Bu ülkenin seçilmiş Başbakanı Hz. Peygamberle alay
edenlerin katledilmesini kınamak ve fikir özgürlüğüne(!) destek vermek için
Fransa’da yapılan yürüyüşe katılması çok tepki topladı…
Bu tepkiler haksızda değildi…
İsrail Terör devletinin katıldığı bir yürüyüşe
Sayın Davutoğlu’nun katılmış olmasını doğru bulmuyorum… Yıllarca Müslümanların
kanını akıtan hain ve zalim Batının, 12 insanı için yürüyüş düzenlemesi, İslam
âlemine bir mesajdı; “benim insanım sizin insanınız gibi ucuz
değildir ve bu yürüyüşümüz devam edecektir” demekti…
Fransa’daki saldırıya tepki gösteren dış uzantılı
kimi yerel kanal ve gazeteler aşağılık karikatürleri hiç çekinmeden yeniden
yayınlamaya başladılar… Suriye ve diğer İslam ülkelerinde yapılan katliamlara
sessiz duran küfür medyası Fransa’da dergi saldırısı konusunda çıldırmışçasına
yayın yapma yoluna gitmişlerdir…
Örneğin Doğan medyasının kalemşörü Ahmet Hakan,
Fransa’da saldırıyı gerçekleştirdikleri iddia edilen şehid kardeşler hakkında
“alayınızı tekfir ediyorum” sözlerini sarf etmiş ve tekfirde bulunmuştur… Bir
kişiyi tekfir edebilmesi için önce kendisinin “Müslüman” olması gerektiğini kim
bilir daha kaç insan bilmiyordur…
Maalesef ülkemde bir kısım şer medyası, haber
yapmak yerine felaket tellallığına soyunmuştur… Eğer küfrün sesi olan bir
gazete Müslümanların yaşadığı ülkede İslam Peygamberini aşağılayan sözleri sarf
edebiliyor, Avrupa’da katliama neden olan menfur bir derginin arkasında durup
İslam ve Müslümanları aşağılayan karikatürleri yayınlayabiliyorsa bu ülkede
yaşayan ve sessiz duran her bir Müslümana yazıklar olsun…
Fikir özgürlüğü safsatası hiç kimseye hakaret
özgürlüğü getirmez… Eğer ülkemde kâfirlere arka çıkan, fitne ateşini
körükleyen, ateşe benzinle giden bir gazete Hz. Peygamberi aşağılayan
karikatürleri yayınlıyorsa bu işin arkasında başka emeller aranmalıdır…
Eğer devlet halkı tahrik ve tahkir eden bu
gazeteyi cezalandırma yoluna gitmeyecek olursa kendi ayağına kurşun sıkmış
olacaktır… Devlet halkın beklentilerini karşılayacak, öfkelerini dindirecek bir
ceza yoluna gitmeli değilse bu adi davranışı halk mutlaka kendi bildiği gibi
cezalandıracaktır… “Annem babam sana feda” olsun diye hitap eden sahabeler
gibi, Hz. Peygamberi herkesten ve her şeyden çok seven bu yetim ümmet,
peygamberine laf ettirtmeyecektir…
Bu ülkede yaşayıp bu ülke halkının kutsallarına
dil uzatma cüretini bu şeref yoksunu kefere uşaklarına kim veya kimler
vermektedir? Böylesine bir cüreti göstermek için ya çok deli ya da çok güçlü
olmak gerekiyor… Bu insan bozuntularına bu gücü; kendini savunmaktan aciz kanunlar,
kaosun beşiği olan demokrasi ve dış güçler sağlıyor… Yıllardır İslam düşmanlığı
temeli üzerinde yayın yapan, satılık kalemlerin toplandığı bu şer mecmuasının
yayın hayatına mutlaka ve muhakkak son verilmelidir…
Adını ağzıma almak istemediğim batı çukuru
gazetenin ne yapmak istediği gün gibi ortada… Doğuda karışıklık çıkarmaya
çalışan şeytani güçleri yönlendirenler bu gazeteye de yön vermekteler…
Bu davranışlarla Türkiye Müslümanlarını
radikalleştirmek, ülkede laik ve Müslüman savaşı başlatmak istiyorlar…
Karışıklık çıkarıp meydanlarda istedikleri gibi at koşturmak, menfaatleri kendi
aralarında kırıştırmak istiyorlar… Seçimlerden umudunu kesmiş bulunan bu
zalimler seçimlerle hiçbir şey elde edemeyeceklerini çok iyi anladılar bunun
için halkın huzurunu kaçırmaya, hükümeti kusurlu göstermeye çalışıyorlar…
Bu ülkede çıkarılacak iç savaş ve iç kargaşa ile
“bakın bu hükümet halkı böldü, birbirine düşürdü artık miadını doldurdu” demeye
getirmek istiyorlar… Halk ve hükümeti karşı karşıya getirmeyi hedefliyorlar…
Dış güçler ve yerli hainler el ele gönül gönüle
var güçleri ile hükümetin kuyusunu kazmaya, kimseye acımadan halkı yakıp
yıkmaya, keyiflerine bakmaya çalışıyorlar… Kutsalı bulunmayan, menfaat ve
bencillikten başka düşüncesi olmayan, zalime kuzu çevirip kendi artıklarla
beslenen bu zavallı besililer taifesini tanımak için âlim, arif, uzman olmaya
gerek yok… İnsan olan herkes bu hainlerin ne olduklarını çok iyi bilir… Onun
için ey zalimler! Sevinmeyin tuzaklarınız tutmaz, emelleriniz sonuç bulmaz,
beklediğiniz olmaz…
Unutmayın ey zalimler!
Ebu lehepler öldü ama Mekke hala ayakta… Mekke’den
dünyaya yankılanan “Allah-u ekber” nidası 1400 yıldır semalarda yankılanmakta…
Bu yaptığınız yayının bir tuzak olduğunu hepimiz biliyoruz ama tuzaklarınızın üstünde
rabbimizin de bir tuzağının bulunduğuna inanıyoruz…
Bu provakasyon cezasız kalmamalı, sadece yayın
yasağı ile karşılık bulmamalı… Bu yerli kefereler, Müslümanların kutsalına
dokunmanın ne demek olduğunu anlamalı… Müslümanlar dirayetli hareket etmeli,
aynı durumun tekrarlanması halinde ise devlet üzerine düşeni yapmamışsa, halk
üzerine düşeni yapmalı…
15.01. 2015