Ramazan aylarında Abdülaziz Bayındır’ın
iddialarını çürütmek için ekran ekran gezen Sayın Diyanet İşleri Başkanlığı
yetkililerinin her meselede aynı hassasiyeti neden göstermediklerini merak
ediyorum? Birçok güncel konuda basın açıklaması düzenleyen Diyanet İşleri Başkanlığı neden önemli mevzularda susuyor?
Örneğin; ciddiye almadıkları, muhatap olmadıkları
yalancı resul İskender Ali Mihr Türkiye’nin her yerinde Tasavvuf ismini
kullanarak örgütlenirken, halkın tasavvufi eğilimini kullanarak resullüğünü
ülkenin her şehrinde lüks düğün ve toplantı salonlarında büyük kalabalıklara
ilan edip kendine inananlar toplarken diyanet neden sessiz duruyor?
Mersin’de 3000 kişiyi tasavvuf konseri, sema
gösterisi vs. isimler altında toplayıp katılımcılardan toplu tövbe alan ve
tövbe merasiminde kendisinin resullüğünü halka ikrar ettiren İskender Ali Mihr
ve yapılanması hakkında Diyanet herhangi bir açıklama yapmayacak mı? Yalancı
resul, dış güçlerin desteği ile gün geçtikçe tabilerini çoğaltırken Diyanet
hala onu ciddiye almama konusunda ki tavrını sürdürecek mi?
Türkiye’nin en çok tıklanan “kuranmeali.org”
sitesi yalancı peygambere ait olduğu halde bu konuda halkı bilgilendirmek
Diyanet’in işi değil mi? Diyanet yüksek kurul üyeleri sadece fetva mı verecek?
Diyanet halkın dinini zehirleyen akım ve kitleleri halka duyurmayacak mı?
1000 ayeti yanlış çeviren ve her iki evden
birisine giren, İmam Hatip ve İlahiyat öğrencelerinin başucu meali haline
gelen, hemen hemen her imam, vaiz, Kur’an kursu hocası ve müftünün evinde
bulunan Rayiha Yayıncılığı meali hakkında halka bilgi verilmeyecek mi? Bu meal
piyasadaki meallerin en yanlış olanıdır…
Peygamberi
kadın düşkünü gösteren, ayetleri tahrif eden bu meal maalesef hala piyasada
bulunmakta ve dünyaya İngilizcesi ile pazarlanmaktadır…
Ahmet Hulusi’nin “vahdeti vücudu” temellendirmek
için kaleme aldığı ve her yere bedava dağıttığı yanlışlar mecmuası meali
hakkında Sayın Diyanet halkını uyarmayacak mı? Bu mealde olan yanlışların haddi
hesabı yok... Bu meal yanlışlar ve tahrifler noktasında Rayiha ve İskender Ali
Mihr`in mealleri ile yarışmaktadır... Diyanetin bu sessizliği nereye kadar
sürecek…
Ekranlarda dini istismar eden, ahlakı yozlaştıran,
gayri ahlaki tavır ve tutumları sergileyen, edep dışı sözleri kedicik diye
isimlendirdiği bayanlara yapan, toplumun hassasiyetleri ile oynayan, mehdiliği
gündeme getirip duran Adnan Oktar’a Diyanet neden tepki göstermiyor? Diyanetin
göstermesi gereken tavrı Sayın Bülent Arınç verdi… Diyanet İşlerinin ekranlar
karşısına geçip Adnan Oktar’ın yaptığının din istismarı ve hayâsızlık olduğunu
söylemesi çok mu zor? Diyanet’in dile getirdiğim hususlarda tepkisiz kalması
kınanmayı hak etmektedir…
Diyanet sadece fetva veren ve din görevlilerini
yönetip yönlendiren bir kurum değildir. Diyanet halkını en sahih yoldan
aydınlatmalı, halkın inancını istismar edenleri ifşa etmeli, yalan yanlış din
anlatanları uyarmalıdır. Hz. Ömer, yalan yanlış kıssa anlatanları susturuyor,
cezalandırıyor ve sürgün etmekle tehdit ediyordu… Hiç kimseye din içinde dini
gerçekleri saptırma ve dini değerlerle oynama özgürlüğü verilemez… Hz. Ömer’in
tavrının Diyanete örnek olmasını diliyorum…
Sağlık Bakanlığı sağlığa zarar veren ilaçlar
hakkında toplatma kararı çıkarıp halkı ilaç hakkında bilgilendiriyor, Gıda
Bakanlığı sağlığa zararlı ürünleri ve firmaları teşhir ediyor ama ne hikmetse
Diyanet İşleri Başkanlığı siyasilerin başlattığı tartışmalar hakkında açıklama
yapmaktan geri kalmazken, halkın ruh sağlığını bozan, dini tahrif eden; kişi,
kurum ve yayınlarla ilgili hiçbir açıklama yapma gereği duymuyor.
Bu sessizlik hayra alamet değil… Kimse bu
sessizliğin makul bir açıklamasının olduğunu söyleyemez… Bu sessizliğin nedeni
olsa olsa ilgisizliktir, tepkisizliktir, yan gelip yatmaktır, işine bakıp
maaşına doymaktır… Abdülaziz Bayındır’a cevap yetiştiren bir Diyanet bu tahrif
ve muharriflere ses çıkarmıyorsa bunun başka bir nedeni olmalı…
01. 11. 2014