Kitaplarının çoğunu okuduğum Fethullah gülen’in tam bir hurafeci olduğunu söyleyebilirim… Hz. Peygamberle görüştüğünü, sahabelerinin dostları ile buluştuğunu söyleyen Fethullah Gülen, “Kalp İbresi” kitabının 57-58. sayfalarında dile getirdiği ve kabul ettiği şu menkıbe onun nasıl bir zihne sahip olduğunu anlamıza yeter…
“Söz gelmişken, nazara verilen hususların, hâdisenin kahramanlarına yakışması ve ibret verici olması yönüyle, zikredilmesinde fayda mülahaza ettiğim bir menkıbeyi anlatmak istiyorum. Denilir ki: Rehber-i Ekmel (aleyhissalatü vesselam) Efendimiz, bir gün mescidde kabir azabına, Münker ve Nekir`in ilk sorgulama esnasındaki heybetli hallerine ve berzah hayatına dair beyanda bulunurken, Hazreti Ömer (radıyallahu anh), "Ya Rasûlallah, suâl anında şimdiki aklımız bize verilir mi?" diye sorar. Hikmetin Lisan-ı Fasîhi (aleyhi ekmelüttehaya) Efendimiz, "Şimdiki aklınızla nasılsanız kabirde de öyle olursunuz." buyurur. Bu cevap üzerine Hazreti Ömer, "Böyle olduktan sonra, kabir suâliyle alâkalı korku ve elem çekmeye lüzum yoktur." der.
Hazreti Ömer`in dâr-ı bekaya irtihalinin akabinde, bu hâdise Hazreti Ali`nin aklına gelir; "Bakalım Münker ve Nekir`e nasıl cevap verecek?" der. Cenâb-ı Hakk`ın aradaki perdeyi kaldırması neticesinde, Haydar-ı Kerrar, dostunun suâl anına muttali olur: Melekler heybetli halleriyle Hazreti Ömer`in yanına gelirler ve ona "Rabbin kim? Peygamber`in kim? Dinin ne?" diye sorarlar. Ömer Efendimiz, meleklerin suâline yine bir soruyla mukabele eder; "Siz nereden geliyorsunuz?" der. "Yedinci kat semadan.." cevabı üzerine, bu defa "Yedinci kat sema ile burası arasındaki mesafe ne kadardır?" diye sorar. Melekler, "Yedi bin sene.." derler. İşte o zaman, Hazreti Ömer, kendi ufkunu seslendirir ve "Siz yedi bin senelik yoldan geldiğiniz halde Rabbinizi unutmadınız da, ben evimden çıkıp kabre gelinceye kadar Rabbimi, Peygamberimi ve Dinimi niçin unutayım?" der. Bu sırlı hâdiseyi müşahede eden Hazreti Ali, "Allah`ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun ey Ömer, sahiden davanın eriymişsin!" buyurur.”
Hurafeci vaiz Fethullah Gülen, Hz Hamza ve onun gibi şehidlerin nerde anılırlarsa ruhaniyetlerinin orda temessül edeceğini “İlay’i- Kelimetullah veya Cihad” eserinde şu sözlerle anlatmaktadır:
“Biz, Hz. Hamza Efendimiz’i unutmadık ve unutmamız da mümkün değildir. Nasıl unuturuz ki, O, Rasûl-ü Ekrem’in önünde doğranırken, melekler onun kanıyla göklere “Esedullah” -Allah’ın arslanı- diye yazmışlardı. Ve kıyamete kadar (Ehl-i keşf ve kerametin müşahadesiyle), ne zaman Hz. Hamza imdada çağrılsa, ruhaniyeti temessül edip karşımıza çıkar. Gözü açık olan görebilir. Rasûl-ü Ekrem’in yolunda canını vermişliğin mükâfatı olarak, nerede adı söylense orada hazır bulunur. Bu şeref ve paye, dünden bugüne, kendisini verip gönül bağladığı büyük dava uğrunda izzet ve onuruyla ölen herkeste müşahade edilmektedir.”
Hurafeci vaiz Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-3 kitabının 103. sayfasında Murad Hüdavendigar’ın kabeyi görmeden namaza durmadığını şöyle ifade eder:
“Meselâ, hiçbirimiz, keşfi kerameti açık, Çanakkale’den Gelibolu’ya bir sandalla geçen ve orada şehit düşen bir Süleyman Şah değiliz. Veya her namaza duruşunda “Kâbe” önüne gelip temessül eden veya diğer bir ifadeyle Kâbe önüne temessül etmediği müddetçe namaza başlamayan, o dünyanın dört bir yanına ordular sevk edecek kadar akıllı ve başarılı ve nihayet düşmana haddini bildirdiği savaşta şehit düşen Murad Hüdavendigâr hiç değiliz. Hepimiz sıradan, düz insanlarız. “
Görevini yerine getiren meleklere Hz. Ömer, neden ve hangi hakla sorguluyor Sayın Gülen? Melekler eğer o hadis sahih ise kendiliklerinden sorguya gelmiş değillerdir… Dolayısı ile melekleri sorgulamak Allah’ı sorgulamak demektir… Çünkü “elçiye zeval olmaz” diyen bir geleneğin mensubuyuz… Hz. Ali’nin kabirde olan biteni müşahade ettiğine inanması ise ayrı bir garabettir…
Şehidlerin Allah katında diri olduğunu belirten Kur’an, aynı zamanda bizim o diriliği anlamadığımızı da ifade etmektedir… Hz. Hamza ve diğer şehidlerin isimlerinin anıldığı yerde temessül ettiğine inanmak Kur’an’ın neresine sığar? Kâbe’nin Murad Hüdavendiga’ın karşısına her namaz vaktinde temessül ettiğine inanması sorgulanması gereken hurafelerden biridir…
Fethullah Gülen’in hurafeleri sayılamayacak kadar çoktur… Ben buraya sadece birkaç tanesini naklettim…