Ahmet Hakan, “Hürriyet” Gazetesindeki dünkü köşe yazısında “Cenazemiz vardı, yazı yazamadım.” demiş ve bu satırla yetinmiş… Bir de yazının altına “ekmek almaya giden kanatlı bir çocuk resmi” eklemiş…
Besbelli ki Ahmet Hakan, gezi parkı eylemleri sırasında eylemde aktif bir şekilde yer alan başına isabet eden biber gazı ile yaralanan, uzun süredir hastanede bulunan ve vefat eden Berkin Elvan’a çok üzülmüş(!)… O kadar üzülmüş ki köşesinde bir cümle dışında bir şey yazamamış… Her insan evladı gibi kendisi de üzülmüş olabilir… Aslında hepimiz üzüldük… Keşke öyle bir olay yaşamasaydık… Ekmek almaya giderken veya eylemde bulunurken keşke kimse ölmese...
Ahmet Hakan’ın üzüntüsü ise başka… Ben onun üzüntüsünü anlıyorum… “Sonumuz yaklaştı, patron gidiyor; Tayyib, Doğan Medyasının köküne kibrit suyu dökecek, işsiz kalacağız…” üzüntüsüdür onun ki… Yani tamamen duygusal(!)
Ahmet Hakan’ın son dönemlerde hırçın, saldırgan ve provakatif yazılar yazması hazin sonu gördüğünden dolayıdır… Onun için Aydın Doğan medyası, Gülen medyası ile el ele, kol kola girmiş, hükümet aleyhinde koro halinde “bittik, bitireceğiz…” türküsünü çağırıyorlar… Köpek ısıramayınca havlamakla kalırmış… Neden mi? “Isıramadım bari korkutayım” dermiş…
Ahmet Hakan, Patronu Aydın Doğan’dan aldığı talimat gereği sipariş yazı yazdığı için bağımsız yazı yazamaz… Bağımsızlığın ne olduğunu anlayamaz… Paranın köleleştirdiği kişilikler, körleştirdiği gözler; kalemin sorumluluğunu, düşüncenin namusunu anlayamazlar…
İşte Ahmet Hakan’da bunlardan biri… Hürriyet Gazetesinin paraya esir bir yazarı olmaktan öteye geçemeyen Ahmet Hakan’ın; ahlak, hak, hukuk, dürüstlük edebiyatı yaptığına bakmayın… Dile getirdiği erdemlerin yanından hiç geçmemiştir… Ahmet Hakan, çıkarının olduğu yerdedir, çıkar için her şeyi feda edebilecek bir kişiliğe sahiptir… Kendisinin ve mensubu olduğu medya organının temel felsefeleri; “ıslah dilini kullanıp ifsad etmektir”…
Ahmet Hakan, dün Tunceli’de “Berkin Elvan” için düzenlenen eylemlerde şehid edilen polis memuru “Ahmet Küçüktağ” ve Ok Meydanındaki gösterilerde öldürülen “Burak Can” içinde üzüldü mü acaba? Köşesini aynı tarz yazı ve resimlerle doldurdu mu? Yoksa “Berkin Elvan” senin de “Ahmet Küçüktağ” ve “Burak Can” senin değil mi? Ben söyleyeyim Ahmet Hakan! Senin değil… Çünkü sen onların değilsin… Sen onlardan değilsin…
Sen, Aydın Doğan’ın kiralık ve karanlık kalemisin, düşünce namusu olmayan bir yazar müsveddesisin… Gülen medyasının daha önce adam yerine koymadığı sen, şimdi gözdeleri olmuşsun… Biliyorsun değil mi Ahmet hakan? Gülen medyası da seni satın alan Doğan medyası gibidir… “Dostluğu mezara kadar değil pazara kadardır… Yaşanan son olaylar bunun en bariz kanıtıdır…”
Ahmet Hakan! Seni görsem uzman olduğun alanlarda sana birkaç soru sormak isterdim… Ne gibi sorular mı? Senin uzmanlık alanına giren sorular işte… Mesala alçaklık kaça satın alınır? Kaypaklık nasıl bir şeydir? Döneklik güzel midir? Arsızlık için ne gerekir? Bu konularda en doyurucu cevabı ancak sen verirsin… Çünkü sorular, ya bilene ya tecrübesi olana yöneltilir, sen de bu konularda çok tecrübeli olmalısın… Dünün ve bugünün, bize bu konularda çok tecrübeli olduğunu anlatmaktadır…
Ahmet Hakan! Her gün binlerce çocuk ekmek almaya gidiyor… Söyler misin bu hükümet döneminde kaç çocuk ekmek yolunda öldürüldü? Akan kan bu hükümet döneminde durmadı mı? Berkin Elvan, çocukları öldürmek için pusuya yatmış polisler tarafından mı öldürüldü? El insaf… İstanbul’un altını üstüne getiren onlarca eylemde bugüne kadar kaç çocuk polis kurşunu ile can verdi?
Fitneci medya ve paralelci örgüt, Berkin Elvan’ın gezi eylemlerine katıldığını gösteren görüntülerine rağmen, ekmek almaya giderken vurulduğunu söylemeye devam etmektedir… Paralelci örgütün Pensilvanya’daki liderinin Berkin Elvan’ın ölümü dolayısı ile yayınladığı taziye mesajı ise tam bir fitne ve fesat… Tam bir kışkırtma ve akıl, vicdan tutulması… Taziye mesajındaki kışkırtıcı dili gördükten sonra artık paralelciler için “Allah ıslah etsin” değil “Allah ıskat etsin” diye dua ediyorum…
Eylemlerde kazara ölen veya öldürülenler üzerinden kıyametler koparmaya çalışanlar! Ne yapmaya çalıştığınızı görmediğimizi mi sanırsınız? Bugünlere, bin bir zorlukla gelen biz, bu ülkenin sizler tarafından karıştırılmasına izin vereceğimizi mi zannettiniz? Bu ülkenin artık kolay bir lokma olmadığını bilin ve şunu da unutmayın; siz fitne ve fesadınızı yaşar ve yayarken, bizim ellerimiz armut toplamayacak…