Kur’an
insanlık tarihini kıssalar aracılığı ile işler... İnsan tarihindeki sapmaları
ve sapmaların sonuçlarını acı bir dille ifade eder... Ve çözümü söyler: “Biz
Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık öğüt alan yok mudur?” Yani çözüm:
Kur’an’ı çözmektir... Her kim ben Kur’an’ı anlayamıyorum diyorsa bilsin ki
yanlış düşünceler içerisindedir... Çünkü Kur’an faydalanmak isteyen herkes için
kolaylaştırılmıştır... Kur’an’ı anlama konusunda kolaycılığa kaçanlar Kur’an’ı
kolay anlayamazlar...
Biri
bir kıssa anlatınca dinleyenler, hem söylenene hem de söylenilmek istenene
odaklanırlar… En saçma hikâyeden dahi olsa kendilerine ders çıkarmaya
çalışırlar… Ama her nedense Kur’an kıssaları söz konusu olunca anlatılan,
hikâye olmaktan öteye alınmaz, kıssadan ders çıkarılmaz…
Bunun
iki sebebi var: Ya Kur’an konusunda yanlışa düşülmek istenmiyor ya da Kur’an
ciddiye alınmıyor… Kur’an kıssaları mesaj yüklüdür… Bu mesajları okumadan
yapılan kıssa okumaları; eksik okumalardır, sorunlu okumalardır, faydasız
okumalardır… Kur’an talibi bilmeli ki kıssaları okurken hissemize düşen mesajı
almazsak kıssa okumalarımız hikâye okumalarından farksız olacaktır…
Bakara
suresinde geçen birkaç kıssa ile ilgili aşağıya çıkarmış olduğumuz bazı
mesajları çıkarılabilecek tek mesaj olarak görmek gibi bir yanlışa
girmemeliyiz…
Örnek
olarak;
Kur’an’da
anlatılan ilk kıssa, Âdem ve Şeytan kıssasıdır… Âdem şeytana kanmıştı… Ardından
da tövbe etmişti… Ataperest Arapların şahsında tüm ataperest toplumlara şu
mesaj veriliyor aslında bu kıssa ile: “Ataları fazla büyütmeyin… Yanlışlarını
yol bilmeyin… Çünkü atalarda yanlış yapar…” Allah; Kur’an’da her nerede
“Âdemoğulları” diye hitap ediyorsa mutlaka Kur’an’da anlatılan bu ilk kıssaya,
Âdem ve Şeytan kıssasına göndermede bulunmaktadır…
Kur’an
da anlatılan Ademin cennet(bahçe yaşamı) konusunda bizlere verilmek istenen bir
çok mesaj vardır… Kıssada verilmek istenen mesajlardan bazıları şunlardır:
İnsana
uygun ve elverişli ortam sunduğunuzda onu memnun ettiğinizi ve artık istediğiniz
gibi olacağını düşünmeyin, bilakis daha fazlasını isteyecektir… Alacağı olumlu
şeyler bittiğinde olumsuz şeylere yönelecektir… İnsana mükemmellikleri
sunduğunuzda insanoğlu noksanlık için çalışacaktır… Doyumun ve refahın
zirvesini yaşayan Hz. Âdem, mükemmelliklerin içinde noksanlıklara takılmış
kalmıştı… Unutmayın, insanı hataya götüren “doyumsuzluk”tur… Allah’ın verdiğine
rıza göstermeyenler, Allah’ın rıza etmediğine de el atmaya başlarlar…
Âdem,
melekler gibi olmak istemiş ve bunun sonucunda hata yapmıştı… Yani yanlışlar
iyi niyet temeli üzerine kurulabilir… İyi niyetle başladığınız her amelin iyi
olduğuna hükmetmeyin… Bir amelin iyi olup olmaması sizin ne düşündüğünüze değil
Allah’ın “ne dediğine” bağlıdır…
Bakara
suresinde geçen bir başka kıssanın verdiği mesajlara da bakılabilir… Kur’an
Bakara suresinde geçmişten bir kesit sunar… Kıssaya göre İsrailoğulları
toplumunda meydana gelen faili meçhul bir cinayetin aydınlatılması için
israiloğullarınca kutsal olarak algılanan ineğin kesilmesini Allah emreder…
İnek kesilir ve cinayet aydınlatılır… Allah’ın Semud kavmine gönderdiği ve
dokunulmaz kıldığı deve ise kavmin azılıları tarafından kesilir ve Semud kavmi
toptan helak edilir…
Bu
kıssada çok güzel mesajlar verilmektedir… İsrailoğllarının ineği beşeri kutsalları,
Semud kavminin devesi ise ilahi kutsalları simgeler… Bu iki örnekten şu mesajı
çıkarabiliriz: “Beşeri kutsalları kesmek sizi ihya eder, hayatınızı adam eder…
ilahi kutsalları kesmek ise sizleri beter eder, hayatınız idam eder…
Mevlana’nın,
Sadi Şirazi’nin vs. birçok hikâye yazarının eserlerinde geçen hikâyeleri yere
göğe sığdırmayanlar, Kur’an kıssalarını neden güncellerine almıyorlar?
Gündemlerini Kur’anlaştıranlar neden Kur’anı gündemleştirmiyorlar? Gündemi
Kur’an olmayanın gününde hayır olur mu?
Kur’an
kıssalarından payımıza düşen hisselerden bir hisse: “İlahi vahye taş kesilenler
er veya geç devrilecekler, ilahi vahyi taç edinenler dünya ve ahrette huzur ve
mutluluk tacını giyecekler…”
20.
02. 2016