Bu dünya böyledir. Zenginler
tutuklanmıyor kolay kolay. Çok sahiplenen oluyor. Yoksulun sahibi olmaz. Kaderiyle
baş başadır.
Anlayan anlamıştır.
Zenginin başı belada olunca tüm medya,
gazeteciler, yazarlar ve hatta siyasetçiler koro halinde adalet ve özgürlük
talep eder. Geçmişi, nasıl zengin olduğu, geçmişinde hangi ihanetlerin olduğu
dile getirilmez.
Piponya diye bir ülke vardı. O
ülkede önceleri olağanüstü hallerde bölge valileri emrinde çalışan, onlara
projeler yapan ve kocalarını zengin eden kadınlar vardı. Faşist devlete hizmet
edip o faşist devletin paraları ile kocalarını zengin eden kadınlar devran
değişince özgürlük savaşçısı, solcu, aktivist, yazar ve gazeteci oldular.
Hatta o ülkenin etnik bir halkına
sahip çıkan siyasi parti bile o kadınların emrine girdi. Öyle yükseldi ki o
kadınlar, onların Avrupa`da Amerika`da yazar, gazeteci, siyasetçi, kurum ve
meclisler dostları oldu. O kadınlar artık birer tanrıça gibiydiler Piponya`da.
Geçmişleri unutularak yerlere göklere sığdırılmadılar.
Aynı Piponya`da yoksullar vardı. Onların
her sözü suç, her eylemi zindana atılmaktı. İşte o ülkede ve bu dünyada bu
sözde siyasetçi, yazar, kurum, aydınlar bu gariplerden asla haberleri olmadı.
Piponya işte öyle bir ülkeydi.
BİR HAYALİ ÜLKEDEN BAHSETTİM.