Türkiye oyuna getirildi… AK Partiden önce iktidara
gelen 28 Şubatçılar Batının oyununa geldiler... Ya da onlarda bu oyunun
maşasıydılar… 1999 yılında Abdullah Öcalan Türkiye’ye teslim edildi… Öcalan’ın
neden teslim edildiği ve bunun karşılığında nelerin istendiği sorgulanmalı…
Öcalan artık ipe sapa gelmiyor, kural dinlemiyor,
örgütte tek lider kalabilmek için kendinden başka baş tanımıyordu… Abdullah Öcalan
yönetimindeki PKK örgütünün tek yerden yönetilmesi ABD, İsrail ve Avrupalıların
işine gelmiyordu… Öcalan artık teslim edilmeliydi… Örgütte tek başlılık
bitmeliydi… PKK’ya verdiği destek ile örgüt üzerinde etkin ve yetkin olmak
isteyen Dış güçlere göre artık yeni bir süreç başlamalıydı…
Bu sürece göre Abdullah Öcalan Türkiye’ye teslim
edilecek, bir ömür içerde yaşayacak, halk tarafından kutsanacak, halk ona
minnet duyacak, Öcalan halk kahramanı olarak kalacaktı… Örgüt farklı kanatlara
bölünecek, örgüt içinde çok başlılık olacak, Kürt halkı Öcalan’ın hapisten
kurtarılması mücadelesine inandırılacak ve böylelikle dış güçler Ortadoğu’da
istedikleri gibi at koşturacaklardı…
Öcalan kendisine destek veren güçler tarafından
satılmıştı… Türkiye ile pazarlık konusu edilmişti… İdam edilmeyecek, krallar
gibi yaşatılacaktı… Bunun karşılığında Doğu ve Güneydoğu’da Hizbullah bitirilecek,
medya vs. araçlarla halkın gönlünden de silinecekti… Neden mi? Çünkü Hizbullah
bölgenin denge unsuru idi… İslam’ın hamisi idi… Hizbullah bu bölgede yaşadığı,
etkisi kırılmadığı sürece PKK bölgede dış güçlerin taşeronluğunu yapamayacaktı…
Ve 2000’de Düğmeye basıldı… Derin devlet ve
Fethullahçı yapılanma işbirliği ile Hizbullah etkisiz hale getirildi… Öcalan’ın
teslim edilmesi ile hiçbir zaman iktidar olamayacak partiler iktidar ortağı
oldular… Bölgede temizlenen Hizbullah’ın yerine PKK yerleşmeye, etkinleşmeye
başladı… Hizbullahi Müslümanlar yalan yanlış mazeretlerle içeriye alındı…
Karalama operasyonları yapıldı… Caniler işledikleri cinayetleri Hizbullah’a
yükledi… Hizbullah, paralel ve işbirlikçi medyada “Hizbu’l- Vahşet” olarak
gösterildi…
Hizbullah’ın etkisi kırıldıktan sonra bölge
Fethullahçılara ve PKK’ya teslim edildi… PKK bir yandan şehir yapılanmasına
ağırlık verirken, Ecevit destekli Paralel Fethullahçı örgüt ise bölgede hızla
büyüdü… Ne hikmetse Paralel Yapı ile PKK karşıt görünmelerine rağmen
birbirlerine hiç ilişmiyorlardı… Görünen çatışmacı söylemin ardında meğer
ittifak varmış… Bu ittifak bugün gün yüzüne çıktı… Devlet uyutuldu, PKK ve
Paralel yapı güçlendirildi… Bölgede İslami hassasiyet zayıflatıldı…
Bu durum AK Partinin güçsüz olduğu ilk dönemlerde
de devam etti… Paralel yapı AK Partinin zayıflığından faydalanmak istedi… AK
Parti yeni ve tecrübesizdi… Devleti idare etmek kolay değildi…
Paralel yapı, emniyetteki örgütlenmesi ve adli
yapılanması ile Ergenekon ve KCK operasyonları yaptı… Amacı artık kontrol
edilemeyen derin güçleri ve Fethullahçı büyümenin önünde engel olan komutanları
tasfiye edip yerlerine geçmekti… Yani Ergenekon yerine Fethullahçı yapılanmanın
devletin derinliklerine kök salmasını sağlamaktı…
Paralel yapı, KCK operasyonları ile halk nazarında
Ergenekon üzerine gidilmesini normalleştiriyor hem de PKK’nın şehir
yapılanmasını yenilenmesini, güçlenmesini sağlıyordu… Çözüm sürecinin
aktörlüğünü yapan Paralel Yapı devleti kandırıyor, Kürt sorununu çözmek için
devletten aldığı sınırsız gücü devleti sınırlamak için kullanıyordu…
Ergenekon ve KCK adı altında olan biten bir
oyundu, bu oyunda birçok masumun hayatı ile oynandı… Paralel yapılanma
oluşumunu tamamladıktan sonra hem KCK’yı hem de Ergenekon’u tahliye etti...
Bütün bu oyunlar ne uğruna? Fethullahçı hâkimiyet uğuna mı? Değil… Dış güçlerin
emellerini gerçekleştirmek, bu emelleri gerçekleştirirken de ülkeye hâkimiyet
sağlamak için… Yani “Türkiye büyümemeli, bölünmeli” oyununu gerçekleştirmek
için…
ABD, İsrail ve Avrupa’nın iki maşası olan PKK ve
Paralel Nifak Çetesi bu oyunlar sonucunda güçlendi… Devletin içine çöreklenmiş
paralel unsurlar gün geçtikçe iktidarın gücünü kullanarak büyüdü… Öyle ki tek
güç haline geldiler… Devlet içinde devlet oldular… İktidara başkaldıracak kadar
mağrur oldular, şeytan kendilerini yalnız bırakınca da mağdur edebiyatı yapmaya
başladılar…
AK Parti olan biteni görüyor ama müdahale için
zaman ve zemin arıyordu… Fethullahçı Örgüt, Erdoğan’a karşı ilerde yapılacak
Operasyonların hazırlıklarını gizliden gizliye yaparlarken Erdoğan da ekibi ile
birlikte bunlara karşı tedbirini almaktaydı… Erdoğan bu paralel ihanet
şebekesinin hainliğini erken fark etmemiş ve tedbirini almamış olsaydı 17 ve 21
Aralık Operasyonlarında kaybeden taraf olacaktı…
Ve şimdi eski ortaklar birleşti… PKK ve Paralel
Nifak Çetesi el ele verdi… Zannetmeyin ki PKK bu operasyonları tek başına bir
yerlerden destek almadan yapıyor… Değil… İç desteği Paralel Nifak çetesi
veriyor… Zaten seçimlerde Paralel Nifak Çetesi HDP için çalışmadı mı?
Erdoğan neden iç ve dış hainlerin hedefi oldu?
Çünkü Ortadoğu’da oyunbozan, Dünya müstekbirlerine başkaldıran, Ülkeyi ihanet
şebekelerine peşkeş çekmeyen tek lider… Muhalefet, hain güçler, dış güçler
hepsinin hedefi Erdoğan’ı bitirmekse halk Erdoğan’ın etrafında kenetlenmeli…
Korkma ey halkım, Erdoğan oyun değil oyunbozandır… Bizlerde zalimlerin oyunu
bozan bu liderin etrafında kenetlenmeliyiz…
Bu süreçte AK Parti geçmiş hataları telafi
etmelidir… Paralel yapı ile mücadeleyi etkinleştirmeli ve bölgede güçsüz hale
getirilen Hizbullahi Müslümanların üzerindeki baskıyı bitirmelidir… İllegal bir
yapılanması bulunmayan, Partileşen, dernekleşen Mustazaflar cemiyetinin elini
güçlendirilmelidir… Devlet Doğu ve Güneydoğu’da hain güçlerin baskı ve
zulümleri altında mücadele veren bu Müslümanları geçmiş yanlış algılara mahkûm
etmemelidir…
İktidar, zindanlarda çürüyen, iftiralara maruz
kalmış, rabbim Allah’tır demekten başka suçu olmayan Hizbullah davasından
içeriye alınmış, paralel yapının hâkimlerinde hüküm verilmiş Müslümanları
salmalı ve bu zulüm bitirilmelidir…
Çözüm süreci bitirilmemeli, ama muhataplar
değişmeli ya da geniş kitleler muhatap alınmalıdır… Bölgede hizmet veren
cemaatler, partiler, dernekler muhatap alınmalı ve tek muhatap dönemi sona
erdirilmelidir… Çözüm süreci çatışmasızlık süreci değil hakların sahiplerine
verilmesi ve geçmiş hataları telafisi süreci olmalıdır…
Bölgenin selameti için bu adımlar atılmalıdır…
HÜDA Par ve AK Parti el ele verirlerse bu bölge huzur bulacaktır… Değilse hain
güçler bölgede cirit atmaya devam edeceklerdir…
19. 08. 2015