Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu
sözü söylediğinde salonda alkış tufanı koptu, herkes ayağa kalktı ve “Bu Sözün Üstüne Söz Olmaz” dercesine
alkışlar bitmek bilmedi…
Gerçekten de bu söz, başka söze hacet
bırakmıyordu… Bu söz, her şeyi anlatmaya yetiyordu… Erdoğan, bu sözü
söylediğinde özellikle söyleyiş tarzına, o andaki duygularına baktım… Samimiydi
ve çok içtendi… Söz yüreğini parçalayıp çıkmış gibiydi…
Bu söz; pısırıklığın, bencilliğin, sinmişliğin,
korkaklığın, vurdumduymazlığın, aymazlığın, sorumsuzluğun üzerine bir balyoz
gibi iniyordu.. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuşmasında; aslında etrafındakilere,
meclis çatısı altında bıraktığı vekillere sitemler ediyor, eleştiriler
yağdırıyor, durum tespitleri yapıyor ve korkuya savaş açıyor, dinleyenleri
yüreklendiriyordu…
Çankaya’ya beş kala Sayın Erdoğan, tavandan tabana
herkese özellikle paralel yapı ile mücadele etmeyi öğütlüyor ve korkusuzluğu
aşılıyordu… Erdoğan, aslında bu konuşmasında paralel yapı ile gerektiği gibi
mücadele etmeyenleri korkaklıkla niteliyordu… Sayın Erdoğan’ın, taşra ve
merkezdeki çalışma arkadaşlarından yeterli desteği görmediği bu konuşmasından
rahatlıkla anlaşılıyordu…
Paralel yapı ile mücadeleye konuşmasında geniş yer
ayıran Erdoğan, Türkiye’nin önündeki tehlikeye, zehirli yapıya dikkat çekiyor
ve cemaatin tabanını tenzih ediyordu… Bu yapının ülke istiklaline kast ettiğini
söyleyen Erdoğan, yeni sürecin paralel yapı ve destekçileri açısından daha kötü
olacağını haber ediyor ve “Erdoğan Gider Paralel Yapı Rahat Eder”
anlayışında olanların bekleyişini boşa çıkarıyordu…
Sayın cumhurbaşkanı, başbakanlık döneminde paralel
yapı ile ölümüne mücadele verirken, kelle koltukta gezerken AK Parti sayın
vekil, il ve ilçe yöneticileri ile belediye başkanları onlarla iş tutuyor, olan
biteni önemsemiyorlardı… Maalesef Erdoğan haklı olduğu mücadelesinde yalnız
bırakılmıştı… Paralel yapı her yerden saldırıyor, en mahrem konuları bile
gündeme getiriyorlardı…
Ak Partideki birçok vekil, bakan ve başkan
cemaatin gücüne o kadar inanıyorlardı ki Erdoğan’ın düşeceğine ve birçok
kişinin tutuklanacağına kesin gözüyle bakıyorlardı… 17 Aralık sürecinde AK
Parti kurmaylarında bir şaşkınlık ve telaş gözleniyordu…
Suskunluk erdemden değil, Erdoğan’ın da dediği
gibi; “korkudandı, yargı korkusundandı…”,
“Her gün bu korkuyla öleceğimize bir kere onurumuzla ölelim”
diyemiyorlardı…
Bu sessiz yığınların yeni Genel Başkan döneminde
muhakkak temizlenmeleri ve partideki aktif görevlerinden alınmaları gerekir… AK
Partiyi dokuz seçimdir iktidara taşıyan halk, Erdoğan’a büyük bir sempati duymaktadır…
Yani AK Partiyi büyük parti yapan bu “sinik korkaklar” değildir… Erdoğan’ı
yalnız bırakan insanların partideki görevlerinde asla ve asla durmamaları
gerekmektedir…
Partinin başına geçecek yeni Genel Başkan, parti
içinde ciddi bir temizlik operasyonu yapmalıdır… Zira ismi “AK” olan bir
partide “PAK” insanlar siyaset yapmalıdır… Türkiye genelinde yeni ve ciddi bir
örgütlenmeye gidilmelidir… Bu örgütlenme sırasında İslami Camialardan görüş ve
isim alınmalı sadece milletvekilleri, STK ve eski yönetimlerin vereceği
isimlerle yetinilmemelidir…
Dün Rabia eylemlerinin yıl dönümü olması
münasebeti ile ülke çapında Eğitim Bir-Sen’in öncülüğünde eylemler yapıldı,
Sisi yönetimi kınandı… Eğer paralel yapının hedeflediği tablo gerçekleşmiş
olsaydı şimdi bu ülke de Mısır gibi bir darbeye sahne olacak, halkın seçtiği
adam zindana, darbeciler ise iktidara geçecekti…
Mısır’da askeri darbe, Türkiye’de ise yargı
darbesi yapılacaktı… Hem de konu “yolsuzluk” olacaktı, herkes Erdoğan’ı
kınayacak, “iyi oldu” diyecekti… Halk paralel yapının uyduracağı haberlere
inanacak ve aldatılacaktı… Dolayısı ile Türkiye bir asır daha gerileyecek ve
bir daha zor toparlanacaktı…
Koca bir ülke, bir cemaatin ihtirasına yenik
düşecekti… Bir cemaatin, “yaşı yetmiş işi bitmiş” liderinin başa geçmesi için
istikbal vadeden, güven toplayan ülkemin ilerleyişi durdurulacaktı…
Bizi yıllarca kandıran, evlatlarımızı harcayan,
ümmetin malını talan eden, devletin imkânlarını milletin aleyhinde, cemaatin
lehinde kullanan bu paralel ihanet şebekesi, eğer iktidar olsaydı bugün bizde
nice Esmaları kaybetmiş olacaktık…
Dün 28 Şubat sürecinde üniversite kapılarında
bekleşen, içeri alınmayan, polisler tarafından tartaklanan, polis arabalarına
zorla bindirilen bacılarımın görüntülerini izlerken, feryatlarını dinlerken, o
gözyaşlarına bakarken bizi bugünlere getirmek için mücadele veren Erdoğan’ı bir
kez daha takdir ettim…
Dikkat ettiniz mi paralel yapının söylemlerine,
haberlerine? Erdoğan’ın dediği gibi hiçbir zaman mertçe karşı koyamadılar, hep
namertçe, alçakça davrandılar… Aklını yitirmiş bir deli gibi sağa sola saldırıp
durdular…
Dik durmadılar, en adi yöntemleri kullanmaktan
geri kalmadılar… Beddualar yağdırdılar, hakaretler ettiler, tehditler
savurdular… Bir türlü tövbeye yanaşmadılar, Şeytan gibi tövbeden kaçındılar,
şeytanlaşmaya yol aldılar… Bir özürdü dilemeleri gereken yapamadılar, halkı
enayi kendilerini uyanık sandılar… Sandıkta son buldular…
Erdoğan bu ülkenin evladı ve yüzde 52’nin
Cumhurbaşkanıdır… Ona savaş açmak halka savaş açmaktır… Ona yapılacak
saygısızlık halka yapılmış olacaktır… Halkın iradesine saygısı olmayanların
halktan destek bulmaları mümkün olmayacaktır…
15.08. 2014