Kimse kusuruma bakmasın!.. Yaşanan ve yaşanmakta olan bunca olaydan sonra kimse benden “Fethullah Gülen Yapılanması” için; iyilik ve güzelliği, hoşgörü ve erdemi ifade eden “cemaat” kavramını kullanmamı beklemesin…
“Cemaat” kavramı kirli işlere bulaşan bu yapılanma için
kullanılmayacak kadar “temiz ve hassas” bir kavramdır… Yapılanmasının ülke
huzuruna verdiği ve vermeye devam ettiği zarara dur demeyen “Fethullah Gülen
Beyefendi” için de bundan sonra kimse benden “Hoca Efendi” dememi beklemesin…
Artık bardağı taşırdılar…
Yolsuzluk operasyonlarının arkasındaki sır perdesi daha
aralanmamışken malum yapılanmanın medyası ve yandaşlarının küfrün ekmeğine yağ
süren açıklama ve beyanlarını okuyan birinin bu kirli oyunun arkasında
“Fethullahçı Yapılanmayı” görmemesi saflığın ötesinde aptallık olmalıdır… Bu
yapılanma işin içindedir ve operasyonun tam merkezindedir… Ortada bir yolsuzluk
varsa elbette ki hesabı sorulmalıdır ve sorulacaktır… Makamı ve mevkisi ne
olursa olsun kimse devletin malını yiyemez, yediremez ve yenilmesine göz
yumamaz… Burada hepimiz hem fikiriz… Bu işin takipçisiyiz…
Yolsuzluk yapanları bir kenara bırakalım, yolsuzlukları ifşa
edenlere bakalım… Üç farklı dosyayı birleştiren ve kimseye haber verilmeden
gerçekleştirilen bu operasyon neden dershane sürecinden önce yapılmadı?
Fethullahçı yapılanma eğer hükumetle dershaneler konusunda uzlaşıya varsaydı bu
operasyonu gerçekleştirecek miydi? Ben cevap vereyim: HAYIR…
Peki, neden Hayır? Çünkü Fethullahçı yapılanma ülkenin,
yetimin yoksulun hakkından önce kendi menfaatini düşünür ve menfaatini elde
ettiği anda başka isteklerde kullanılmak üzere dosyaları rafa kaldırır… Bunun
delili ise bu operasyonun zamanlamasıdır… Hükumeti zor durumda bırakmaya,
yıpratmaya yönelik olan bu operasyonun gizliliğinin ihalal edilmesi ise ayrı
bir sorgu konusudur…
Bu operasyon, dershaneler sürecinde istenenlerin alınamaması
sonucu yapılmış bir intikam vuruşudur ve erdemden yoksundur… Bu operasyon,
zamanlaması ve şekli itibari ile en az bu yolsuzluğu yapanların çirkefliği kadar
çirkeftir ve kirli bir oyundur… Fethullahçı yapılanma, bu operasyon ile kendi
menfaati için neleri örtbas ettiğini beyan etmiş ve kirli yüzünü güneşe
göstermiştir…
Bu operasyonun arkasındaki neden sadece istediğini alamamak
mı değil elbette… Ya nedir? Fethullahçı yapılanmanın devlet içinde paralel bir
devlet olduğu ve tehlike arz ettiği biliniyor ve gün geçtikçe taleplerini
arttırıyor, devletin üst kademelerinde etkin olmak istiyordu… Hükumette bu
talepleri reddediyor ve devletin önemli kademelerine çöreklenen bu yapılanmanın
elemanlarını tasfiye ediyordu… Fethullahçı yapılanma gizli kapaklı yapılan bu
tasfiye işini çok önceden tasarladığı bu yolsuzluk operasyonu ile duyurmak
istedi… Zaten Hakan Şükür’e okutturulan istifa nedenleri arasında da bu tasfiye
meselesi zikredilmişti…
Fethullahçı yapılanma; bu tasfiyeyi bu şekilde duyurmakla
“bakın, biz temiz ve şeffaf iş yaptığımız için sürgün ediliyoruz” mesajını
vermek istedi… Devleti ele geçirmek ve tek etkin cemaat olmak istediklerini
toplumdan gizliyorlar… Hizmet adı ile milletin zihninde farklı bir algı
oluşturuyorlar… Hizmet adı altında topladıkları yardımların uygunsuz
harcandığı, polis okuluna elemanlarını yerleştirmek için soru çaldıkları,
ösym’den soru hırsızlığı yaptıkları, usulsüz bir şekilde adamlarını devlet
kademelerine yerleştirdikleri, haklarındaki dedikodulardan sadece birkaç
tanesi…
Maaşını devletten, emri ise Fethullah Gülen yapılanmasından
alan ve devletine “hizmet” adı altında ihanet eden memurlar elbette görevden
alınmalıdır… Yolsuzlukları ortaya çıkarmaları doğru olsa da bu doğruyu başka
emellere alet ettiklerinden dolayı cezalandırılmayı hak etmişlerdir… Bu nedenle
devletin içindeki derin Fethullahçı yapılanma elbette tasfiye edilmelidir… Görev
yeri değişen bir polis amirinin yerine onunla aynı işi yapacak olan başka bir
polis amirinin atanmasından daha doğal ne olabilir… Devlet, başkalarının
emrinde çalışan polislere değil, ekmek kazandığı devlet kapısında çalışan
polise güvenmelidir..
Savcıların değiştirilmesi meselesine gelince, dosyalar aynı
devletin bir savcısından başka bir savcısına verilmektedir… Savcılar aynı
yemini eden devlet memurları değil mi? Neden savcıların değiştirilmesinden
gocunuyorsunuz? Yoksa size bağlılık yemini etmiş savcılar devlete bağlılık
yemini etmiş savcılardan daha mı adiller? Ergenekon davaları sürecinde de aynı
durum yaşanıyordu, savcılar değiştiriliyordu neden sesiniz çıkmıyordu?
Hayırdır ucu sizin derin yapılanmanıza mı dokundu?
Bilmiyorduk, Özür dileriz(!)
Hem yüzde ellinin seçtiği hükumete savaş ilan edeceksin hem
de yapılanmam tasfiye ediliyor diye feryat edeceksin… Yok, öyle yağma…
Yolsuzluk yapanlarda yolsuzluğu usulsüz ortaya çıkaranlarda cezayı hak
ediyorlar… Emin olun bu hükumet zalimin, hainin gözyaşına bakmayacaktır…
İftiralarla karalamaya çalıştığınız Erdoğan her zaman entrikalarınızdan daha
güçlü bir şekilde kurtulacaktır… Çünkü halkın duası ve hakkın yardımı
onunladır…
Unutmayın! Erdoğan yutulur bir lokma değil boğazınızda kalır,
boğulursunuz…
Ne Başbakan bakanlarının yaptığı yolsuzluktan ne de bakanlar
yakınlarının yaptığı yolsuzluktan sorumlu tutulamazlar… Ancak konudan haberdar
olurlarda buna sessiz kalmışlarsa o zaman onlarda suçlu olurlar… İslam’da kimse
kimsenin hatasından dolayı sorumlu tutulmaz… Kıyamet günü adli ilahi herkesi
yaptıklarından sorguya çeker… Ne İbrahim, babasının yaptıklarından ne Nuh,
oğlunun yaptıklarından ne Yakub çocuklarının yaptıklarından sorulmazlar… Eğer
suç sabit ise bakanlar çocuklarından, Başbakan da bakanlarının yaptıklarından
dolayı kirletilemez… Bir insanı hak etmediği şeylerle nitelemek zulmün
kendisidir…
Bu operasyon ile cemaat yüzde ellinin hükumetini kıskaç
altına alamaya çalışmış ve “yüzde ellilik seçmene savaş açmıştır”…
Zaman abonelikleri iptal edilmek ve yapılanmaya bağlı
dershanelerde okuyan çocuklar başka dershanelere kaydırılmak ve yapılan
yardımlar kesilmek sureti ile Fethullah Gülen yapılanması cezalandırılmalı
mıdır?
Bunun cevabını siz kendiniz verin… Unutmayın bu süreçte hükumete
destek çıkmak boynumuzun borcudur…
20.12.2013