• Ana Sayfa
  • »
  • ÜMMET COĞRAFYASI VE KÜRTLER -2

ÜMMET COĞRAFYASI VE KÜRTLER -2

Dolayısı ile Barış süreci işleyecekse bu süreç sadece BDP’nin muhatap alındığı bir süreç olmamalıdır… Ak Partiyi destekleyen Kürtler de muhatap alınmalıdır…


 

Daha önceki yazımda Kürtlerin ümmetçi olduğunu ve bunun cezasını yıllarca çektiklerini yazmıştım… Kürtler, Osmanlı imparatorluğunu sonuna kadar savunmuş ve hiçbir zaman ulusal bir devlet olmayı düşünmemişlerdir.

 

Ümmetçi yapılarını her zaman koruyan Kürtler, belki de Osmanlıyı satmadıkları, bölünmeyi kabul etmedikleri için kâfir eller tarafından cezalandırıldılar, dört parçaya dağıtıldılar, azınlık konumuna getirildiler… Elbette zalimler böyle yapmakla, sadece Kürtleri cezalandırmıyorlardı bu hareketleri ile ulusalcı zihniyete kurban gitmiş İslam milletlerinin geleceğine de dinamit yerleştirmiş oluyorlardı…

 

Kürtlerin mazlumiyet serüvenleri Osmanlı’nın dağılışı ile başladı… “Osmanlı dağılmasın, ümmet parçalanmasın” diye cepheden cepheye koşan Kürtler, dört parçaya ayrıldıkları bölgelerin her birinde olmadık zulümler gördüler… En büyük zulüm ise “var oldukları halde, varlıklarının kabul edilmiyor” olmasıydı…

 

Artık Kürtlerin etnik kökenleri yok sayılıyor, dilleri yasaklanıyor, öz topraklarında, ata yurtlarında hor görülüyorlardı… Dün üzerinde yaşadıkları toprakların adı Kürdistan iken artık isimleri “Küzey Irak”, “Güneydoğu Anadolu”, “Doğu Anadolu” vs. olmuştu…

 

Ulusalcı hasta zihniyet, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’de Kürt azınlığın varlığına tahammül edemiyor, varlıklarını görmezlikten geliyor, “Allah’ın ayeti” olan bu kavmi “Allah’ın laneti” olarak görüyordu…

 

Ne oldu, neden bir anda tüm dengeler değişti… Dün Osmanlı topraklarında kardeş kardeş yaşayan bu insanlar ne oldu da omuz omuza savaştıkları savaşın akabinde düşman olmuşlardı? Hâlbuki bu Kürtler, Osmanlı’ya ihanette etmemişlerdi, bağımsızlıkta istememişlerdi…

 

Ne oldu da Kürtler ve Türkler, Kürtler ve Araplar, Kürtler ve Farslar düşman olmuş, birbirlerinin aleyhine girmişlerdi… İşin içinde bir iş vardı, işin içinde “Kâfir eli” olmalıydı… Sınırlar çizildiğinde “Kâfir el”, ihanet tohumunu eke eke ülkelerin sınırlarını çiziyor, yüzyıl sonra ayaklanacak bir milletin mazlumiyet kaderini belirliyordu…

 

Diğer ülkelerde Kürtlerin nasıl kalleşçe ve hunharca katledildikleri herkesin malumu… Ülkemde de maalesef “Ulusalcı Kemalist zihniyet” zamanla Kürtleri mazlum konuma getirdi… Faili meçhuller, köy yakıp yıkmalar, Kürt dilini yasaklamalar, Kürtleri hor görmeler vs. zulümler birbirini takip etti…

 

Öyle ki ülkemdeki Kürtlerin yaşadığı bölgelerde şeytanlar cirit atıyordu… Halkın görebileceği en yüksek yerlere “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleri yazılıyor, yazılar silinmesin diye korunuyor ve her yıl yeniden boyanıyordu… Her sabah, okula giden Kürt çocuğuna söver gibi, andımız okutuluyor ve etnik kökenleri yok sayılıyordu…

 

Halkın namusunu ve varlığını koruması gereken Komutanlar, daha çok para ve tazminat almak için operasyonlar düzenliyor, kelle başı alınan paralar için masum insanlar öldürülüyor, dağdaki çobanlar PKK diye katlediliyor, olağanüstü hal ile halka kâbuslar yaşatılıyor, Kürt olmak nerdeyse suç sayılıyordu…

 

Resmi dairelerde halkın kendi aralarında Kürtçe konuşmaları yasaklanıyor, “Jitem” adı verilen zalim yapı ile birçok mazlum kim vurduya gidiyor, Hizbullah-PKK savaşına devlet seyirci kalıyor, öyle ki devlet, düşmanlarının çatışması üzerinden kendini emniyete alıyordu…

 

Devlet halkın içinden maaş karşılığı tuttuğu ve hala devam ettirdiği “koruculuk sistemi” üzerinden halkı birbirine düşürüyor, korucular eliyle akıl almaz cinayetler ve suçlar işleniyordu... Halk suçsuz yere zindanlara konuyor ve adeta korku imparatorluğu kuruluyordu...

 

Anlattıklarım yaşananların özeti sadece… Doğuda görev yapan üst düzey komutanların maaşlarını devlet hesaplasın ve şimdi sahip oldukları mal varlıklarının nasıl elde edildiğini incelemeye alsın… Komutanların aldıkları rüşvetler, yaptıkları kaçak işler, esrar ve eroin ticaretleri vs. gayri meşru kazançlar, PKK ile mücadele sürecinde çok yapılıyordu…

 

Yakından tanıdığım bir kardeşimizin kaçırıldığını ve hala kayıp olduğunu biliyorum… Peygamberimizin dilinden “Kürtler asla devlet olmayacak” uydurma hadislerinin dağıtıldığını ve bu uydurma hadis için gülünç bir hikâyenin anlatıldığına çok şahit oldum… Sanki Peygamberin Kürtlere ayrı bir düşmanlığı varmış gibi anlatılıyordu…

 

Bununla Kürtlerin, peygambere karşı kışkırtıldığını ve aynı zamanda devlet olmaları için harekete geçirilmek istendiklerini şimdi anlıyorum… Bütün karanlık ve karmaşık işleri elbette sadece devletin gizli elleri yapmadı, Kürt halkının kurtarıcı gözüyle baktığı PKK da halkını devlete karşı kinlendirmek ve kendilerine daha çok bağlamak için olmadık zulümler yaptı, asker kıyafetleri ile köyleri bastı, kendi halkına kurşun sıktı…

 

Bunlar unutulmadı, unutulmayacak… Ama bu halk hep bir gün bu zulümler bitecek diye bekledi… Halk umudunu kaybetmedi… Kürt halkı, artık ne devlete ne de PKK’ya inanıyordu… Çaresiz halk bu döneme kadar korku ve panik içinde idi…

 

Medya, mazlum Kürt halkına hiçbir gücün yapmadığı zulmü yaptı… Medya, yaptığı yalan yanlış yayınlar ile tüm Kürtleri potansiyel suçlu, PKK’lı gösterdi… Öyle ki artık batı şehirlerinde Kürt olmak PKK’lı olmakla eşit sayılıyordu ve yakın zamana kadar bu böyle idi… Medya maalesef hala yanlı yayın yapıyor, birkaç BDP’linin şehir eylemini tüm halka mal ediyor…

 

Amacım Kürtlere yapılan zulümleri yazmak, acıları deşmek, hüznü derinleştirmek, “off!” dedirtmek değil… Bu satırları okuyan her bir Kürt kardeşimin mutlaka ekleyeceği bir zulüm hikâyesi vardır…

 

Kürtler bu zulümleri hiç unutmadı, unutmayacak… Ama kardeşlik için yeniden eski günlere, ümmet bilincinin diri olduğu günlere dönmeye hazırlar… Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da Kürt halkının Erdoğan’a verdiği destek böyle okunmalıdır... Halk barış istiyor, huzur istiyor, güvenli bir gelecek istiyor...

 

Abdullah Öcalan, PKK ve BDP, Kürt halkının tek temsilcisi değildir ve hiçbir zamanda böyle görülmemelidir… Eğer böyle bir şey olsaydı Kürtlerin oyları BDP’yi iktidar yapamasa da iktidar ortağı yapmaya yeterdi… Ancak Kürt halkının önemli bir kesimi PKK ve BDP’yi desteklemektedir...


Dolayısı ile Barış süreci işleyecekse bu süreç sadece BDP’nin muhatap alındığı bir süreç olmamalıdır… Ak Partiyi destekleyen Kürtler de muhatap alınmalıdır…

 

Yazımızın devamı gelecek…

 

24.08.2014

 

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1093

YORUMLAR (5)

One Minute nin bir tiyatro olduğunu bildiğin halde bunu gerçekmiş gibi savunuyor, AKP ye oy istiyorsun. Al sana ``One Minut`` . Bu en güzel günler. AKP, BOP projesi gereği iktidar (muktedir değil) yapılmış bir partidir. Biliyor olmalısın ki, BOP Projesi sömürünün devamı ve İsrail`i emniyete alma projesidir. AKP nin görevi, İSRAİL`i bu halka sevdirmektir. Ama inşaallah başarmayacaklardır (özellikle emperyalizmin 37 yıldır başarmadıkları gibi)...04.05.2016 11:21
Son peygamberin örneği duruken, niye Hz Yusuf`u örnek veriyorsunuz? Darunnedvenin seni kral yapalım önerisini reddeden Resulullahın örnekliğini niye gizliyorsun. Erdoğan size, Demirel`in nurculara yaptığını yapacak. Uyanıncada iş işten geçecek. Göreceksiniz...04.05.2016 11:07
``Artık Kürt halkını dışlayan, PKK’nın güçlenmesine zemin hazırlayan eski devlet yok… Kürtleri kardeş sayan, eski Türkiye döneminde gasp edilen Kürt haklarını birer birer veren, Kürt ve Türk vatandaşları arasında ayırım yapmayan bir devletimiz var…`` yuh! İnsan bunu yazarken biraz utanır be! uzayda mı yaşıyor bu ``sözüm ona müslüman`` yazar? evet , tam bir saray yağdanlığı!15.09.2015 02:38
Kendi halkının yaşadığı zulme kör bakan,sistem ağzıyla konuşan ve ayan beyan ``saray yağdanlığı`` yapan bir yazı(yazar) olamaz! Yazık... 15.09.2015 02:35
ama o bir peygamber allah onu 7 yıl civarında bırakmış o normal insan değil ki28.06.2015 19:41

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.