TİP olayı Kürt seçmenine ders olur düşüncesindeyim. Kürt
insanına oy hamallığı yaptıran HDP’ye oy vermeyebilir. Karşılığı olmayan Kürt
veya Türk siyasi parti ve hareketlere milletvekili kontenjanını Kürt seçmeni
sırtından kolayca verme devam ederse Kürtler HDP’ye oy vermeyebilir.
Durumu biraz daha açıklayalım: HDP’den seçilen iki
milletvekili istifa edip TİP’e geçtiler. Üstelik bu geçiş adeta yeni bir müjde
ya da zafer gibi HDP eşbaşkanı tarafından da sevindirici bulundu. Tuhaf
durumlar var. HDP geleneği yıllardır Kürtleri oy hamalı olarak kullanıyor.
Sıfır oyu olan bazı Türk ve Kürt siyasi partileri ve hareketleri bileşen adı
altında milletvekili yapılmaktadır. Hatta kendisine komünist diyen partiler
dahi bu milletvekilliği pazarlığı içinde sözde ideolojilerini bir
milletvekilliği için askıya alabilmektedirler. Kendisine ideoloji, program,
dava partisi diyen partilerin ideolojilerin tam tersi partilerden milletvekili
seçilmeleri olur şey midir? Tabii ki değildir. Burada gerçekleşen şey
ideolojilerinin aslında araç olduğu ve bunu şu anda %10 barajını geçen HDP
geleneğine yaslanarak milletvekili seçilme yolunun bulunmuş olmasıdır. TİP
denden siyasi oluşum da bu yöntemle milletvekili seçtirmiştir. Sonuç itibari
ile halkın verdiği oylar başka bir siyasi parti olarak ortaya çıkmıştır. Bu
tuhaf bir durumdur!
Belli grup arkadaşlarını milletvekili ve zaman zaman da
belediye başkanı yapan HDP geleneği tuhaftır ki devlet mekanizması tarafından
da bir Kürt partisi gibi algılanmaktadır. İlginçtir Kürtler de HDP geleneğini
Kürt partisi şeklinde görmesidir. Oysa her zaman belli bir arkadaş grubuna
adeta iş ve işçi bulma kurumu gibi milletvekilliği veya belediye başkanlığı
şeklinde iş bulan bir kurum niteliğindedir. Bu algı hem derin Türk devleti
açısından ve hem de HDP geleneği açısından oldukça avantajlı bir durum
yaratmaktadır. Bir taraftan devlet Kürtleri bu gelenek partisi etrafında sanki
bir Kürt partisiymiş gibi toplarken diğer taraftan da devletin en yüksek maaşı
olan milletvekilliği maaşını garanti eden HDP geleneği milletvekilleri
açısından oldukça önemli bir kazanımdır. Diğer bir deyişle günümüzde artık
derin devlet yapıları istemeyen demokratik sistemler için geçerli olmayan bu
tip gizli hesaplar doğru reçeteler değildir. HDP geleneği “halklar” adı altında
marjinal Türk sol partilerine, dinlere, mezheplere, kültürlere, etnisitelere
kontenjanlar vererek parti içinde Kürt milletvekili sayısını azınlığa
düşürmüştür. Kadın %50 kotası denilen şey de asla bildiğimiz-bütün kadınlar
için ayırım yapılmadan-eşitlik olmayıp hep aynı grup içindeki arkadaş-grup
kadınların eşitliği içindir. Bilindiği gibi Avrupa’da milletvekili seçilmiş bir
kadın milletvekilin yine TBMM’de milletvekili seçtirmiştir. Adeta bazı
milletvekillerine birden fazla devlet milletvekili maaş veya emekli maaşı
bağlatma durumu sağlanmaktadır.
HDP geleneği milletvekilleri içinde İslamcı, Ülkücü, sağcı,
solcu ve farklı etnik, din, mezhep sahibi milletvekilleri bulunmaktadır. Zaten
biz Kürt partisi değiliz, Türkiye partisiyiz dedikleri halde tuhaftır ki
Kürtler ve Türkler tarafından Kürt partisi olarak zannedilir. Bu mevcut düzenin
devamını isteyenler tarafından kullanılan bir durumdur. Çünkü bu algı Kürtleri
HDP’ye, Türkleri de Ak Parti, MHP ve İyi Parti gibi siyasi partilere
yönlendirir. Ancak bu yöneliş normal bir yöneliş değildir: Kürtleri düşman gibi
görme anlayışı ve propagandalar sonucu ırkçı ve Türkçü-dinci eğilim artar ve bu
oylar bu siyasi partilere yönelir. Oysa olması gereken normal ve
barışçıl-mutlu-iradesel bir yönelim olması durumudur. HDP böylece Kürt
oylarıyla milletvekili seçilirler ve ülkenin en önemli 600 kişisi içine
girerler. Türkiye’nin en yüksek devlet maaşı olan milletvekili maaşına, emekli
maaşına ve diğer özlük haklarına garip, kimsesiz, ezilmiş Kürt insanı sayesinde
seçilirler. Bu Kürt insanını “OY HAMALI” olarak yapan ilişki mutlaka
değişmelidir. Bir kurnazlar siyaset adamlarının hep kazançlı çıktığı ve daima
halkın zarar gördüğü durum demokrasi ve insan hakları açısından kabul
görmeyecek bir durumdur. HDP geleneği de bu durumda hanedanvari bir hal
alırken, belli arkadaş grubu halini alır. Halklar diyerek birleşme yerine
milleti bin bir parçaya bölerek aslında ayrıştıran bir role bürünür. Öyle ki
marjinal Türk soluna verdiği kontenjanla aslında gerçek Türk milliyetçisi
partisi durumundadır. Ama bu gerçek nedense Kürtler ve Türkler tarafından
anlaşılmaz. Çünkü marjinal Türk solu aslında Türk milliyetçisi oldukları halde
milletvekili seçilme hatırına bir çırpıda Kürt sever olurlar. Bu haliyle ve
işlediği rolle HDP geleneği son tahlilde MHP ve hatta BBP’den daha fazla Türkçü
çizgidedir. Çünkü bahsettiği Türkiyelilik aslında (Kürtleri eriterek)
Türkleşmeyi kastetmekte olup bu durum geleneksel-diğer bir deyişle Teşkilatı
Mahsusacı-derin devletin talebinden farklı değildir.
Oysa günümüzde istenen ve olunması gereken durum AB tipi bir
demokrasi ve insan haklarına, özgürlüklere saygılı demokratik hukuk devletinin
inşasıdır. Günümüz dünyası, derin devlet
(paralel) isteyen siyasi parti ve siyasetçilere kapalı konjonktür içindedir.
Olması gereken de budur. Dünyada hâlâ tam demokrasiden daha güzel bir sistem
bulunmamıştır. HDP tam bir kurnaz adamlar siyasetine bürünmüş gibidir. En iç
demokrasinin olmadığı ve belli kişilerin sözleriyle hareket elden bir duruma
gelmiştir. Kişisel görüşüm samimi, naif ve bu toprakları-insanları seven
donanımlı, karşılıksız bu görevi yapacak birin bu partiden milletvekili olma
olasılığı yoktur. Çünkü bu arkadaş, şu arkadaş, şu bedel, şunun yeğeni, bunun
yeğeni, yakını varken, şu azınlık, şu etnisite, bu mezhep varken sadece insan
merkezli bir anlayıştan birinin istenmesi olanaksız gibidir. “Kurnaz adam”
politikacıları (burada adam kelimesini erkek ve kadın anlamında kullanıyorum)
sadece kendi geleceklerini ihya etmekten başka bir rolde bulunmamaktadırlar.
Ezilmiş, kimsesiz, avukatsız, sahipsiz insanları kandırarak milletvekili olma
kurnazlığını gösterenlere millet bir gün mutlaka kırmızı kart gösterecektir.
Bugün olmazsa bile mutlaka yarın! Bunlar benim kanaatimdir.
Saygılarımla.
Bülent Tekin