Dün yazdığım yazının üzerine böyle bir yazıyı kaleme almamı garipsemiş olabilirsiniz… Ama dün yazdıklarım konusunda aynı yerdeyim… Sayın Başbakandan daha büyük ve ciddi adımlar beklemekteyim… Ama dünya Müslümanlarının başlarındaki “erdem yetimi” yöneticilerin Filistin meselesine yaklaşımlarına baktığımda Sayın Başbakanın mutlaka takdir edilmesi gerektiğine inandığım için bu yazıyı kaleme aldım… Yine tekrarlıyorum bu takdir, beklentilerimizin bittiği ve söylemin yettiği anlamına gelmemektedir…
Filistin davasını, en yüksek perdeden dillendiren, dillerinden düşürmeyen bu hükümeti kutlamamak mümkün mü? Meclisten çıkıp kol kola girerek, İsrail’i protesto etmek için büyükelçiliğe yürüyen İktidar partisinin milletvekillerini nasıl takdir etmeyeceğiz? Biz bu ülke de İsrail’e uşaklık eden hükümetler görmedik mi?
Masonluğu tescillenmiş Cumhurbaşkanlarına şahit olmadık mı? İsrail’e; “gelin bizi irticadan kurtarın” diyen Bayan Başbakanlar olmadı mı? Filistin meselesinde tarafsız kalmayı tercih eden bir devlet politikasından bugünlere gelmedik mi? “Evet öyle” diyorsanız o halde, neden bu hükümeti ve Başbakanını takdir etmiyorsunuz?
28 Şubat sürecinde Ankara’da “Kudüs Gecesi” düzenlendiğinde İsrail uşağı cuntacılar, Sincan’da tankları yürütmüşler ve bu programı düzenleyenleri tutuklamışlardı... Eskiden İsrail aleyhinde slogan atmak, yürüyüş yapmak nerdeyse ağır bir suç olarak görülmekteydi… Çünkü direktifler gücü elinde bulunduran İsrail’den, ABD’den gelmekteydi… Ama şimdi öylemi? Değil elbette…
Bu iktidar döneminde 87 Üniversitenin Rektörü İsrail devletine yaptırım kararı alıyorlar ve Filistin’e destek mesajı yayınlıyorlar... Bu gelişme bu hükümetin başarısı değil de nedir? ABD’nin, Sayın Erdoğan’ın İsrail aleyhinde yaptığı konuşmaları için “kırıcı ve yanlış” nitelemesine karşılık başbakan hiç beklemeden ve bükülmeden cevaplarını veriyor… Dün ABD’ nin kapılarda beklettiği, ayakta diktikleri bizim Başbakanlar değil miydi?
Artık Başbakan, Siyonistlere, ABD zulmüne başkaldıran insan olmuştur… Artık tarafsız kalan bir Türkiye değil, mazluma taraf olan bir Türkiye vardır… Dün Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasını dinlediğimde duygulandım ve Cumhurbaşkanlığına yolcu olan Başbakanımızdan sonra; gelecek vadeden, samimiyet kokan, mazlumlara ses olan bir Başbakana daha kavuşacağımız için sevindim… Ak Parti eğer 2023 hedefine ilerleyecekse Erdoğan’dan sonra mutlaka Davutoğlu başa geçmelidir…
Filistin meselesini sahiplenen ve bunu dillendiren bu hükümeti ve Cumhurbaşkanlığına aday olmuş Sayın Erdoğan’ı desteklemek, Filistin davasını desteklemektir… İsrail’in korkularını büyütmek ve umutlarını tüketmektir… Müslüman halkların yeniden dirilişe geçmeleri için bölgede güçlü bir Türkiye kesinlikle şarttır… Ve güçlü Türkiye için Erdoğan’ın desteklenmesi gerekmektedir…
Eğer Türkiye’nin itibarının kaybolmamasını, mazlumlara arka çıkılmasını istiyorsak bu, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini iyi değerlendirmeli ve tek adam Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemeliyiz…Baksanıza nasıl birleşmiş şer güçler, tek dertleri ve hedefleri İsrail ve ABD’nin de istediği Erdoğan’sız bir Türkiye ve Orta Doğu’dur… Bunun için hepsi bir ve birlik olmuşlar, Erdoğan aleyhinde çalışıyorlar… Filistin’i savunan yalnız adamı susturmak ve pusturmak istiyorlar…
Yeni Asya Cemaati ve BBP de şer güçlerine katıldı… Dün Said Nursi’yi sürgünlere gönderen CHP değil miydi? Nurcu olduğunu söyleyen eski Demirel taifesi Yeni Asyacılar Sait Nursi’nin geleneğine ihanet etmiş olmuyorlar mı? Ya MHP ile aynı safta yer alan ve yerel seçimlerde paralel yapının peşinden koşan Destici öncülüğünde ki BBP rahmetli Yazıcıoğlu ile aynı yolda mı?
Saadet Partisi ise bu seçimlerde sessiz kaldı, sessizliğinde zalime taraf olduğunu kavrayamadı… Avrupa birliği, BOP vs. bahaneleri ileri sürerek hükümetin gerçekleştirdiği güzelliklere kör kesildi… Saadet Partisi artık bir “tabela partisi” olduğunu Kamalak’ın genel başkanlığı döneminde tescilledi…
Şer cephesinin akıl hocası Fethullah Gülen, günler sonra İsrail saldırılarına karşı Filistinliler için yayınladığı taziye mesajında İsrail’i kınamak, lanetlemek yerine dolaylı yoldan hükümete yüklendi… “Devletler çapında güçsüzlüğümüzün ve dünya dengesinde hiçliğimizin ağırlığını bir kere daha hissediyoruz” değerlendirmesinde bulunan Gülen’e sormak gerekiyor?
Pensilvanya’da ikamet eden sen, yeni mi anladın güçsüz olduğumuzu, sen dünya çapında gücünü o katil ve canilerden almıyor musun? Sen, o katil ve canilerin sözünden çıkabiliyor musun? Ey Gülen, bu zalimlere otorite diyen sen değil misin? Güçlülerin gücünü kullanıp Müslümanları sahiplenen bu hükümeti küçük ve zayıf düşürmeye çalışan sen ve cemaatin değil miydi?
17 Aralık ve sonrasında Erdoğan ve aleyhinde yaptığın Bedduayı neden çocukların katili İsrail için de yapmıyorsun? “İtikâfta olduğun için haberinin olmadığını ve taziye mesajını geç yayınladığını” söylemişsin… Keşke hep itikâfta kalsan ve hiç çıkmasan ne güzel olurdu…
Hükümetin olumlu taraflarını görmek ve olumsuz taraflarını eleştirmek insafın gereği ve adaletin kendisidir… Filistin meselesinde Erdoğan’ı suçlu ilan etmek, İsrail’e uşak olarak göstermek vicdan bunalımı yaşayan insanların işidir… Filistin meselesini “iç meselemiz” diye değerlendiren bir Başbakanı desteklemek ve bazı şeyleri zamana yaymak en güzel olanıdır…
Filistin’de yanan ateşi söndürmeye gücü yetipte söndürmeye gitmeyenlerin evlerine, devletlerine, cemaatlerine,lobilerine ateş düşsün, parça parça olsun inş…
21. 07. 2014