Öğleye doğru sosyal medyada Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, içinde 10 kişinin kaldığı Hüda Par üyesi bir Müslümanın evinin PKK’ya bağlı şehir yapılanması YDG-H üyeleri tarafından 12 saat boyunca kuşatıldığını okuyunca önce inanmak istemedim… Neden mi?
Çünkü böyle bir süreçte PKK’nın şehirlerde Hizbullah’ı karşısına alması, devletle çatışırken cepheleri genişletmesi düşünülemezdi… Böyle bir şey yapmış olması akıl tutulmasından başka bir şey olamazdı… Devletin Emniyet güçlerine haber verildiği halde PKK kuşatması altındaki eve ulaşılmaması, olay yerine müdahale edilmemiş olması devletinde bir akıl tutulması içinde olduğunu göstermektedir…
Bir aile şehrin ortasında PKK’nın kuşatması altında olacak, silahlı şer güçler evi 12 saat ablukaya alacaklar ama devletin güvenlik güçleri olaya müdahalede bulunmayacak öyle mi? Bu akıl tutulmasından ziyade devletin güç zaafiyeti içinde olduğunu, kurumlarına hâkimiyet sağlayamadığını, vatandaşın canını hiçe saydığını gösterir…
Yetkililer bu konuda gerekli açıklamayı yapmalı ve suçlular cezalandırılmalıdır… Bu zaafiyetin müsebbibi her kimse Bakanı, Valisi, Emniyet Müdürü vs. mutlaka ve derhal istifa etmelidir… Bu hata, devletin affedilmeyecek bir hatasıdır… Kobani eylemleri sırasında mazlumları zalimlerin eline terk eden devlet, aynı hatayı ikinci defa yapmamalıdır…
Bu eylem; basit, rastgele yapılmış bir eylem değildir… Bu eylemleri gerçekleştirenler sadece kendilerine destek verilmedi diye evi kuşatmadılar… PKK’nın bu eylem ile neyi hedeflediği iyi analiz edilmelidir… Olayı iyi okumak gerekir… Eğer PKK’nın amacı kan dökmek olsaydı 12 saat boyunca kuşattıkları evi altüst edebilir, herkesi şehid edebilirlerdi… Ama yapmadılar…
Amaç gözdağı vermekti… Sadece gözdağı vermek değildi hedefleri… AK Parti lehine seçimlerden çekilen Hüda Par’a ve tabanına; “AK Parti sizi koruyamaz, AK Partiye vereceğiniz oylar sizi bizim elimizden kurtaramaz” mesajını vermek istedi…
12 saat boyunca süren ve birkaç çocuğun kuşattığı eve gelen Hüda Par üyelerine PKK’lı azmış serserilerin kurşun sıkmayıp, yüzlerini kapatmış olmaları da bunun bir gözdağı eylemi olduğunu göstermektedir… HDP’li yetkililer bu konuda halkı bilgilendirmelidir… Gerçi HDP yine aynı şeyleri söyleyecektir; “Bizimle alakası yok, birkaç sokak serserisi tarafından düzenlenmiş doğru olmayan bir eylemdir… Yapanları kınıyoruz… vs. vs.”
Bu eylem birkaç serserinin kurguladığı bir şey değildir aksine eylem PKK/HDP ve Paralel kurgusudur… Amaç; Hüda Par tabanının seçimlerde AK Partiyi desteklemesini önlemektir… Bu eylem ile belki Hüda Parlıların birçoğu kendilerini korumayan AK Partiye diş bilemiş ve seçimlerde AK Partiyi desteklemekten vazgeçmişlerdir… Eğer Hüda Par tabanı seçimde sırf bu olaydan dolayı AK Partiyi desteklemezlerse PKK ve PARALEL’in oyununa gelmiş olacaklardır…
PKK çok iyi biliyor ki bu bölgede bir Hizbullahinin burnu kanasa bunun hesabı en ağır bir şekilde sorulacaktır… Aytaç Baran ve Yasin Börü’nün şehadetlerinin faturasının nasıl kesildiğini hainler çok iyi bilir… PKK, Hizbullah’ın niteliksiz eylem yapmayacağını çok iyi bilir… Geçen dönemler bunun şahididir… PKK zor sürece girdiği bu dönemde Hüda Par’ın öfkesini çekmeyi göze alamaz/almamalıdır…
Eğer Emniyet yetkilileri bunun bir tuzak olduğunu düşünüp olay yerine intikal etmemişlerse büyük bir yanlış yapmışlar demektir… Bu yanlış ise birkaç kişiyi görevinden etse de sonuçta kaybeden AK Parti olacaktır… Helikopteri, zırhlı araçları olan bir emniyet teşkilatı bu olaya müdahil olmamışsa art niyet taşıyor demektir…
Eğer devlet bu olaya sessiz kalmakla Hizbullah’ı şehir çatışmalarının içine çekmeyi hedeflemişse bu asla affedilmeyecek bir hata olur… Hiçbir mazeret kuşatma altındaki eve gitmeyen emniyet güçlerini haklı çıkarmayacaktır… Seçimler öncesinde böyle bir rezaletin yaşanmış olması seçimlere kadar daha başka provokasyonların da olacağını göstermektedir…
Bu olayla ilgili Hüda Par camiasının da kendini sorgulaması gerekmektedir… 12 saat kuşatma altında tutulan Hüda Par üyesi kardeşimizin evine Emniyetin gitmemesinin sorgulanması gerektiği kadar, Hüda Par camiasının bu uzun süreçte neden kendi imkânları ile müdahalede bulunmadıkları da ayrıca sorgulanmalıdır…
Zira koca bir aileyi 12 saat boyunca ölüme terk etmek ne devlet ne de Hüda Par camiası açısından asla kabul edilemez… Ya tehlikenin ciddi olmadığı bu serserilerin korkak olduğu biliniyordu, ya da olayın büyümesi istenmiyordu…
Hüda Par yetkilileri bu konuda açıklama yapmalıdır… Aytaç Baran’ın intikamını aynı saatte alanlar bu aileyi göz göre göre 12 saat canilerin insafına terk edemezdi… Hüda Par yetkililerinin olay yerine silahsız gitmeleri olayın ciddi bir boyutunun olmadığının önceden bilindiğini göstermektedir…
Hüda Par camiası bu melun eylemde sağduyu ile davranmış, muhtemel provokasyonları önlemiş, gerekli cevabı en güzel bir şekilde vermiştir… Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut Beyin açıklaması basit bir açıklama değildi… İçinde birçok mesaj barındıran basın açıklamasının HDP ve devlet tarafından iyi okunması gerekir…
12 saat boyunca evi kuşatma altında tutan o sokak serserilerinin, silahsız bir şekilde kuşatma altındaki eve yürüyen Hüda Par yetkililerini gördüklerinde yüzlerini saklamaları hiçbir mukavemet göstermemeleri imanın küfre galip geldiğinin/geleceğinin bariz bir örneğidir…
Küfrün silahla yapamadığını Müslümanlar imanın gücüyle başarırlar… Bölgeyi çatışma alanına çevirmek isteyen güçler ve bu şer güçlerin piyonları bu bölgede Hizbullah gerçeğinin bulunduğunu görmezlikten gelemezler…
Hüda Par’ın oylarını sayarak hesap yapanlar imanın gücünün hesaplayamayacaklarını çok iyi bilmeliler… Nice az topluluklar Allah’ın izni ile kendilerinden kat kat fazla olan toplulukları yenmişlerdir ayetini küfür, her daim hatırında tutmalıdır… Müslümanların sabrı denenmemeli ve küfrün her daim kaybedeceği gerçeği hatırdan çıkarılmamalıdır…
27. 09. 2015