HER İNSAN BİR AYETTİR
“ İnsan” ayetini tahrib eden “milliyetçilik akımı”nı anlamak isteyenlere…
“Millet” kavramı, Kur’an’ın kavramıdır… Kur’an, “millet” kavramını “din” anlamında kullanır ve tüm müminlerin “İslam milletinden” olduğunu söyler… Dolayısı ile Kur’an’a göre milliyetçilik, “İslamcılıktır, dinciliktir”... İslam kardeşliği, Müslümanların milliyetçiliğidir… Çünkü âlemlerin rabbi olan Allah; “Müslümanların kardeş olduğunu ve milletimizin tek bir millet olduğunu, onun da İslam olduğunu” buyuruyor…
“Millet” kavramı sonraları şeytani bir şekilde saptırıldı ve ana bağlamından uzaklaştırıldı… İslam kardeşliğinin yerini ırk kardeşliği aldı… Milliyetçilik, “İslamcılık” olmaktan çıktı “ırkçılık” oldu… Ve kavgalar başladı… Kanlar aktı… Milliyetçiliğin bünyesinde “küçük milliyetçilik” ve “büyük milliyetçilik” diyebileceğimiz iki milliyetçilik akımı oluştu… “Kendini beğenme” küçük milliyetçilik oldu ve Kabil bunun sonucunda Habil’in kanını dökerek ilk kanı akıtmış oldu... “Irkçılık” ise büyük milliyetçilik oldu, Osmanlı imparatorluğunu ve nice ülkeleri yıktı, dağıttı…
Günümüzde milliyetçilik, ırk ve milletin sevilip desteklenmesi olarak anlatılmaya başlandı… Hâlbuki milliyetçilik, yüzyıllardır ırk üstünlüğünün savunulması olarak kabul görmüştür… Milliyetçiliği, ırk ve milletin sevilip, desteklenmesi olarak göstermeye anlatmaya çalışanlar, zehiri bal kabında sunanlardır... İnsan kanı üzerinden nemalananlar, milliyetçilik duyguları ile oynamaya başlarlar… Irkların partisini kurarlar ve güya halklarının hak savunuculuğunu yaparlar…Hâlbuki milliyetçilik bir hak kıyımı, bir zulüm kıyamıdır… Kur’an’ın ön gördüğü milliyetçiliğe yani İslam kardeşliğine dönüş günümüz milliyetçiliğinin yol açtığı hastalıklara karşı en büyük ilaçtır…
Şeytan, Allah’a:“Beni ateşten, Âdem’i çamurdan yarattın. Ateş ise topraktan üstündür. Dolayısıyla ben Âdem’den üstünüm, ona secde edemem(onu tanımayacağım)” diyerek, Allah’ın secde emrine karşı geldi ve milliyetçiliği(ırkçılığı) ilk başlatan oldu… Milliyetçiliğin ilk mümessili olan şeytan, bu isyanının akabinde Allah’ın rahmetinden, rahatlıktan uzaklaştırılmıştı… Huzurlu ve rahat bir yaşamdan kovulmasının ardından Âdem’e ve eşine rahat vermemiş, onların da yeryüzündeki nimet bahçelerinden, rahattan uzaklaşmalarına neden olmuştu… Devletlerin politikalarını şekillendiren ve tarihte birçok devletin yıkılmasına sebep olan milliyetçilik, dün olduğu gibi bugün de huzurun önündeki en büyük engeldir… Her milliyetçilik kıyamı, şeytanın Allah’a karşı gelmesinin ve insana karşı başlattığı isyanın bir devamıdır… Her milliyetçilik savaşı bir şeytanlaşma savaşıdır…Milliyetçiliği ilk başlatan şeytan olunca milliyetçilik yapanlar da şeytanın amelini yapmış olurlar… Milliyetçilik, şeytana yar ve yardımcı olmaktır, ilahi rahmetten kovulmaktır, lanete boğulmaktır…
Tarih, milliyetçiliğin hiçbir devlete ve millete huzur vermediğinin ve hiçbir zaman da huzur vermeyeceğinin şahididir…Tarih, ibretten ibaret olmazsa tekerrürden ibaret olur…Tarihten ibret almayanlar, ibretlik olurlar…Tarihin gidişatına teslim olmak yerine, etkin olmayı seçmeli ve Müslüman halkların coğrafyalarında yeniden etkinleştirilmek istenen milliyetçiliğe, karşı duruş sergilenmelidir…Değilse huzursuzluk, anarşi, despotizm, korku, kan, sefalet, kin, düşmanlık ve gözyaşı eksik olmayacaktır…
Rabbimiz Allah’ın:“Tanışıp kaynaşasınız diye sizi kabilelere(farklı ırk, dil ve renklere) ayırdım” ve “Allah katında en kerim(en üstün) olanınız en müttaki olanınızdır. (Allaha karşı görevini en iyi yerine getireninizdir)” ayetleri; ırki, nesebi, lisanî ve elvani(renk) farklılığın fazl(üstünlük) sebebi olmadığını tam aksine üstünlüğün kulluk yarışında olduğunu, takvada olduğunu çok açık bir dille belirtmektedir…PeygamberimizHz. Muhammed(a.s.)’in:“Milliyetçilik yapan bizden değildir”;“Ben Arabım lakin Arapçılık yapanlar benden değiller”;“Asabiyetçilik, (kavmiyetçilik, ırkçılık) ayaklarımın altındadır”;“Arabın aceme, acemin Araba hiçbir üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır.(Yani Allaha en güzel şekilde kulluk etmekle olur)” sözleri ile milliyetçiliği kesin bir dille reddeder… Söz konusu ayet ve hadisler, milliyetçiliğin dinde yerinin olmadığını anlatır; milliyetçilik yapanın Müslüman kalamayacağını haber verir…
Ancak maalesef ilgili ayetler, günümüzde temel gayesinden sapmış beyinlerde: “Üstünlük taslayasınız diye sizi kabilelere ayırdım” şekline dönüştürüldü… “Üstünlük ancak takvada(Allaha karşı görevini en iyi yerine getirmede)dır” buyruğu “Üstünlük ancak ırktadır” şeklinde tahrif edildi... Bu tahrifler fiili olarak işlendi, geliştirildi ve hayat doktrinine dönüştürüldü…
Bir milletin temeli eğitimle atılır, bekası askeri güçle sağlanır… Eğitim sitemini ve askeri gücünü milliyetçilik üzerine bina eden sistemler, fitne ve fesadın başaktörleridirler… Her sabah “Ne mutlu…” sözleri ile, çocukların farklı ırka mensubiyetlerinden dolayı mutlu olamayacakları fikri, bizzat eğitmenlerin eliyle öğrencilere işlenmeye çalışıldı, dağlara herkesin göreceği yerlere “NE MUTLU…” yazısı yazılarak adeta farklı ırka mensup bireylere; “Mutluluk sizin hakkınız değil. Çünkü Allah sizi farklı ırktan yaratmakla yanlış yaptı” mesajı verilmek istendi… Milliyetçi temeller üzerine oturtulmuş ulus devletler, yanlış temeller üzerine bina edilmenin çöküntüsünü yaşamaya mahkum olurlar… Bir vücudun azaları gibi olması gereken İslam ümmeti bölük pörçük edildi, tezgâhlanan her plan bu ümmetin üzerinde oynandı…
Milliyetçilik tarihinde en büyük zulmü, İsrailoğulları görmüştür…Sırf ırki mensubiyetlerinden dolayı yüzyıllarca Firavunun köleleri olarak yaşadılar… Kur’an, onların bu zillet dolu hayatlarına sık sık vurgu yapar ve tüm insanlığın bu kölelik sürecinden öğüt almasını ister…“Mazlum, zulümden kurtulduğunda zalimleşmemeyi, kendisine yapılanları, kendisinden olmayanlara yapmamayı ilke edinmelidir…Değilse bir esaretten kurtulur, başka esaretlere boğulur…” mesajını alıyoruz ilgili ayetlerden… Dün köle olan İsrailoğulları günümüzde büyük güçler elde ettiler ve kendilerine zulmeden firavunlara özendiler, Firavunlaştılar, tüm insanlığa Firavunun kendilerine yaptıklarını yapmaya başladılar…
Her ırk bir ayettir diyor rabbimiz… Bir ırka mensubiyeti hakir görmek ya da varlığını tanımamak, Allah’ı tanımamak demektir… Allah’ın yaratılış yasasını, ırk ayetini tanımamak ve yok saymaktır… Dili ırkı, rengi ne olursa olsun, her insan bir ayettir… Allah’ın eseri ve takdiridir… Her insanın rengi, dili, ırkı, cinsiyeti, şekli Allah’ın takdiridir… Dolayısı ile bir insanı, Allahın takdir ettikleri yüzünden küçümsemek cehaletin zirvesidir…
Yazımı Yunus Emre’nin milliyetçiliği kesin bir dille reddeden ve milliyetçilik yapanların üstatlarının şeytan olduğunu ifade eden şu sözleri ile bitirmek istiyorum:
“Her kim kendiyi gördi üstadı iblis oldu
Kişi ne bulduyısa miskinlik ile buldu
Yetmiş iki millete aynı gözle bakmayan
Halka müderris olsa hakikatte asidir.”
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.