SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE “YE’CÜC-ME’CÜC” AKINI
Çağın gereklerine değil İslam’ın direktiflerine
uymak isteyenlere…
“Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy” sözü zahiren
doğru olsa da kendisi ile batıl kastediliyor… Ne zaman bir zorlukla karşılaşsak
bu öğüdü işitiriz büyüklerimizden… Sanki zamanı tecrübe etmişler de zamanın
kendilerine uymadığını görüp mecburen zamana kendilerini uydurmuşlar…
Kevni bir gerçektir zaman, kimseye uymaz… Zaman
kimseye ayak uydurmaz… İsteğe göre hareket etmez… Zamanın belli bir hesabı,
çizgisi vardır… O istikamette hiç aksamadan yürür gider… Onun için mecburen
zamana ayak uydurur insanlar…
Bu sözle, aslında kast edilen şudur: “Zamanın
şartları sana uymuyorsa sen zamanın şartlarına uy…” Ya zamanın şartlarını
belirleyenler, şarlatanlar ise yine de uyacak mıyız zamanın getirdiği ahvale?
İşte buradadır asıl mesele… Elektriğin olmadığı yerde gaz lambası ile yaşamak,
arabanın olmadığı yerde at ve eşek ile yolculuk etmek kaçınılmazdır zaten… Ama
şartlar bunlardır diye şartların içinde sıkışıp kalmak, şartlara şartlanmak
doğru değildir… Öyle olsaydı şayet; ilerleme olmaz, medeniyetler gelişmez,
insanlık yerinde sayardı…
Şartları oluşturan sebepler aynı kaldığı sürece
sonuçlarda aynı olacaktır… Onun için bulunduğumuz ahvalin şartlarına ve bu
şartların sebeplerine bakmalıyız… Gücümüzün yettiği olumsuz durumları
değiştirmek nasıl ki farz ise olumlu durumları değiştirmemek ve onları
korumakta farzdır… “Bir kavim kendi içinde ki iyi durumu bozmadıkça Allah o
toplumu bozmaz” ayetini iyi anlamalıyız… Yani ayet; “Allah, hiçbir kavmi kötü
yola sürmez” demekte ve kaderci anlayışı kökünden süpürmektedir…
Kur’an, toplum psikolojisinin fert psikolojisinden
geçtiği gerçeğinden hareketle önce insanı ele alır ve onu inşa eder… “Zaman
sana uymuyorsa sen zaman uy” sözü, Kur’an’ın, dinamikleştirmek ve etkili kılmak
istediği insan profilini tersine çevirmek isteyenlerin emellerine hizmet eder…
Toplumu tümden değiştirmek sürüleştirmek; fert fert değiştirmek ise toplumu
dinamikleştirmektir… Zamanın şartlarını şarlatanlar belirlemişse o şartları
tersine çevirmek insanın yaratılıştan getirdiği hilafet görevini gereğidir…
Şimdi zamanın şartları içinde gelişen teknolojinin
yarattığı sanal ortamlar, sosyal paylaşım siteleri, insanların uğrak merkezi
olmuş durumdadır… Reel ortamların sanal ortamların işgaline uğradığı bir zaman
dilimini yaşıyoruz… İnsanımız bu ortamlarda elimizden kayıp gitmekte, içinde
büyüdüğü toplumun tersine seyir izlemektedir…
Kim bilir belki de bu sanal ortamlarda Kuran’da
anlatılan Ye’cüc ve Me’cüc nesli zuhur etmektedir… Zaten Ye’cüc ve Me’cüc bir
ırk değil, insanlığın felaketi noktasında hedef birliği etmiş her türlü fesat
odaklarıdır… Zülkarneynlerin olmadığı yerler Ye’cüc ve Me’cüc’ün taarruz
mekânları olmaya mahkûmdurlar… Ey Müslüman kardeşim! Bugün sana düşen;
Zulkarneyn misyonunu yüklenmektir… Çağdaş Ye’cüc ve Me’cüc akınına “dur!”
demektir…
Sosyal paylaşım siteleri kontrolsüz toplum
mühendisliği görevini üstlenmiş bulunmakta ve bu haliyle büyük bir tehlike arz
etmektedir… Değerlere bağlılığın bitirildiği bu paylaşım siteleri, toplumu birbirinden
bağımsızlaştırmak ve bağımlılaştırmak için kurulduğu aksi iddia edilemez bir
gerçektir… Bu sanal felaket, kontrolsüz bireylerin beyinlerini, yüreklerini
körelten yayınlarda bulunarak insanlık alemine hezimetler yaşatmaktadır… Her
türlü sapıklığın ve ahlaksızlığın yayınlandığı sosyal paylaşım siteleri, sadece
sanal virüslerin tehdit mekanı değil, toplum ahlakı için de bir tehdit
unsurudur…
Her türlü gizli işlerin yürütüldüğü, meydanlarda
birleşemeyenlerin bir araya geldiği sanal mekânlardır sosyal paylaşım siteleri…
Biz Müslümanların bu sitelere kayıtsız kalması, bu mekânları boş bırakması,
ilgisiz ve alakasız davranması, fuzuli görmesi doğru bir davranış değildir…
Sanal zemini kullanan zalimlerin oyununu bozmak, şartlara uymak için değil
şartları lehimize çevirmek için, zaman israfına girmeksizin, kötü emellere alet
olmaksızın, şeffaf bir şekilde, tebliğ, duyarlılık ve sorumluluk için
kullanmalıyız bu ortamları…
Toplumu topun ağzına koyan bu hayâsız akını
durdurmak, duraksatmak, etkisiz kılmak için sosyal paylaşım sitelerini dengeli
ve düzenli bir şekilde kullanmak artık bir gerekliliktir… Aile
mahremiyetlerine, değerlerimize ve dinimize uygun paylaşımlarda bulunmak, sanal
tebliğde bulunmak boş işlerle iştigal değildir… Artık birçok ülkede bu ağlar
üzerinden organize olan kişilerin meydanları doldurduğunu hatta darbeler,
devrimler yaptıklarını yakın tarihimizde müşahede etmiş bulunmaktayız…
Sosyal paylaşım sitelerinde bir kişinin hesabına
açılmış birçok hesap bulunmakta ve “sanal çoğunluk” hesabı yapılarak sayılar
şişirilmektedir… Şeffaf olmayan bir ortamda mücadele zemini her ne kadar kaygan
ve kaypak ise de yine de mücadeleden taviz verilmemelidir… Çoğunluk sevdasına
kapılmadan, hesapları yalan yere çoğaltmadan mücadelemizi vermeliyiz…
Çocuklarımızın bu zeminde yer almalarının önüne
geçmeli ve bilinç seviyesine geldiklerinde bu ortama katılmalarını
sağlamalıyız… Müslüman bireyler, sosyal paylaşım sitelerini fuzuli
paylaşımlarla meşgul etmemeli ve gerçekten gerekli gördüğü paylaşımlarda bulunmalıdırlar..
Aksi halde yapılan paylaşımların değeri kalmamakta ve bilgi fazlalığı, bilgi
kirliliği meydana gelmektedir…
Düşmanın silahı ile silahlanabiliriz ama düşmanın
ahlakı ile asla ahlaklanamayız…
19.07.2013