Geçici
dünya evinde barınan ahiret yolcuları! Ölüm mahkûmları! Makam hastaları! Bir
makama konmak için ne kılıklar değiştirdiniz… Ne hendekler atladınız… Ne
zorluklara göğüs gerdiniz… Ne eziyetler çektiniz… Ne laflar işittiniz… Ne
fırçalar yediniz… Ne ilahlar ürettiniz… Ne dolaplar çevirdiniz… Ne sınavlardan
geçtiniz… Ne tavizler verdiniz… Ne tacizler edildiniz…
Bir makam
uğruna; uykusuz geceler geçirdiniz… Ayılara dayı dediniz… Sövgü aldınız…
Övgüler yağdırdınız… Hediyeler verdiniz… Yetki sahiplerinin huzurunda el pençe
divan durdunuz… Yanlışlara göz yumdunuz… Her gün başka başka yamuldunuz… Öyle
ki doğruluktan, hak ve hukuktan kaçar oldunuz… Bir damla sudan yaratıldığınızı
unuttunuz… Size verilenlerle avundunuz… Yükselmek için alçaldınız… Alçalmayı yücelik
sandınız… Cebinize girene baktınız… Giden şerefinize seyirci kaldınız…
Bunca
zillet ve mezelletten sonra konduğunuz makama sahibi olduğunuzu sandınız ama
gerçekte “makam sahibiniz” oldu siz ise köleleri… Siz ey makam delileri!
Dünyalık makamların peşinden koşan insanlık sefilleri! “İla eyne tezhebün
(Nereye gidiyorsunuz?)… Siz ve önderleriniz cehenneme mi ilerliyorsunuz?
İlerlediğiniz bu yolda “Se tuhşerune ila cehennem”(cehenneme doğru
sürüleceksiniz) gerçeğini göreceksiniz…
Çok
paranız, yüksek mevkilerde dostlarınız, önünüzde dost ardınızda düşman
ahbaplarınız, son model arabalarınız, yatınız, katınız, saray gibi eviniz,
keyfi yerinde aileniz, elinizin altında her istediğiniz olabilir… Ama sakın
şunu unutmayın! Siz, gerçek makam olan “insanlığı” kaybettiniz… “Ehsan-i
takvim”den “esfel-i safiline” indiniz… Şerefinizi, haysiyetinizi bitirdiniz…
Ahireti verip, dünyayı istediniz… Her şeyi dünyadan ibaret bildiniz…
Kazandıklarınızla kendinizi kaybettiniz…
Emekli
olunca ya da ölünce, “size sahip olan makamı” istemeye istemeye bile olsa terk
edeceksiniz… Geçmişe baktığınızda “eseften”, “esfelden” ve “hiçten” başka bir
şey göremeyeceksiniz… “Eyvah!” diyeceksiniz ama “eyvallah” göremeyeceksiniz...
Pişmanlığınız artacak, dostlarınız kaçacak, kazandıklarınız uçacak…
Evlatlarınız uzaklaşacak… Âlemlerin rabbi hesap soracak… O gün gözler donacak,
yerinden fırlar gibi olacak… O gün nankörlüğü yaşam tarzı haline getirenler
toprak olmuş olmayı daha önce hiç yaşamamış olmayı temenni edecekler… Ölmeyi
isteyecekler… Cehennemde sürünecekler…
Soruyorum
size Kur’an’ın dili ile: “Ey insan! İkramı ve ihsanı bol olan rabbine karşı
seni yoldan çıkaran nedir?” ve bir soru daha Kur’an’dan: “Yazıklar olsun
insana! Nedir onu nankör kılan?”
Ey makam hastaları!
Şu gerçeği hiç unutmayın: “İnsanlık makamının” üstünde “kulluk
makamı” vardır… Kulluk, insanlığa giydirilmiş bir takva libasıdır… Rabbe kulluk
etmeyenin insanlığı hep zarardadır… “Asr” ve “Tin” sureleri bu gerçeği
anlatmaktadır… Zararın neresinden dönülürse kâr’dır… Gerçek kâr, ahirete yarar
sağlayandır…
Size
tavsiyem ey “makam konukları”! Bu makamda sadece bir konuk olduğunuzu
unutmayın… Bulunduğunuz makamı sahiplenin ama makamın sahibi olmaya kalkmayın…
Makamın size sahip olmasına da izin vermeyin… Makamı ilahi ölçüler dairesinde
ayakta tutun… Makamın ayakta tuttuklarından olmayın…
Makama
tutulanlardan ve makama tutunanlardan olmayın… Makamın hakkını verin… Hakkını
veremeyeceğiniz bir makama geçmeyin… Hakkını vereceğiniz makamı Hz. Yusuf gibi
isteyin… Ehil olduğunuz makamı, ehil olmayanlara bırakmanın zulüm olduğunu
bilin… Makamın “adam” ettiklerinden değil makamda “adam gibi”, “Âdem gibi”
duranlardan olmaya bakın… Bulunduğunuz makamda “alçak gönüllü” olun ancak
makamı alçaltmayın… Makamlara alçaklar geçmesin diye var gücünüzle çalışın…
Her makamın
“mukimi”, bir de “kaimi” vardır… Makamın mukimleri iş yapmaz, sadece orda
bulunurlar… Makamın kaimleri ise işsiz durmaz, hep koştururlar… Hz. Süleyman
gibi koltuklarında değil ayakta can verirler… Her makamın İlahi makama bağlı
olduğunu ve ilahi makamdan kopan her makamın ilahi intikama uğrayacağını hiç
unutmayın… Hangi makamda olursanız olun Allaha kul olduğunuzu ve bu makamın
asıl makam olduğunu hatırınızdan hiç çıkarmayın…
Allaha
isyan eden makamlara isyan edin… Firavunun eşi Asiye gibi: “Rabbim bana katında
bir ev, (bir makam) ver…” deyin ve âlemlerin rabbine isyan eden makamları
elinizin tersiyle itin, cennete göz dikin… Kendinize cennette bir makam edinin…
Bulunduğu makamın hakkını verenin geleceği cennettir, sevinin…