Haz ile mutluluğu birbirine karıştıran bir modern
insan profili ile karşı karşıyayız bugün… Modern birey, artık mutluluğu haz
aldığı şeylerde görmektedir… Hızlı yaşayan hazza teslim modern insanın bugün
tatmin etmek için çabaladığı en büyük haz, “hır” hazzıdır… Yani “kavgadır”…
Modern insan; hırçın, saldırgan, tacizkar ve tavizkardır… Ezebildiğini ezer,
taciz eder; ezemediğine ise tavizler serdeder… Yani modern insan, ya
tacizkardır ya da tavizkar… Modern insan “hır” hazzından sonra “hırs” hazzını
tatmin eder…
Maalesef bugün modern medeniyetin temeli “haz”,
yolu “hız”, akibeti ise “cız” dır… İnsanın yüreğini “cız” edecek, kalpte hep
“cız” olarak kalacak sonuçlar doğurur… Modern medeniyetin ilk durağı
doyumsuzluk son durağı ise pişmanlıktır… Modern medeniyet, hazlı ve hızlı bir
şekilde yolunu alır, en son sızıları miras bırakır… Modern insan hazza ve hıza
kurban nesiller inşa eder… Daha doğrusu hayatlar imha eder…
Modern
insan, hazlarına hız kontrolünü getirmezse kötü akıbetten kurtulamaz… Modern
insan, hazzını hayra feda etmedikçe mutluluğa ulaşamaz… Hayra ulaşamadığında da
hazzın kurbanı olmaktan kurtulamaz…
Neden insanlar mutlu olmuyor derseniz mutlu olmak
istemediklerinden değil mutlu olmayı bilmediklerindendir… İlk adım mutlu olmayı
istemek ise ikinci adım mutlu olmayı bilmektir… İnsanlar hep çok istedikleri
için, isteklerini sınırlamadıkları için mutlu değiller… İstek çokluğu mutluluğa saplanan hançerdir…
İnsan isteklerini sınırlamalı, sınırlamalı ki
ihtiyaçları azalsın… İstek çokluğu ihtiyaç üretmektir… İhtiyaç üretmek ise
istek sınırsızlığının doğurduğu modern bir hastalıktır… İnsan kendini kendine
yeter bulduğunda nasıl ki azıyorsa kendinin ihtiyaçlarını arttırdığında da
zillet bulur... Yani kişinin kendini muhtaç görmemesi kişiyi zalim, kişinin
ihtiyaç çoğaltması ise kişiyi zelil kılar…
Mutlu
görünmek için değil mutlu olmak için çabalamalıyız ve unutmamak gerekir, “mutlu
olmak için çok şey değil doyumsuz olmamak yeterlidir”…
Modern kültürün insana yüklediği en kötü özellik,
doyumsuzluk özelliğidir… Artık istekler çoğalmakta ve insan doyuma
ulaşamamaktadır… Dolayısı ile mutluluk ulaşılmaz olmaktadır… Modern kültürün
tacizine uğrayan bireyin yapması gereken doyuma ulaşmaya çalışmak değil doyuma
doymak yani kanaat sahibi olmaktır…
Hz. Peygamberin; “geçmiş ümmetleri helaka götüren
çok sual etmeleri idi” hadisi, her ne kadar çok soru sormaları
anlamında alınmışsa da aslında sual etmek istemek anlamına gelir ve hadis çok
istekte bulunmaları, istekte sınır tanımamaları anlamına da gelir… Yani nebevi
ölçüye göre doyumsuzluk helak sebebidir… “Âdemoğluna bir vadi dolusu altın
versen ikincisini, ikincisini versen üçüncüsünü ister Âdemoğlunun gözünü toprak
doyurur” hadisi insan psikolojisinin doyumsuzluk tarafını anlatır…
Modern dünya insan mühendislerinin, bugün insanoğlunun
bu tarafını kudurttuğunu, üretim çeşitliği ile tüketim çılgınlığını
tetiklediğini bilmeyenimiz, görmeyenimiz kalmadı… İhtiyacı karşılanan ama
muhtaçlığı devam eden insanlar tüketim çılgınlığına dur demedikleri sürece
mutluluğa ulaşamayacak, kısa süreli ve anlık hazları mutluluk sanacaklardır…
Doyumsuz bir insan yaratan modern dünya, artık
yarattığı insanı durduramıyor… Kendini tanımayan, toplumuna yabancılaşan,
rahatı için çalışan, bunun için rahatlar bozan, istediğini elde etmek için her
şeyi mubah gören, sınırları ihlal eden, boşlukta gezen ve bomboş yaşamayı
delilik ve doluluk gören bir insan modeli ile modern dünya artık sadece
maraz(hastalık) saçıyor…
Unutmayın! Tüketim kültürünün ilk tükettiği şey
insandır… Modern dünyanın çağdaş insana dayattığı tüketim kültürü anlık
mutluluklar yaşatır ebedi mutsuzluğu miras bırakır… Artık insanlık doyumsuzluk
hazzının hezimetini üretilen ihtiyaçlara muhtaç olmakla yaşıyor… Kur’an’ın
israfı kınaması, malın harcanmasından çok insanlığın harcanmasından dolayıdır…
Depresyon, stres vs. hastalıkların hepsinin asıl
nedeni mutluluk yolunu kaybetmektir… “elde olana sevinme elden çıkana yerinme”,
“nice şer bildiğinizde hayır hayır bildiğinizde şer vardır” ayetleri kişinin
mutluluğu için varlık ve yokluğun değil; “sizi korku, açlık; mallardan,
canlardan, ürünlerden eksiltmekle deneceğiz, sebat edenlere müjdele (…) İşte
onlar rablerinin doğru yolu üzerindedirler ve kurtuluşa erecek (mutluluğa
ulaşacak) olanlardır” ayetinde belirtildiği gibi mutluluğun doğrulukta olduğunu
gösterir…
Mutluluk sıratı müstakim yolunun üzerindedir…
Doğruluk yolunun insana verdiği ödül, dünya ve ahiret mutluluğudur… Doğru yolda
olmak mutluluğun kaynağına ulaşmaktır… Onun içindir ki kişi iyi ve doğru iş
yaptığı zaman içinde mutluluk hisseder, kötü ve yanlış iş yaptığında da içinde
mutsuzluk hisseder…
Ey kardeşim!
Peygamberimizin mutluluk formülünü hiç unutma:
“Mal ve makam vs. durumlarda senden yukarda olana değil senden aşağıda olana
bak ki mutlu olasın…”
15. 11. 2014