OYUN İÇİNDE OYUN
Söyle kardeşim modern sanal dayatmalara ne zaman kafa tutacaksın… Allah’a kul olduğunu ne zaman hatırlayacaksın…
Parktayım arkadaşları bekliyorum biraz sohbet edip ayrılacağız… Etrafta bir sürü genç ve çocuk görüyorum… Herkesin elinde bir cep telefonu devamlı tuşlara basıyorlar, başlarını hiç kaldırmıyorlar… Merak ediyorum… Kendimi tutamayıp yanlarından geçermiş gibi yapıyorum ve ne yaptıklarına bakıyorum… Cep telefonunda oyun oynuyorlarmış meğer… Herkes kendine bir oyun satın almış oynuyor… Kimse kimseye bakmıyor, selam dahi alınmıyor…
Derken otobüse binip eve gidiyorum… Vaziyet yine aynı… Ayakta olan ve oturan birçok yolcu, elinde cep telefonu ile oyun oynuyor… Yine manzara aynı… Genç, oturağında oyun oynarken yanı başında dikilmiş kendisine yer verilmesini bekleyen yaşlı amcayı görmüyor bile… İnternet kafeye giriyorum, çocuklar gençler oyun başlarında kendilerinden geçmişler, bağıra çağıra oynuyorlar… “Face”mi açıyorum birçok oyun isteği hem de hiç oynamaz dediğim insanlardan gelmiş... Eve geliyorum çocuklar, ellerinde cep telefonları oyun oynuyorlar… Çocuğum geldiğimi dahi fark etmiyor… Oyun oynuyorlar ama birilerinin kendileri ile oyun oynadığını ve onların üzerinden bin bir oyunun oynandığını bilmiyorlar…
Yusuf suresinde anlatılan oyun hikâyesini ne çabuk unuttuk… Babalarına söz vermişlerdi Yusuf’un üvey kardeşleri… Onu koruyacaklardı… Onunla sadece oyun oynayacaklardı… Oyun oynasın diye göndermişti Yakub, Yusuf’unu kurtlar sofrasına… Yusuf’un başına gelecekleri bilmiyordu… Yusuf oyun oynayıp eğlenecek zannediyordu… Ancak oyun içinde oyun vardı… Yusuf ve Yakub oyunun içindeki oyundan habersiz, uyuyorlardı… Sonuç herkesin malumu… Yusuf’u kurt kaptı yalanı ile baba durduruldu, kervana Yusuf köle diye sunuldu…
Ve şimdi teknoloji denen haydut, can dostumuz sanki… Bizden ayrılmaz bir parça gibi… Bir dursa telefonumuz, kesilse internetimiz, elektriğimiz biter hayatımız bitme noktasına gelir yaşamımız… Bizi kendine bağladı teknoloji haydudu… Artık o bizi bıraksa biz onu bırakamayız… Kendisine öyle bağımlıyız ki artık o olmadan yapamayız… Onun için takip ederiz her sene teknolojik gelişmeleri… Bizi nasıl köleleştirdiğini görmeden daha da köleleşme peşindeyiz… Üretilen oyunlar, bozdu sohbetleri, muhabbetleri… İletişimi kopardı, güya iletişim için, daha iyi bir iletişim için teknoloji vardı… Kâinat-insan iletişimini sağlayan teknoloji, maalesef insanın insanla olan iletişimini kopardı… Kimi yerde dizi ve sinema ile kimi yerde oyunlarla…
Teknolojik gelişmeler hayatı kolaylaştırdığı kadar zorlaştırıyor, uzağı yakınlaştırdığı kadar yakını uzaklaştırıyor… Birilerinin cebi para doluyor, birilerinin elleri boş kalmıyor ama beyinler uyuşuyor, kalpler köreliyor… Teknoloji gittikçe ilahlaşıyor… Artık sömürü, ülkeleri işgal ile değil kalpleri ve yürekleri işgal ile yapılıyor… Bir ülkenin en güzel kaynağı insandır, gençliktir çocuklardır… Artık bu kaynaklarımız tehdit altında, hem de ellerine aldıkları teknolojik aletlerle, telefonla, bilgisayarla, televizyonla, oyunlarla…
Gençliğin çocukların insanlığın güzellikleri köreltiliyor artık sosyal doku bozuluyor, sanal kültür, sanal dil, sanal insanlık gelişiyor… Yani sanal felaket bizi felaketlere sürüklüyor… Oyun, müzik, maç, film, dizi ile oyalanan gençlik uyanmalı… Oyunu tersine çevirmeli… Teknoloji hayduduna dur demeli… Kendi elimizle, emeğimizle ona(teknolojik gelişmeleri haydutluk vesilesi yapanlara) teslim olmamalı…
Oyuna kilitlenmiş gençliğim! Ne zaman uyanacaksın… İlahi nimetleri haydutluğa alet edenlerin oyununu ne zaman bozacaksın… Vaktini oyunla öldürmeyi ne zaman bırakacaksın… Kendine ne zaman geleceksin… Teknolojik gelişmeleri ne zaman insanlığın yararı için kullanacaksın… Söyle kardeşim modern sanal dayatmalara ne zaman kafa tutacaksın… Allah’a kul olduğunu ne zaman hatırlayacaksın…
Yasal Uyarı
Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar.
Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.