Erdoğan’ın Mardin Mitingi Neyi Değiştirecek?

Erdoğan’ın Mardin Mitingi Neyi Değiştirecek?
Sayın Faraç Çobanoğlu'nun; "Erdoğan’ın Mardin Mitingi Neyi Değiştirecek?" isimli köşe yazısını aşağıda siz okuyucularımızla paylaşıyoruz.20.06.2018 00:00

Erdoğan’ın Mardin Mitingi Neyi Değiştirecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim programları kapsamında Çarşamba günü (20 Haziran) Mardin’de il teşkilatının düzenlemiş olduğu mitinge katılacak. Önemli mesajların verileceği fısıltı gazetesinden anlaşılan Mardin mitinginde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakalım seçim atmosferini lehlerine çevirebilecek mi?

 

Öncelikle şunu ifade edelim, neyi değiştirebileceğini bilemiyoruz sayın cumhurbaşkanının. Ancak dünya liderleri arasında sayılan cumhurbaşkanının hem Türkiye’de hem de Mardin’de partisinin lehine seçim havasını değiştirebilecek bir güce sahip her ne kadar partisinin 15 yıllık iktidarları süresince yıpranmış kismî paya sahip olmasına rağmen.

 

Evet, seçime dört gün kala Cumhurbaşkanı Erdoğan Mardin’e gelecek. Kendilerini bekleyen ‘Mardince’ sorunlar var tabi ki. Bu sorunları iki grupta ele alabiliriz:

 

1-AK Parti iktidarlarının genel politikalarının bir yansıması ve sonucu olarak aşınma payından kaynaklanan ve Mardin’e yansıyan sorunlar,

 

2-İl ve ilçe teşkilatlarının yetersiz ve biraz da sahaya gücünü tam olarak yansıtamayan bir çalışma temposundan doğan sorunlar, ki bunları ‘AK’çe sorunlar olarak da niteleyebiliriz.

 

Önce birinci gruptan başlayarak konuyu biraz açmakta fayda görüyoruz. Bu gruba AK Parti iktidarlarının ülkede ve dolayısıyla bölgeye yansıyan biçimiyle özgürlükler ve daha çok demokrasi anlayışının yetersiz kalması. Bunun sonucunda Kürt sorununa sosyal bir çözümün bulunmayışı iktidarı aşınma ile yüz yüze bıraktığı gibi Kürt seçmeninin sempatisinin kazanılamamasını ortaya koymuştur.

 

Bölgede meydana gelen bir başka sorun, Irak Kürtlerinin yaptıkları referanduma karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde oluşan Türkiye politikası muhafazakar Kürtlerinin hazmedemediği bir konu oldu.

 

Zira bu Kürtler, Erdoğan-Barzani ikilisinin oluşturdukları stratejik ilişki nedeniyle AK Parti iktidarına PKK’ye rağmen oy veriyordu. Bu konunun da haliyle açıklık bekliyor.

 

Bu süreçle bağlantılı olarak Afrin Harekatı boyunca Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki günde bir “Öldürülen terörist sayısı… kadar oldu” söylemini meydanlarda halkla paylaşması bölgede seçmenin hoşuna gitmedi. Bir danışmanı bilgi vermediyse kabahat onun.

 

Burada şunu vurgulamakta fayda var ki, seçmen ile ancak kalıcı bir barış tesis edilebilir. 2013 ve 2014 yıllarında yaşanan Çözüm Süreci pratiğinin ışığında sorunu mercek altına alırsak, anlaşıldı ki, ideolojik odaklı ve tekçi zihniyetle Kürt sorunu çözülemez. Öyleyse, Çözüm süreci politikalarının uygulandığı süreçte, çözüm önünde engel oluşturmuş her iki taraftan kişi, kurum ve dar yaklaşımları dayatan güçler ekarte edilmelidir. Bu bağlamda sorun çözüm bilinci taşıyan gerçek güç olan seçmen ile sosyal barış yapılmalıdır.

 

Çiftçi Cumhurbaşkanından Makul Bir Çözüm Bekliyor

 

Bir diğer konu da yıllardır, çiftçi için önemli bir sorun olan ve çiftçinin uykusunu kaçırdığı gibi, kötü rüyalar görmesine vesile olan elektrik sorunu vardır. Sayın Erdoğan, bu konuda ne kadar bilgi sahibi veya tek yanlı bilgi sahibi mi bilemiyoruz ama elektrik sorunu bizce artık bir cumhurbaşkanı sorunudur. TEOG’un değişmesine dair yaptığı bir açıklama ile bu sistem nasıl değiştiyse, DEDAŞ’ın bölge çiftçisine zulüm derecesine varan uygulamaları ile ilgili çiftçinin tek umudu sayın cumhurbaşkanı olmuştur. Çiftçiler, kendilerinden makul bir çözüm beklemektedir.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu anlamda Mardin mitinginde bölge seçmeninin hissiyatını dikkate alarak 24 Haziran sonrası için mesaj olabilecek bir açıklama yaparsa seçim havası Mardin’de değil sadece, bölgede de birçok denge değişecek.

 

İkinci gruba ‘AK’çe Sıkıntılar dediğimiz sorun yumağı yatmaktadır ki, bu sıkıntılar sadece bu dönemin değildir. Geçmiş dönemlerde doğup büyüyerek gelişen ve 24 Haziran seçimlerinin atmosferini AK Parti aleyhine etkileyen sorunlardır; bir bakıma bunlar teşkilat içi sorunlardır ki, artık bunları uluorta AK partililer konuşmakta bir sakınca görmemektedir.

 

Eski vekiller, eski il ve ilçe teşkilat başkan ve yöneticileri, şeklen küsmeyip ama için için küsen listelerde kendilerine yer bulamayan aday adaylarının davranış ve söylemlerinden ortaya çıkan bu sıkıntılar tabanının moralini bozan bir hava oluşturmaktadır. Mevcut yönetimin de az çalışma ile yetinerek bu sürecin böyle tamamlanmasını istediği bir iddia ortada dolaşmaktadır ki, insan inanmak istemiyor! Hal böyle olunca maça 2-0 geriden başlanmaktadır.

 

İş Kura Alımlar Vicdanlarda Adaletsizlik, Çalışmada Kalkınmayı Aksattı İddiaları

 

Yerelde İş Kur üzerinde yapılan alımlar da sorun yaratmış gibi. Sonuçta Mardin’de de İş Kur aracılığıyla işe alınmalar oldu. Ancak alım yaparken yapılan Adaletsizlik, çalışma sürecinde Kalkınmayı engelledi iddiaları sıkça konuşulan bir konu oldu. Hatta bu konuda, mülki amirler ile AK Parti teşkilat yöneticilerinin aralarının açılmasına neden oldu şeklinde fısıldanmaların ardı arkası kesilmedi. Seçime giden yolda tabi ki bu durum seçmeni etkileyecektir.  

 

Bu uygulamalarla farklı kazanabilecek bir iktidar partisi için bir hezimet de yaşanabilir. Dönemsel siyasi avantajlar AK Parti lehine gözlemlediğimiz kadarıyla. Zira biraz yıpranmış biraz da umut olmaktan çıkmış HDP, AK Partinin bölgede tek rakibi. Eğer HDP, kayyum atanması olduğu zaman “on binlerce oyla seçilmiş ve halkın iradesini temsil eden belediye başkanlarımın görevden alınmaları hukuki değildir” söylemini, kendilerinin yönettiği şehirlere tonlarca patlayıcı yığanlara ve hendekler-tüneller kazıyanlara da söyleseydi süreç bugün çok farklı olurdu hiç şüphesiz. Ama ne yazık ki, HDP’nin politik aktörleri bunu demedi, diyemedi bilmiyoruz ama süreci şaşkınlıkla izlediler. Öyle ki, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bile, Diyarbakır’da medya önünde hendek kazıyanlara “arkadaşlar” diyebildi şaşkınlıkta bir adım daha ileri giderek.

 

Oy Kullanmak Namus Değildir, Politik Bir Tercihtir

 

Neyse…olan oldu ama seçime az bir süre kaldı. Tüm Türkiye’de seçmen olarak sandıklara özgür irademizle gitmek istiyoruz. Vicdanımızla oy kullanmak istiyoruz. Her Kürt vicdanıyla ve benimsediği bir partiye oy verme hakkına sahiptir. O nedenle oy namus değildir, siyasi bir tercihtir. HDP de “Türkiye Partisiyim” diyor, madem Türkiye partisisin diğerleri gibi, oy vermeyi Kürtler için namus borcu olarak lanse etme. Böyle bir söylem demokratik değildir zira namus söylemiyle Kürdü feodal kuşatmaya, ideolojik söylemle beynini ipotek altına almaya çalışmak olur ki HDP gibi ardına kadar demokrasiyi savunan bir partiye yakışmaz.

 

Seçmen olarak seçim günü dahil olmak üzere sürecin huzur ve sükunet içinde tamamlanmasından yanayız. 24 Haziran Seçimi bölgemiz için hayırlı olsun.

 

Saygıyla…

 

 

Faraç Çobanoğlu

 f.cobanoglu@gmail.com  

https://twitter.com/Faraobanolu

 https://www.facebook.com/farac.cobanoglu.1


Diğer GÜNDEM haberleri

  • PAYLAŞ

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.