Uzun zamandır bana bazı okuyucularım “Cemalnur
Sargut” isimli bir bayanın ekran ekran gezdiğini, başı açık bir şekilde
ekranlarda din anlattığını, kendisini anlamakta zorlandıklarını söylediler ve
bu konuda benden bilgi rica ettiler…
Yoğun çalışmalarım nedeni ile zaman buldukça
“Cemalnur” isimli bayanı ve düşünce dünyasını araştırmaya çalıştım… Araştırma
sürecinde bazen sıkıldığım halde bu bayanı dinlemek zorunda kalıyordum… Ama
inanın şeytanı dinler gibi oluyordum… Bu bayanı en son 09. 11. 2014 tarihinde “nefesyayinevi.com”
sitesinde yayınlanan “Fususu’l-Hikem” Dersini dinledim ve bu yazıyı kaleme
aldım…
Cemalnur Sargut; Adnan Oktar, İskender Ali mihr,
Ahmet Hulusi vs. muarrfilerin farklı bir versiyonundan başka değildir… Dış
güçlerin ve iç hainlerin destek verdiği kiralık ve karanlık bir batıl
sözcüsüdür…
Bu muharrif bayana göre tesettür dışta değil içte
olurmuş bu yüzden de başı açıkmış… Dini İslam’ı hevasına alet eden ve
hevasından sadır olanı din diye aktaran bu bayanın kime ve kimlere hizmet
ettiğini merak etmiyorum…
1952`de İstanbul`da doğan, üniversite eğitimini
Kimya Mühendisliği dalında tamamladıktan sonra 20 yıl kimya öğretmeni olarak
görev yapmış olan, Mevlevi şeyhi olduğunu söyleyen ve Samiha Ayverdi tarafından
1966 yılında kurulmuş olan Türk Kadınları Kültür Derneği`nin (TÜRKKAD) İstanbul
Şubesi Başkanlığı görevini yürütem Cemalnur Sargut; herhangi bir din eğitimi
almış değildir… Yazdığı kitaplar toplama, derleme ve ekip çalışmasının
neticesidir…
Bu bayanın Kur’an ile ilgili bazı eserleri kaleme
almış olması hadsizliğini ve batıldaki cüretini göstermektedir… Adnan Oktar da
hiçbir dini eğitim almadan 300 kitap yazmış daha doğrusu yazdırmıştı, İskender
ve Ahmet Hulusi de meal yazmışlardı(!) Bu bayanda o örneklerin kötü bir
kopyasından başka değildir…
Birçok TV kanalının Cemalnur Sargut’u ekrana
çıkardığını, ona özel programlar düzenlediklerini görmekteyiz… Bu kanallar, ne
adına ve kim adına bu bayanı ekranlara çıkarıyorlar… Arkasındaki güçler
emrettiği için mi bu muharref beyinli bayan ekranlarda boy gösteriyor? Bu
TV’lerin en hoşlandıkları şey din tahrifi olmalıdır…
Dini hassasiyeti olan hiçbir kanal bu kadının
karışık beyninden çıkan kırışık bilgilerin halka aktarılmasına ön ayak olmaz,
olamaz… Bu kadını ekrana çıkaran ya batı uşağı, din millet düşmanıdır ya da
dini paraya değişen bir satılıktır… Kendi alanında konuşması gereken Kimyager
bayanın İslam’ı bilmediği halde anlatması ve birçok TV kanalının buna çanak
tutuyor olması İslam konusunda Devlet ve Diyanetten kaynaklanan bir
başıboşluktan ileri gelmektedir…
Cemalnur Sargut, çirkin düşüncelerini mutasavvıf
büyüklerinin hikayeleri ile süsleyerek, yalan ve yanlışları öyle usta bir dille
anlatıyor ki bilmeyenin etkilenmemesi mümkün değil… Bu bayanın anlattıklarına
göre güya peygamber miraca çıktığında Allah ona varlık, yokluk, ezel, ebed her
şeyi takdim etmiş, hepsi senin demiş ama peygamber dönüp bakmamış… Peygambere
takdim edilen(!) varlığı anlarım ama Allah yokluğu nasıl veriyor? Takdim edilen
ebedi anlarım ama Allah ezeli nasıl veriyor?
Cemalnur Sargut, “İslâm tasavvufu dinler arasında
fark gözetmez. O yüzden kişiyi şu dine veya bu dine mensup diye ayırmaz. Sadece
müslümanca yaşayıp yaşamadığına bakar. Nice hıristiyanın, nice musevinin, hatta
ateistin adı müslüman olandan daha çok İslâmı yaşadığını görür çünkü Hz.
Peygamber “Din nedir ya Resulullah?” sorusuna, “Din güzel ahlaktır.” Cevabını
vermiştir. Güzel ahlâklı olan herkes dindardır ve Muhammedîdir… ” diyebilecek
kadar din ayırımı yapmayan, dinleri eşitleyen, İslamı diğer dinlerden farklı
görmeyen bir din tahrifkarıdır…
Cemalnur Sargut; “tüm varlıkların arşı Hz.
Muhammed’in kalbidir, âlemimizin arzı Hz. Muhammed’in vücududur” diyor ve
Abdulkerim el Cili’ye dayandırarak “tüm varlıklar Hz. Muhammed’in vücudundan
tecelli etmiştir, nehirler Hz. Muhammed’in damarları, ormanlar onun vücudundaki
maddeleri, dışarıda gördüğünüz her şey onun vücudundan bir parçadır çünkü Allah
‘kün fe yekün’ dedi… Allah ol dedi bir tek şey oldu ‘Hz. Muhammed’…”
saçmalıklarını sıralıyor…
Bu muharref ve muharrif beyin, aslında Hz.
Muhammed’e Allah diyecek ama diyemiyor… Bunu diyecek olsa sapkınlığı
alenileşecek, rolünü oynayamayacak… Her şey Allah’ın esmalarının bir
tecellisidir diyen bu bayana sormak lazım; domuz, köpek Allahın hangi isminin
tecellisidir?
“Biz beşeriz insan değiliz Allah’ın Kur’an’da
insan diye bahsettiği biz değiliz, biz beşeriz, Allah insan diye bahsettiği
kişi kul olmuş, hiç olmuş, Allah’tan başka baktığı kimse kalmamış kişidir”
saçmalığı ile Allah’ın “ey İnsanlar” hitabını boşa çıkarmaktadır…
“Her âdemi vücut Hakikati Muhammediye’nin farklı
zamanlardaki yansımalarıdır, frekanslar farklı olunca herkes kendini farklı
zamanlarda yaşıyor sanıyor, bu âlemde zaman ve mekân yok, her şey bir anda olup
bitiyor, zaman ve mekânı biz uydurmuşuz”… Diyen bu karışık aklın ve muharrif
iradenin sahibi Allah’ın yemin ettiği zamanı, zamanla ilgili ayetleri, zamanla
ilgili kavramlar nereye koymaktadır?
Allah için söyleyin şimdi, biz bu saçmalıkları
duyduğumuzda “bu insanlar yüksek perdeden, âli makamlardan konuşuyorlar onun
için anlamıyoruz deyip susacak mıyız? Yoksa bunlar batıldır diyerek karşı mı
durmalıyız? Unutmayın! Kâfirler dini ortadan kaldıramayacaklarını bildikleri
için dini bulandırma yoluna gidiyorlar ve bu bulandırmayı tatlı dille, sevgi,
aşk dili ile yapıyorlar…
Dikkat edin artık Tasavvuf, birileri tarafından
İslam’ı tahrif üssü olarak seçilmektedir… Adnan Oktar, İskender Ali Mihr, Ahmet
Hulusi, Cemalnur Sargut vs. birçok isim islamı tahrif için tasavvufu kale
edinmişlerdir…
Ey dini mübin! Ömerlerin yok diye konuşuyor
muharrifler… Ebu Bekirler yok diye dini bölmeye, parçalamaya çalışıyor
dinsizler… Merak ediyorum ne zaman konuşacak mü’minler? Ne zaman durdurulacak
münafıklar, hainler, zalimler, kâfirler?
10. 11. 2014