Allah’ın cennet tasvirinde kullandığı örnekler;
huriler, içecekler, yiyecekler, konfor, yeşillikler, hizmetçiler vs.
güzellikler insan şehvetinin dikkatini cennete çekmek içindir…
Adeta Allah,
şehvete; “gözünü cennete dik” mesajını verir…
Ateşten bahsetmesi ve ateşte görülecek
işkencelerden söz etmesi ise şehvet ateşini cehennem ateşi ile söndürmek
içindir… Sınır tanımaz şehvetin sonunu göstermek içindir… Cehennem, sınır
tanımaz şehvetin yangınını yaşamaktır…
Biz şehveti hep cinsel güdü olarak anlarız, hâlbuki
şehvet, daha genel bir kavramdır ve “içgüdüsel istekte bulunmanın” adıdır…
Türkçedeki “iştah” kelimesi de şehvetten gelmektedir… Yemek şehveti (arzusu),
gezme şehveti (arzusu), vurup kırma şehveti (arzusu) vs. şehvet çeşitleri
vardır… İslam, tasavvuf erbabının yaptığı gibi şehvetleri öldürmeyi değil
onları dizginlemeyi hedef alır… Çünkü insani şehvetler, insan yaşamının
sürdürülmesi için bir gereklidir…
Şehvet, içgüdü kaynaklı bir istekler manzumesidir…
Şehveti dengeleyen ise iradedir… “ve’t-tebeu’ş-şehevet” (şehvetlerine
uydular) ayeti; “içgüdüsel arzularının peşinden koştular” demektir… İnsanı
hayvandan ayıran şey; içgüdüleri kontrol altında tutan iradeye sahip olmasıdır…
İradesini şehvetinin emrine verenler kendilerine yazık ederler… İnsan sınır
tanımaz şehvetine gem vurmazsa şehvet ona gam olur… Kimi insanlar şehvetleri
ile şöhret olurlar… Şehvet şöhreti ise şöhretlerin en kirlisidir…
Unutmamalıyız ki şehvet ateşi ile hareket edenler
cehennem ateşini hak ederler…
Kur’an, salât (namaz, din) ve şehvet ilişkisini
işler… “onlardan sonra öyle bir nesil türedi ki salâtı(namazı, dini)
kaybettiler, şehvetlerine tabi oldular…” diye söyler… Salât(namaz, din); ruhun
ihtiyacı iken şehvet ise bedenin ihtiyacıdır… Bedenlerini ruhlarının önüne
geçirenler, şehevi arzulara din kaydını koymayanlar, iradelerine ilahi
sınırları çekmeyenler helakin eşiğinde gezerler… Salât, şehvetin frenidir…
Salâtı (namazı, dini) olmayanın şehveti, freni patlamış araba gibidir, nerde
duracağı ve ne gibi sonuçlarla karşı karşıya kalacağı belli olmaz…
Şehevi arzuları dizginlemenin yolu güçlü ve
kararlı bir iradeden geçmektedir… Güçlü irade ise güçlü bir imanda ortaya
çıkar… İrade dediğimiz şey Kur’an’a göre ruh dediğimiz şeyin ta kendisidir…
Bunun delili ise uykuda iken eceli gelenlerin ruhlarının tutulacağını, eceli
gelmeyen ruhların ise salınacağını belirten ayetidir ki (Zumer; 42) bu da
benden ve ruh ayırımının bizzat kuran tarafından yapıldığını göstermektedir…
Kişi uyuduğunda nefes alıp vermektedir ama bilinci
yerinde değildir yani iradesi o anda mevcut değildir… Buna göre ruh arzu ve
istekler manzumesidir, yani iradedir, bedene canlılık veren şey değildir… İrade
insanı hayvanlardan ayrı kılan yegâne özelliktir…
İradenizin dili eylemlerinizdir. Eylemleriniz ne
kadar sağlamsa iradenizde o kadar sağlamdır demektir. Nasıl ki söz, düşüncenin
resulü ise ve resul kaynağından aldığını aynen iletiyorsa aynı şekilde
eylemlerde iradenin resulüdür. İradenin gücünü, bakışını durumunu
dillendirir... İradesini görmek isteyen eylemlerine baksın… İradesini gömmek
isteyen mezarlıklarda gezinsin…
İnsan iradesi Allah’ın iradesinden koptuğunda
kötülük, Allah’ın iradesine bağlandığında ise iyilik doğurur… Oruç iradeyi
terbiye etmek, Allah’a bağlamak, insan iradesini ilahi iradeye bağlı ve bağımlı
kılmanın adıdır… Bu ayda şeytanların zincire vurulmuş olmaları mecazidir ve
insan iradesinin ilahi iradeye kayıtlı olduğunu göstermektedir… Şeytanın ve
şeytanlaşanların bütün güçleri ilahi iradeden kopmuş insan iradesine bağlıdır…
08. 12. 2014