Türkiye`de eğitim politikalarının, resmi
ideolojiyi devam ettirmek ve yaşatmak üzerine planlandığı görülmektedir.
Bilimsel olmayan, baskıcı, inkarcı, ırkçı ve tek
tip insan yetiştirmeye dönük olan bu sistem artık iflas etmiştir.
Anadilde eğitime izin vermeyen, bilimsel eğitimi
öteleyen, YÖK sistemine mahkum edilmiş, özgürlükçü yönleri baskılanmış, emekçiyi
hiçleştiren, doğmatik ve ittiat etmeyi öğreten "EĞİTİM SİSTEMİ"
açıkça bir kaosu yaşamaktadır.
Eğitime ciddi bir önemin verilmemesi, eğitim
emekçilerini de değersizleştirip, insiyatifsiz bırakıştır.
Yüzlerce eğitim emekçisi arkadaşın sürgün
edilmesi, görevlerine son verilmesi, idarece cezalandırılması, öldürülmesi ve
şiddete uğraması resmi ideoloji ve eğitim sisteminin de sonucudur.
Şiddete maruz kalan eğitim emekçilerinin haddi
hesabı kalmamış, onurlu eğitimcilerse adeta hedef tahtasına oturtulmuşlardır.
Bu hedeflerden birisi de Mardin`in Kızıltepe
ilçesine bağlı Mezre Köyü`nde idarecilik yapan Mamoste ÖMER BOZKURT
arkadaşımızdır. İlçeye 35 Km uzaklıkta bulunan bu köyde büyük fedakarlıklarla
çalışan Ömer Hoca`nın "aynı anda elli(50)kişinin saldırısına uğrayıp, linç
edilmesi" ise barbarlığın kendisi olmuştur.
Öldüresiye dövülen Ömer Hoca`nın yedi günlük(7)
`iş göremez raporu` alması, saldırının boyutunu gözler önüne sermektedir.
Kurdi Der`de de kurs veren, Eğitim Sen üyesi olan
ve Kürtçe Eğitim`de de yüzlerce öğrenci yetiştiren Mamoste Ömer Bozkurt, çalışkan,
fedakar ve yurtsever bir arkadaştır.
Aynı fedakarlığı Mezre Köyü`nde de gerçekleştiren
Ömer Hoca, bu saldırıları ve vahşeti asla haketmemiştir.
"IŞİD Tarzı" bir saldırıya uğrayan
mamoste Ömer yalnız bırakılmamalıdır. Kamuoyuna fazla yansımayan bu barbarlığın
başta Eğitim Sen, Kurdi Der, Eğitim camiası ve yurtsever halkımız tarafından
mahkum edilmesi gerekmektedir.
Kızıltepe Kaymakamı`nın bu saldırının üzerini
örtmeye çalışması, eğitim camiasını ve değerlerimizi itibarsızlaştırmaya
yöneliktir.
"Kaymakamın bana da taş atıyorlar, sen de
dayak yemişsen büyütmemek gerekir" gibi alaycı ve haddini aşan tutumu kabul
edilemezdir.
Ey Kaymakam senin haddin değildir onurlu bir
arkadaşımızı itibarsızlaştırmaya çalışmak!
Ey Kaymakam senin görevin saldırıya uğrayan ve
tehdit edilen Ömer Hocamızı sahiplenmek ve saldırıyı gerçekleştirenlerden hesap
sormak değil midir?
Ey Kaymakam, eğer memuruna, öğretmenine, idarecilerine
sahip çıkamıyorsan, neden Kızıltepe`de sorumluluk alıyorsun?
Ömer Hoca`nın şuana kadar çok ciddi
sahiplenilmediği, bunun da bir eksiklik olduğunun altını çizmeliyiz.
Başta Eğitim Sen`in ivedilikle Genel Merkezden
yerele kadar bu saldırının üzerine gitmesi, kendi kitlesiyle harekete geçerek, basın
açıklamaları, oturma eylemleri, iş yerinde iş bırakma eylemleri, brokratik
görüşmeler gibi bir dizi eylemselliğe başvurması gerekmektedir. Şuana kadar bir
pasifliğin ve duraganlığın olduğu bilinmektedir. Acilen aktif bir pozisyon
alınmalıdır.
Yine Kurdi Der,Sivil Toplum Örgütleri, Halkımız, siyaset
ve öğrenciler de bu konuda ciddi bir duyarlılık göstererebilmelidirler.
Saldırıyı gerçekleştiren grubun ırkçı, faşizan ve
Kürt değerlerine olan tahammülsüzlükleri ise olayın başka bir boyutunu
oluşturmaktadır.
Biz mamoste Ömer`e yapılan saldırıyı kınıyor ve
lanetliyoruz.
Mamoste Ömer yanlız değildir,
Mamoste Ömer sahipsiz değildir,
Mamoste Ömer, kaymakamın ve iktidarların insafına
bırakılacak kadar
örgütsüz değildir..
Mamostemize uzanan eller kırılsın diyor, tüm
yetkilileri; eğitimcilere ve insanlığa karşı yapılan bu saldırılar için tavır
almaya ve hesaplaşmaya davet ediyoruz..
Selam ve saygılarımızla..
Nurullah Tunç
13.09.2014