DİKKAT! “CEMAAT” VAR

“Cemaatin koyunu, sonra çıkar oyunu”…
DİKKAT! “CEMAAT” VAR

“Cemaatin koyunu, sonra çıkar oyunu”…

Hükümetin dershaneler üzerinden cemaati, cemaatin de dershaneler üzerinden hükümeti vurmak istediğini artık hepimiz biliyoruz… Yaşanan süreç, meydana gelen gelişmeler; cemaatin, “hükümete geri adım attırdık” beyanları, fişleme konusunu gündemde tutmaya çalışmaları; bizlere dershanelerin kapatılması meselesinin cemaatin asıl derdi olmadığını anlatmaya yetmektedir… Cemaat-hükümet çatışmasının altında yatan asıl meselenin; “kim kimi döver”, “kimin horozu fazla öter”, “kimin sözü geçer” meselesi olduğunu bilmeyen kalmadı nerdeyse…

Hükümet dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi meselesine iki yıl tanıdığında, cemaat aktörleri; bu kararı “geri adım” olarak niteledi ve “dualarımız kabul edildi” diyerek bu “kirli kavganın” Allah’tan destek gördüğünü anlatmaya çalışarak Allah’ı tarafları yaptılar… Cemaat başta olmak üzere tüm İslami kesimler şunu iyi bilmelidirler: “Kirli bir kavga için yapılacak her dua kirli duadır ve kirli dualar rab katında asla değer bulmayacaktır”… 

Cemaat, hükümetle yaşadığı husumetten karlı çıkabilmek için hükümetin dershanelerin üzerine gitmesini fırsat bildi ve haklılığı halk tarafında onaylanacak bir mazlumiyet portresi çizerek hükümeti zayıf düşürmek istedi… Hükümette bu oyunun farkında olarak, halka dershanelerin rant kapısı olduğunu ve bir çok öğrenciyi mağdur ettiğini, dershaneler yolu ile eğitimde fırsat eşitliğinin ihlal edildiğini söyleyerek dershanelerin kapatılması ile kimselerin mağdur edilmeyeceğini, bir dönüşümün yaşanacağını ifade etti ve bu dönüşüm sürecini iki yıla yaydığını söyleyerek cemaatin oyununu boşa çıkardı… 

Cemaat, “A planlarının” boşa çıkması üzerine, haklı oldukları için hükümetin “geri adım” attığını ifade ederek savaşın burada bitmediğinin sinyalini verdi ve hemen ardından MGK toplantısının tutanaklarını Taraf gazetesine sipariş ederek yıllardır ellerinde bulundurdukları ve günü gelince kullanacakları belgeleri B planları için devreye soktular ve “savaşa devam” dediler… Zihni uyuşmamış herkes, cemaate; “hükümet geri adım attı ise neden hala hükümet karşıtlığında bulunuyorsunuz, yoksa amacınız üzüm yemek değil de bağcıyı mı dövmektir?” Sorularını yönlendirecektir.. 

2004 yılında beri gündeme gelmeyen o tutanaklar neden dershanelere verilen iki yıllık sürenin hemen akabinde gündeme geldi? Bu planlanmış ve tezgâhlanmış bir oyun değil de nedir? Sormazlar mı adama bu güne kadar nerdeydin? Neden yayınlamadın? Neden dershanelerin kapatılması sürecinin geçiştirilmesinin hemen ardında gündeme koydun? 

Kime ve neye taraf olduğu belli olmayan Taraf Gazetesinin bu belgeleri yayınlaması, hükümet ve cemaat kavgasının daha da kızışması için değildir… Aksine bu belgelerin bu kritik günlerde gündeme gelmesi tamamen cemaatteki derin güçlerin bir oyunudur ve “B planının” devrede olduğunu göstermektedir… Çünkü cemaat her zamanki gibi sıkıştığı yerde gizli belgelere sarılır… Cemaatin gizli belgelere ulaşması cemaatin derinliğini anlatmaya yeter değil mi? 

Cemaat Taraf’ta yayınlanan bu gizli belge ile aslında halka şunu demek istedi: “ Hükümet zaten 2004 yılında MGK kurulunda hizmet hareketini yakın takibe alarak cemaati bitirmek için karar almıştı…” Halkın gözünde mazlum cemaat rolünü oynayan cemaatin bu hamlesi, hükümet tarafından gelen; kararların o dönemki şartlar gereğince MGK’da alındığı ama hiç uygulanmadığı ve iptal edildiği beyanları ile boşa çıktı…

Ülkemizde faaliyet gösteren birçok cemaat, tarikat ve sivil toplum kuruluşlarının hükümet lehinde ve cemaat aleyhinde bir bildiri yayınlayacaklarını haber alan hizmet hareketi, hemen Taraf Gazetesi yazarı Baransu’ya bir yazı yazdırarak bir gün sonra yayınlatılacak söz konusu bildirinin Başbakan’ın başdanışmanı tarafından kaleme alındığı ve cemaatlere, tarikatlara, sivil toplum kuruluşlarına rica, minnet, dayatma ve zorlama sonucu kabul ettirildiği söylendi… 

Halkın Başbakan’a destek vermesini kabullenemeyen cemaat, bu “birlik ve beraberlik” mesajını “dayatma ile alınmış bir karar” olarak niteleyerek karalamak istedi… Bu çıkışı ile cemaat aslında tüm dernek, vakıf, cemaat, tarikat ve sivil toplum örgütlerini korkaklık ve dayatmaya baş eğmekle suçlamış oldu… Hükümetle restleşme yolunda nerdeyse her yolu mubah sayan Cemaat hükümeti zayıf düşürme ve yıpratma politikasında “C planını” devreye soktu ve Taraf Gazetesi ile paslaşarak gizli bazı belgeleri daha yayınlattı…

Bu belgeler Mit’i hedef alıyor ve Mit’in tüm İslami cemaatleri fişlediğini söylüyordu… Cemaat hükümetle yol ayırımına gitmelerine sebeb olan Mit’i hedef almış ve hükümete destek veren tüm İslami cemaat ve STK’lara; “hepiniz Mit tarafından fişlenmiş durumdasınız” mesajını veriyordu… Cemaat bununla adeta İslami kesimin hükümete verdikleri desteği kösteğe çevirmeye çalışmakta ve birliği dağıtmak istemekte idi… Amerika’dan Hoca Efendilerine yayınlattıkları mesajlarla kendi tabanlarına haklıyız ve mağduruz rolünü oynamaya devam etmektedirler…

“Fişleme haberleri” ile hükümeti halka fişleyen “hizmet cemaatinin” bu hareketi Başbakan’ın nezdinde; “başörtüsüne teferruattır diyenleri de gördük” sözleri ile karşılık bulmakta ve adeta eski kirli çamaşırlar “dershane ipine” asılmaktadır… Zaman gazetesinin Taraf Gazetesi ile paslaşarak yürüttüğü hükümet karşıtı politika Müslüman kamuoyunu rahatsız ettiği kadar düşündürmektedir de… 

Bu planında tutmadığı, tutmayacağı ehlinin malumudur… Zira hükümet bu güne kadar fişlendiği iddia edilen hiçbir cemaat, tarikat ve sivil toplum kuruluşu aleyhinde her hangi bir işlem yapmış değildir..tam aksine hepsine destek sunmuş ve hizmet alanlarını genişletmiştir… İslami cemaatlerin içinde “aslan payı” ise şu an nankörlük eden cemaatin payına düşmüştür…

Müslüman kamuoyu, “fişleme” meselesini ciddiye almamakta ve “fişleme” meselesinin “işleme” alınıp alınmadığı gerçeği ile uğraşmaktadır… İslami camialar fişleme işi ile uğraşıp duranlara şu mesajı vermektedir:”Fişe değil işe bakın…” Tutmayan bu “C planını” takip edecek olan “D planının” ne içerdiğini ise önümüzdeki günler gösterecektir…

Ülkede korku imparatorluğu kuran ve toplumda adeta “dokunan yanar” algısını yerleştiren cemaatin, bu gizli belgelere nasıl ulaştığı ve devletin mahremine nasıl girdiği merak konusudur? Devletin mahrem odasına giren bir cemaatin kendilerine tehlike olarak gördükleri kişi veya grupların mahremine girmeyeceklerinin teminatını kim verecek? Devletin fişlediği kişileri gün yüzüne çıkaran cemaat, kendi elemanlarına fişlettirdiği kamu kurum ve kuruluşlarındaki amir ve memurları, üniversite hoca ve öğrencilerini de deşifre edecek mi?

Cemaat var olduğu günden bu güne ilk defa bir hükümetin aleyhinde bu kadar hızlı ve öfkeli hareket etmektedir… Hız ve öfke ise kişi ve toplulukları bitiren iki afettir… Cemaat, iktidar baskın çıktığında zulme uğradık diye feryatları koparırken, cemaatin kendisi hükümete baskın çıktığında ise; “hükümeti dize getirdik” diyerek adeta zafer ilan etmektedir… “Çıkarın iki yüzü vardır” gerçeğini anlatan bu hareket tarzının ahlakla bağdaşır hiçbir tarafı bulunmamaktadır… 

Cemaatin içinde çok temiz ve saygı değer kardeşlerim, ağabeylerim, hocalarım bulunmaktadır… Bu satırları yazarken kendilerinden özür dileyerek yazıyorum… Zira o temiz şahsiyetleri, cemaatin elbisesini kirletmiş insanlardan ayrı tutuyor ve onları cemaatin içindeki “derin güçlerin” oyunlarından tenzih ediyorum… Maalesef temiz kardeşlerim, ağabeylerim, hocalarım iki ateş arasında kalmışlardır… Onlar da bir an önce bu çatışmanın bitmesini istiyor ve olan bitene bir anlam veremiyorlar… Bir tarafta yıllarca bünyesinde islam’a hizmet vermeye çalıştıkları cemaatleri, öte tarafta ise ümmete hizmet eden değerli Başbakanları…

Vicdanı ile davası arasında kalanlara, “davanıza” değil “vicdanınıza” bakın diyorum… Çünkü davaya şeytanın emelleri karışabilir ama şeytanın emelleri vicdana asla müdahale edemez… Çünkü vicdan, arşın insana seslenişidir, bozulmayan tek kıstastır, Firavun’un içinde de müminlerin içinde de hep aynıdır… Korkusuzdur… İnsanın ruhunda bozulmayan tek yoldur… Vicdanınıza kulak verin… Bu süreçte cemaatinizi değil vicdanınızı dinleyin… Unutmayın! Allah cemaat olmamızdan önce kardeş olmamızı emreder…

09.12.2013
Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 3386

YORUMLAR (5)

One Minute nin bir tiyatro olduğunu bildiğin halde bunu gerçekmiş gibi savunuyor, AKP ye oy istiyorsun. Al sana ``One Minut`` . Bu en güzel günler. AKP, BOP projesi gereği iktidar (muktedir değil) yapılmış bir partidir. Biliyor olmalısın ki, BOP Projesi sömürünün devamı ve İsrail`i emniyete alma projesidir. AKP nin görevi, İSRAİL`i bu halka sevdirmektir. Ama inşaallah başarmayacaklardır (özellikle emperyalizmin 37 yıldır başarmadıkları gibi)...04.05.2016 11:21
Son peygamberin örneği duruken, niye Hz Yusuf`u örnek veriyorsunuz? Darunnedvenin seni kral yapalım önerisini reddeden Resulullahın örnekliğini niye gizliyorsun. Erdoğan size, Demirel`in nurculara yaptığını yapacak. Uyanıncada iş işten geçecek. Göreceksiniz...04.05.2016 11:07
``Artık Kürt halkını dışlayan, PKK’nın güçlenmesine zemin hazırlayan eski devlet yok… Kürtleri kardeş sayan, eski Türkiye döneminde gasp edilen Kürt haklarını birer birer veren, Kürt ve Türk vatandaşları arasında ayırım yapmayan bir devletimiz var…`` yuh! İnsan bunu yazarken biraz utanır be! uzayda mı yaşıyor bu ``sözüm ona müslüman`` yazar? evet , tam bir saray yağdanlığı!15.09.2015 02:38
Kendi halkının yaşadığı zulme kör bakan,sistem ağzıyla konuşan ve ayan beyan ``saray yağdanlığı`` yapan bir yazı(yazar) olamaz! Yazık... 15.09.2015 02:35
ama o bir peygamber allah onu 7 yıl civarında bırakmış o normal insan değil ki28.06.2015 19:41

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.