Kurdistan Ulusal Mücadelesinin açığa çıkardığı
büyük kazanımları onurlu bir finalle sonuca ulaştırmanın konjoktöründen
geçmekteyiz. Ortadoğu’da büyük zihniyet devriminin temellerini atan Kürt
Hareketi, legal siyasette de ciddi bir sınavla karşı karşıyadır. Sayın Öcalan
önderliğinde halklaşan, milyonlarla bütünleşen bir hareketin bugünlere gelmesi
ise hiç de kolay olmamıştır. Dünyada örneklerine az rastlanan ideolojik, felsefik,
ulusal, politik ve pratik bir hareketten bahsediyoruz.
Devlet faşizmine karşı en amansız mücadeleyi
Mazlumların, Kemallerin, Sakinelerin, Agitlerin, Zilanların yaptığını
unutabilir miyiz?
Devlet faşizminden başta Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin,
Asurilerin, Emekçilerin kısacası zulme itirazı olan herkesin en fazla zarar
gördüğünü kim inkar edebilir?
Tüm bu realiteler ışığında günümüz siyasetini
doğru okumamız ve siyasete stratejik yön vermemiz gerekmektedir. Siyasi ve
politik dengeleri pragmatik zemin üzerinden şekillenen bir ülkede Halkların
yararına çözüm üreten bir mekanizmadan bahsedemeyiz. Dolayısıyla halkların
nezdinde siyaset güven kaybetmiştir, zedelenmiştir.
Cumhuriyetten günümüze kadar hangi siyasi parti bu
ülkede ezberleri bozmuştur dersek, eminiz ki çoğunuz hiçbiri dersiniz. Krizlerle
bitirilen ve krizlerin sonucuna göre kurgulanan hiçbir partinin köklü
değişiklikleri getirmesini bekleyemeyiz. Tarih boyunca devlet partisi olmaktan
kurtulamayanlar, halkların beklentilerine bundan sonra da cevap olabilirler mi?
Elbette Hayır.
Devlet partilerinin tam karşısında bulunan Kürt
Legal Siyaseti ise program, tüzük ve söylemleriyle ülkenin ciddi muhalif gücü
olma mücadelesini gün geçtikçe geliştirmeye çalışmıştır. Bu konuda yeterli ve
istenilen düzeyi tam olarak yakalayamamıştır. Elde edilen mevziler içinde
kariyer, koltuk ve statü hedefi, özgürlük ve demokratik siyaseti çoğu zaman
gölgede bırakmıştır. Beşbin yıllık devletçi geleneğin içten içe yaşatılmaya
çalışılması ve koltukla itibar elde etme tutkusu büyük hamleleri yapmanın
önündeki en büyük engellerden birisi olmuştur. Koltukçularla Halkçıların
savaşında kim kazanır diye soracak olursak, halk terazisinin ağırlıkta olduğunu
söyleyebiliriz. Çünkü Kobane`de halk kazandı, insanlık, kazandı, ezilenler
kazandı, dolayısıyla Kurdistan`da halklaşan hareket hep kazandı.
Seçim sürecinin sıcaklığında bir çok gözlemimiz
halkın kaygısı olarak da görülmelidir. HDP için birçok aday adayının Avrupa
başta olmak üzere birçok yerden gelip başvurmaları Milletvekilliği statüsünü
kazanmanın sıcaklığı mıdır diye halk sormaktadır. Eğer bu kaygı yerindeyse
beşbin yıllık hegemonik sistemlerin oyununa, çizgisine gelmek değil midir bu?
Bazı aday adayı arkadaşlar bu analizlerime
kızabilirler, ama biz realiteleri ortaya koyup, yaramızın üzerine basmasak, perspektif
oluşturamazsak, nerede kaldı demokratik siyasetin güçlendirilmesi?
Evet bazı aday adayı arkadaşlar da isim yapma, gündeme
girme, geleceğe yatırım yapma, kimileri de ileride MUHTAR olma derdinde
olmalılar ki, bugünden tedbirlerini almaktalar. Ne de olsa siyasetin geleneği
hep bu olmuş ya.
*Oysa devrimci, demokratik halk hareketlerinde ve
Kürt Ulusal Mücadelesinde koltuk, çıkar, kariyer, konum gibi ucuz hesaplar
zavallıların, silik kişiliklerin, üretemeyenlerin, samimiyetsiz olanların, kaçkınların
işidir*.
"Demokratik siyasetin en önemli geliştirici
unsuru yapıcı radikal eleştiridir, bu tarz bir türlü oturtulamadı". Hatta
eleştirenlerin karşıt olarak damgalanması siyasi trajedilerimizden birisi
olarak hep güncelliğini korumuştur.
Bizim partimize o kadar rağbet var ki, aday
adayları çoğalmış diyenlere; 1999 Belediye seçimleri için belediye başkanı
adayı bulunamıyordu cevabını vermek gerekir. Çünkü ceberrut sistemin
korkusundan, baskısından siyasette cesur, net ve kararlı olanlar çoğunlukla bu
yükü üstlenmişlerdi. Üstelik Kurdistan`da belediyelerimizin en başarılı ve
halkla içiçe olan dönemiydi de denilebilir.
Siyasette nitelik HDP`nin, Kürt legal siyasetinin,
kurumlarının temel önceliği olmalıdır." Kürt legal siyaseti içerisinde
kambur olanlara ve kambur olmaya aday kişilere karşı kesinlikle demokratik
önlemler alınmalıdır".
HDP projesi salt seçimde barajı aşmaya ve seçim
endeksli politika üretmeye indirgenirse tabanla çelişen paradokslar da
gelişebilecektir. Adayların tabanda karşılığı olmasına son derece dikkat
edilmelidir. Çünkü demokratik siyasetin zemini sadece tabandır, yani halktır.
AKP`nin başkanlık sistemini getirecek korkusu
Türkiye Halklarının çoğunun kaygısıdır. CHP ve MHP`nin yerinde saymaları tüm
okları, dikkatleri HDP`ye çevirmektedir. HDP ise tüm bu fırsatları demokratik
bir siyasetle geleceğe taşıyabilmelidir. HDP`nin barajı aşamaması durumunda 60
civarı parlamenterin AKP`ye yazılması herkesin korkusudur. Barajı aşması
durumunda ise AKP`yi durduracak güç olarak beklentileri büyütecek ve büyük
beklentilerin cevabı olmak için çıtanın daha da yükseltilmesi bir zorunluluk
olacaktır. O zaman en büyük kazanım işte bu olacaktır.
Kobane`nin ruhunu 7 Haziran seçimlerine taşımak
HDP`nin en büyük stratejisi olmalıdır.
HDP, Sayın Öcalan`ın ve tüm değerlerimizin ortaya
koyduğu muazzam imkanları, fırsatları halka anlatarak 2015 seçimlerinden zaferle
çıkan tek parti olabilmelidir.
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç