halka Karun’u örnek verdiler, kendilerini Karun’da görmediler… Karunlaşmanın tarihte olup bittiğini zannettiler… Ne de olsa Karun dünde kalmıştı… Yerin dibine batmıştı… Malı ve makamı onu kurtaramamıştı… Kendileri ise Karun’dan farklı, kalpleri Allah’a(!) odaklı… Mal ellerinin kiri(!) kalpleri dolu Allah zikri(!) mal, para, pul sadece hizmet için gerekli(!) İş yerleri, holdingleri, mal, makam ve mevkileri hepsi Allah yolunda hizmet içindi(!)

Bankalardan faizli krediler kullandılar… Ev, araba aldılar… İş yerleri açtılar… İşveren oldular… Çok kazandılar, sermayelerini katladılar… Bunun için her mezellete katlandılar… İzzet yolunun maldan geçtiğini sandılar… Kazandıkları mala ve güce karşı onuru, şerefi, ahlakı, dürüstlüğü, samimiyeti sattılar… Sonrada yüzümüze baka baka utanmadan; İslam, Kur’an, ahlak edebiyatı yaptılar… 

Finans kurumları açtılar, faize “helal bankacılık” adını koydular, haramı helal diye yutturdular… Birkaç Prof. buldular, fetvalar uydurttular… Halkın hassasiyetleri ile oynadılar… Yaptıklarının adını da cihad koydular… Minareyi çalan kılıfını uydurur hesabı, şeytanın amellerini güzel göstermesine aldandılar… Sadece aldanmadılar bir de aldattılar… Hem de aldatmanın en kötüsünü yaptılar: Allahla aldattılar…

Gücün etrafında kenetlendiler, menfaate kilitlendiler, parayı güç bildiler, kibre ve zulme sürüklendiler… Alın terini sömürdüler… İşçilerin emeğini ihtirasa gömdüler… Sermayelerini büyüttüler… Devlet malını yürüttüler… Güçlüden yana göründüler… Faizin adını kâr diye değiştirdiler, para kazanma yolunda “din değiştirmeyi” değil “dini değiştirmeyi” tercih ettiler… Parayı görünce değiştiler… Önce çevrelerini değiştirdiler… Sonra imajlarını yenilediler… Para için eğilmeyi izzet bildiler…

“Müslüman en iyiye, en güzele layıktır” ayağına yattılar; en güzele, en özele, en pahalıya kaçtılar… Varlıkta kayboldular… Geçmişlerini unuttular… Daha önce yaşadıkları yokluğu alay konusu yaptılar… Haram kokan nefeslerini, harama bulaşmadığı için açlıktan kokan nefeslerle kıyaslama küstahlığında bulundular… Varlığı, itibarın temel kaidesi saydılar… Çok şımardılar… Hayatı gırgır şamataya aldılar… Şan şöhret afetine yakalandılar… Mü’minlerin gözünde yıkıldılar… 

Maalesef gün geçtikçe insan azmakta, Karun yolunda ilerliyor son hızla… Malı sevmekte hem de çok fazla… Öyle ki onu sayıp durur yıllarca… Doldurur kasalara… Başlar; Kasılmaya… Ağalanmaya… Kendini adam sanmaya… Sağa sola hava atmaya… İnsanları mallarına göre sınıflamaya… Bir nokta sudan geldiğini unutmaya… Hiç ölmeyecek gibi yaşamaya…

Mala mağrur olmuş insan; ibret tüm insanlığa… Taş çıkartır Karun’a… Kibri mi? Şeytanda yok… Sözleri zehirli ok… Sonradan görme… Mala kul köle… Altında arabası, ağzında sakızı… Anlamaz sevgi saygı… Umursamaz ayıbı… Paradır dayandığı… Zillettir kazandığı… Samimiyettir hiç tatmadığı… Vefadır anlamadığı…

Etrafında birkaç iş adamı, kendini sanır övünç kaynağı, öğrenmiş iki üç dünya kelamı, görende zanneder zamanın Süleyman’ı… Olmaz böylelerinin yaranı, ahbabı… Menfaat onların temel ahlakı… Bencilliktir sığınakları… 

Üç beş yıl çalışmış, helala haram katmış, haramı helal yapmış sermayesini katlamış, üç beş toplantıya katılmış, birazcık iltifat almış, şımarmış, kalbi katılaşmış, kendisini bulunmaz nimet saymış… Kalbini haktan koparmış… 

Elbiselerinin altında hayvanlık gizli, insanlığı mı? Tatilde şimdi… Kendisi gösteriş ehli… Gören sanır çok mütevazi… Karun’da öyleydi… Giydikleriyle gözleri celp ederdi… Sözleri ile kendini methederdi… Nerde şimdi? Toprağın altında değil mi? Sen ey malına aldanan… Senin malın baki mi? Ölüm yakın değil mi? Nedir bu mal, makam zilleti… 

Hani denir ya bir hadisi nebide; “acıyın zenginken fakir düşene…” şimdi bu sözü bir de tersten okuyun; “acıyın fakirlik sonrasında zenginlik görene..." Zenginlik bir lütuftur şükretmeyi bilene, zenginlik bir cezadır nankörlük edene… Onun için Müslüman! mala güvenme… Tevekkülü mala değil rabbine eyle…

08.01.2014
Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 3978

YORUMLAR (5)

One Minute nin bir tiyatro olduğunu bildiğin halde bunu gerçekmiş gibi savunuyor, AKP ye oy istiyorsun. Al sana ``One Minut`` . Bu en güzel günler. AKP, BOP projesi gereği iktidar (muktedir değil) yapılmış bir partidir. Biliyor olmalısın ki, BOP Projesi sömürünün devamı ve İsrail`i emniyete alma projesidir. AKP nin görevi, İSRAİL`i bu halka sevdirmektir. Ama inşaallah başarmayacaklardır (özellikle emperyalizmin 37 yıldır başarmadıkları gibi)...04.05.2016 11:21
Son peygamberin örneği duruken, niye Hz Yusuf`u örnek veriyorsunuz? Darunnedvenin seni kral yapalım önerisini reddeden Resulullahın örnekliğini niye gizliyorsun. Erdoğan size, Demirel`in nurculara yaptığını yapacak. Uyanıncada iş işten geçecek. Göreceksiniz...04.05.2016 11:07
``Artık Kürt halkını dışlayan, PKK’nın güçlenmesine zemin hazırlayan eski devlet yok… Kürtleri kardeş sayan, eski Türkiye döneminde gasp edilen Kürt haklarını birer birer veren, Kürt ve Türk vatandaşları arasında ayırım yapmayan bir devletimiz var…`` yuh! İnsan bunu yazarken biraz utanır be! uzayda mı yaşıyor bu ``sözüm ona müslüman`` yazar? evet , tam bir saray yağdanlığı!15.09.2015 02:38
Kendi halkının yaşadığı zulme kör bakan,sistem ağzıyla konuşan ve ayan beyan ``saray yağdanlığı`` yapan bir yazı(yazar) olamaz! Yazık... 15.09.2015 02:35
ama o bir peygamber allah onu 7 yıl civarında bırakmış o normal insan değil ki28.06.2015 19:41

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.