Bugün Mardin Erdoğan’ı çok büyük bir kalabalıkla
karşıladı… Meydanda tabiri caizse adım atacak yer yoktu… Erdoğan gönüllülerinin
coşkusu büyüktü… Erdoğan, iki saat gecikmeli geldi ama yine de halk meydandan
ayrılmadı… Adeta halk; “Erdoğan! Bizi yıllarca bekledin, seni iki saat beklesek
çok mu?” der gibiydi…
Meydanı dolduran kalabalığa Erdoğan’dan önce Yerel
seçimlerin galibi(!) Mardin İl Başkanı İbrahim Fide hitap etti… Halk Fide’nin
sahneye çıkmasına tezahürat ile karşılık vermedi… Adeta halk sessizlikle yerel
seçim başarısına(!) tepki verir gibiydi… Fide konuşmaya başladığında yanımda
tanımadığım bir kalabalık “indirin bunu oradan hangi yüzle oraya çıkıyor” diye
tepki gösterdiler… Halkın tezahüratta bulunmaması da bu tepkiyi destekler
gibiydi…
Fide’nin, konuşmasında Sayın Başbakan’ın her yerde
eleştirdiği, her yerde mücadele verdiği “paralel yapı” ile ilgili tek kelime
etmemesi gözümden kaçmadı… Nedense bu konuyu atladı, yuvarlak kelimeler
kullandı… Herhalde Sayın Başbakan’ın savaştığı bu yapı Sayın Fide için çok
önemli değildi… Ya da mesele daha derindi… Nasıl mı? Şantaj, montaj, dublaj vs.
gibi…
Kalabalığın, Fide’nin konuşması sırasında ilgisiz
davranmasından anladım ki Ak Parti İl Başkanı Sayın Fide’den bu seçmen memnun
değil ve tepkili… Hem nasıl tepkili olmasınlar ki… Mardin Büyükşehir ve Artuklu
Belediyeleri; çöp toplamaktan aciz, ideolojiyi hizmete önceleyen, hiçbir zaman
kurumsal bir kimliği yakalayamamış bir partiye kaptırılmıştı…
Sayın Milletvekillerinin, ihale takip etmekten,
kurumlara adamlarını yerleştirmekten, yemek, düğün ve taziyelere gitmekten
yerel seçimlerdeki yenilgiyi değerlendirmeye zamanları kalmıyor olmalı ki hala
“aynı tas aynı hamam yola devam” diyorlar, seçmene kulak vermiyorlar… Değişime
nasıl gitsinler ki? Zaten bir Milletvekilinin dediğini öbürü kabul etmiyor… İki
başlılığın hâkim olduğu bir yerden ne bekleyebilirsiniz ki… Bir şey bekleme
güzel şehrim, umudun başka bahara kalsın… Bırak hesaplar sorumsuzlar defterinde
toplansın…
Bu Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde İktidar
Partisinin milletvekilleri ve İl, ilçe yönetimlerinin Mardin ve ilçelerinde
seçim havası oluşturmamış olmaları hanelerine eksi olarak yazılmıştır… Sakın,
“bu gönüllü kalabalık, bizim çabamız sayesinde meydana akın ettiler”
demesinler… Bu kalabalık, makam ve mevkilerini düşünenlerin toplayacağı bir
kalabalık değildi ve olmazdı… Hepsi Erdoğan’a gönül vermiş Başbakan
hayranlarıydı…
Artık kabul etsinler beyefendiler, bulundukları
makamın hakkını veremediler ve veremeyecekler… Bulundukları makamı işgal
etmekten vazgeçsinler… Darılmasınlar, kırılmasınlar… Ehil insanlar bulup hizmet
bayrağını devretsinler… Köşelerine çekilsinler, işlerini takip etsinler…
Kendilerini bir zahmet hesaba çeksinler… Halkın taleplerine kulak versinler…
Hakka, hukuka boyun eğsinler…
Erdoğan, konuşmasında Kürt dilinin üzerindeki
yasakların bu hükümet döneminde kalktığını ve hükümetleri döneminde
özgürlüklerin önünün açıldığını söyledi… Ve ardından Ensar Vakfının yayınladığı
Kürtçe meali havaya kaldırıp devletin Kürtçe konusunda geldiği aşamayı gözler
önüne sererek, Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım
ve ekibinin yurt dışında gizli köşelerde kalmış Kürtçe eserleri ortaya çıkarıp
yayınladıklarını söyledi ve “bunlar önceden yapılabilir miydi?” diye sordu…
Başbakanın eline Artuklu Üniversitesinde dönen
dolapların ve yapılan vukuatların listesini değil de bu bilimsel çalışmanın
duyurusunu veren yetkililer, keşke bu çalışmayı yapan Sayın Rektör
yardımcısının, her fırsatta Kürtlere yapılan haksızlıklar ve hak mahrumiyetleri
gibi konularda hükümeti topa tuttuğunu, Kürt sorunu üzerinden prim yapmaya
çalıştığını, Abdullah Öcalan’ın talimatı gereği İslam dininin “Apolist Forma”
büründürülmesi için toplanan “Demokratik İslam Kongresi”ne katılıp destek
verdiğini ve bu özgürlüklerin hiçbirisini göremediğini de yazmış olsalardı…
Yazamazlar çünkü bu yetkililerin akrabaları üniversitede görevliler… Hal hatır
merkezli hareket etmekteler…
Sayın Ak Parti il yetkilileri; Mardin’i geleceğe
taşıması gereken Artuklu Üniversitesinin bilimsel çalışmalarla değil de
ideolojik yapılaşma ve çatışma ile gündeme geldiğini, üniversiteye
operasyonların düzenlendiğini, ciddi iddiaların bulunduğunu, içki içen ve
havaya ateş açarak caddelerde arabası ile gezen Üniversitenin genel
sekreterinin hala yerinde göreve devam ettiğini Başbakan’a rapor etselerdi
olmaz mıydı? Neden bu hukuksuz ve usulsüzlüklerin üzeri örtülüyor? Zülfü yâre
dokunmak zor mu geliyor?
Yerel seçimler konusunda eleştirmemek için kendimi
bu zamana kadar tuttum, Ak Parti il yönetimini, ilçe yönetimlerini ve
milletvekillerini eleştirmekten kaçındım… Zaman verilmesi gerektiğine
inandığımdan suskunluğumu devam ettirdim… Ancak bu cumhurbaşkanlığı seçimi
sürecinde gerekli çalışmaların yapılmadığını, herhangi bir değişime
gidilmediğini, pasif kalındığını ve kimi konularda sorumsuz davranıldığını
gördüğümden sayın yetkilileri eleştirme gereği duydum…
“Saparsam, haktan ayrılacak olursam beni
kılıçlarınızla düzeltin” diyen Hz Ömer’in çağrısına icabet ederek, haktan ve
hukuktan sapan sizlere kalemimle mesaj vermek istedim…
01. 08. 2014