Zülüm sadece birini kırbaçlamak, hakkını elinden almak, hukukunu çiğnemek değildir… Bir insanın şerefi ile oynamak, onu yanlış tanıtmak, yalan yere onu gündem etmekte zulümdür… Kur’an’a göre şirk, büyük bir zulümdür… Zira şirk, Allah’ı yanlış anlatmak ve onun hakkında yalan yanlış bilgileri gündemleştirmek, inançlaştırmaktır…
İslam âlimi olarak bilinen, yazar diye geçinen arkasında hatırı sayılır kitlesi olan cübbeli, sakallı, sarıklı, örtülü vs. kimi hoca ve yazarların kendileri gibi kitlesi olan, İslam adına çalışmaları bulunan hocalar hakkında islam adına karalama kampanyaları başlatmaları ve bunun başını çekmeleri bizleri yaralamaktadır… Ümmetçilikten dem vuran bu öncü(!) âlimlerin, yazarların tefrika peşinde koşmaları bizleri yaralamaktadır…
Fikirleri değil kişileri hedef seçen bu ulema ve yazarların İmam Taberi’yi taşlatanlardan, İmam Ahmet bin Hanbel’i kırbaçlatanlardan, İmam Ebu Hanife’ye zulmedenlerden, İbn-i Teymiyye’yi zindanda çürütenlerden ne farkları var ki?
Tebalarının kendilerine yaptığı iltifatlardan dolayı başları dönen, ne oldum delisi sözde ülema ve yazarlar “âlim etinin zehirli olduğunu” bile bile hırslarına ve yanlış din anlayışlarına yenik düşerek maalesef şeytanın borazanlığını yapmaktadırlar… Ne yazık ki bu insanlar mezhep holiganlığı üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar…
Dinin içinde yeni bir din üreten bu ulema takımı yıllardır İslam ümmetini vuran tefrikadan ders almamış gibiler… Kur’an’ı ön plana çıkarmış insanları ille de hadis, sünnet münkiri gösterme gayreti içindeler… Sünnet ve hadis inkârcılığı ile niteledikleri Kur’an talebelerinin tek eserini okumamış, o eserlerde yazılmış hadislere bakmamış bu ifsat ekseninde seyreden sözde Ehl-i Sünnet savunucularını anlamakta zorlanıyorum…
Ehl-i Sünneti dinin kendisi dini Ehl-i Sünnetin bir şubesi gibi gören bu geçmiş kutsayıcılarının kutsadıkları âlimlerin tek bir hatalarından bahsetmemeleri kör olduklarını değil art niyetli olduklarını göstermektedir…
Örneğin bu insanlar, İmam Şafii’nin “kişi zina mahsulü kızı ile evlenebilir” görüşüne tek kelam edebiliyorlar mı? Ki bu görüş hala medreselerde okutulmaktadır… Bu görüşü İmam Şafii değil de Kur’an İslamcılığı ile niteledikleri hocalar dile getirmiş olsalardı bu ulema takımının varın siz düşünün ne yapacaklarını…
Ya da Kur’an’a ters olduğu halde “İşaratu’l- İcaz” adlı eserinde “cehennem belli bir süre sonra içindekilerle ülfet peyda edecek, yani artık azaba alışacaklar” diyen, “Kastamonu Lahikası” kitabında “kıyametin Hicri 1545 tarihinde kopacağını” söyleyeni Bediuzzaman’a tek kelam edebiliyorlar mı?
Ya da “Fihi Ma Fih” adlı eserde “başörtüsünün gereksiz olduğunu”, “sahabe eşlerinin savaş döneminde evlerine erkek aldıklarını” söyleyen, “buna ancak temizlenenler dokunur” ayetini Mesnevi adlı eserinin ilk sayfasında kendi kitabı için kullanan Mevlana’ya tek söz edebiliyorlar mı?
Ya da bu zevatlar, “Fususu’l-Hikem” adlı eserinde “Firavun hakikate Musa’dan daha çok vakıftı onun için ene rabbükümü’l-a’la demişti” diyen “Diriliş Ertuğrul” filmi ile yeniden diriltilmek istenen hurafelerin babası İbnu’l-Arabi’ye bir eleştiride bulunabiliyorlar mı?
Ya da “Allah’ın vadettiği cennetlerde hep maddi nimetlerden söz edildiğini ve insan aklı almayacağı gerekçesi ile Allah’ın manevi nimetleri söz konusu etmediğini, va’dedilen cennetlerden ayrı bir cennetin bulunduğunu ve orada sadece Allah’ın cemali ile nimetleneceğini” söyleyen İmam Gazali’ye böyle bir cennet va’di Kur’an’ın neresinde zikrediliyor diyebiliyorlar mı?
Ya da hiçbir delile dayanmadan kâinatın menşeinin “Nuru Muhammedi” olduğunu söyleyenlere tek kelam etmişler mi?
Ya da tefsirlerini islama ters israiliyatlarla dolduran Ehli Sünnete mensup müfessirlere neden sorgulama yapmadınız diyecekler mi?
Ya da bu âlimler(!) çevirisini yaptığı dua kitabını kendi özgün eseri imiş gibi sunan, müellifin adını değil de kendi adını kitabın kapağına yazarak kitabın daha çok satması için ismini öne çıkaran, belli ayetlerin cinsel organa yazılması sureti ile cinsel güç macunu görevi göreceğini dile getiren sayfalarda hiçbir eleştiride bulunmayan Cübbeli’ye söz söyleyebiliyorlar mı?
Allah aşkına siz kimi kandırıyorsunuz? Kur’an diyerek insanların gündemine Kur’an’ı sokan insanları nasıl pervasızca karalayabiliyorsunuz… Bayındır, Okuyan, Karaman, İslamoğlu gibi hizmetleri inkâr edilmeyecek eleştirel düşüncenin öncülüğünü yapan ve bunun için bedeller ödeyen âlimlere nasıl olur da insafsızca Fetöcü, Şii, Sünnet Münkiri, Vahhabi vs. iftiraları attırabiliyorsunuz…
Ebu Hanife’yi hadis münkiri gören, tekfir eden seleflerinize ne de çok benziyorsunuz… Siz geleneği çer ve çöpü ile insanlığa sunarken bu âlimler gece gündüz ayıklanmış, temiz bir gelenek için çırpınıyorlar, ailelerini ihmal ediyorlar, takdir görecekleri yerde, taçlanacaklarına sayenizde taşlanıyorlar…
İnanın sizin elinize Fetö’nün imkânı geçmiş olsa bu âlimlere ve bunlara inanan müminlere idam sehpaları kuracak yapıdasınız… İşid denen örgütün ilmi versiyonu gibisiniz… Hataları ve sevapları ile ben bu âlimlere saygı duyar, saygı duyulmasını öğütlerim… Bana hata yapmamış bir âlim gösterin de göreyim…
Belli delillere istinaden söyledikleri, inandığınız ve mensubu olduğunuz mezhebi kabullerinizin tersine olsa da saygı göstermek zorundasınız… İlim ahlakı bunu gerektirir… Etrafınızda şekillenmeyi bekleyen, sözlerinize değer veren genç beyinlere, mü’min gönüllere artık ihtiraslarınızı ekmeyin…
Benim derdim bu âlimleri savunmak değil, bu benim vazifem de değil… Zira Hak olanlar, haklı olanlar hakkın ve hakikatin desteklerini bulacaklardır…
Eleştirecekseniz adam gibi eleştirin, ilmi eleştirin, eleştiriye kininizi bulaştırmayın, kişiselleştirmeyin… Ümmet içinde bölünmelere yol açmayın… Bilmeden, okumadan, dinlemeden ahkâm kesmeyin… Yazıktır bu ümmet fitne ve fesada doydu… Bu ümmetin size olan güvenini ve inancını başka emeller için istismar etmeyin…
Şehir şehir yapılanan yalancı resul İskender ve adamları ile uğraşmak dururken, kedicikleri ekrana taşıyarak Müslümanların namus, ahlak ve din duyguları ile oynayan yalancı mehdi dururken, ekran ekran gezip dini batıl düşüncelerle doldurmaya çalışan Cemalnur Sargut dururken,
İslamı “vahdet-i vücud” saplantısına göre yorumlayan ve Kur’an’ı tahrif eden mealini her tarafa ücretsiz dağıtan, Mustafa Ceceli ile kendi reklamını yaptırtan Ahmed Hulusi dururken bu fedakâr ve cefakâr âlimlerle uğraşmanız bana çokta samimi gelmiyor?
Unutmayın! “Allah’tan en çok âlimler korkar”… Bu ayet aynı zamanda “Allah’tan en çok korkan âlimdir” anlamına da gelmektedir…
Unutmayın! Bilgiyi öğrenerek, ezberleyerek değil Allah’tan en çok korkarak âlim olunur…
Size Allah’tan korkmayı tavsiye ediyorum…
07. 09. 2016