Yıllardır despotik sistemler tarafından parçalanan
Kürdistan Coğrafyası tarih boyunca hegemonik güçlerin iktidar savaşlarının
merkezi olarak sömürülmeye çalışılmıştır.
Tarihi zenginlikleri, kültürel mirası, ekolojik
doğası, enerji kaynakları, ziraat sahası, dini hassasiyetleri, yeraltı
kaynakları gibi yüzlerce zenginliğin merkezi olan Kürdistan`ın büyük savaşlarla
karşı karşıya kalması ise tesadüfi değildir.
Acı olan ise
yaşadığı coğrafyada, komşu olduğu tüm ülkelerin ihanetine, saldırılarına
uğramış olmasıdır.
1924 Anayasası`yla Türkiye`de inkâr, imha
başlatılmış, 1930`lu yıllarda ise Kürt Halkı Irak ve Suriye rejimleri
tarafından tamamiylen sindirilmeye çalışılmıştır. Mahabad Kürt Cumhuriyeti`ne tahammül edemeyen İran rejimi ise
Kürtlere karşı komploların aktif yürütücüsü olmuştur.
Kürdistan`daki tüm kirli politikaların öznesi ve
jandarması olan "Dört Devletli
İttifaklar" bu coğrafyada sadece acıların, gözyaşlarının ve ölümlerin
sebebi olmuştur.
Ermeni soykırımlarından Asuri-Süryani göçüne, Ezidi
jenosidlerinden Dersim katliamına, Halepçe vahşetinden Roboski katliamına kadar
yüzlerce vahşetin uygulayıcıları aynı zihniyetin temsilcileri değil midir?
Suriye`de Kürtleri kimliksizliğe mahkûm edenlerle,
Irak`ta Enfal katliamını yapan anlayış bir değil midir?
Şeyh Said`i darağacına götüren mantıkla Deniz
Gezmişleri idam ettiren zihniyet kirli bir düzenin onursuz pratiği değil midir?
Pir Seyit Rıza`nın yaşını küçültüp idama götüren
anlayışla, Sayın ÖCALAN şahsında tüm Kürtlere uluslararası komployu tezgâhlayanlar
aynı zihniyetin mensupları değil midir?
Ortadoğu`da Kürt Halkı`nı iradesizleştirme
politikaları tüm kirli yönleriyle devam etmektedir.
İran devletinin Kürtlere dayattığı idamlarla
DAİŞ`in Kürt Halkı`na yönelik saldırılarının birbirinden farkı var mıdır?
Amed`te 16 yaşında olan A.Kadir Çakmak adındaki
Kürt gencini katleden zihniyetle, Urmiye`de Kürt kadınlarını idam ettiren
anlayış Kürt düşmanlığının kendisi değil midir?
"Kürt
düşmanlığı üzerinden geliştirilen tüm politikaların iflas ettiği ve boşa
çıkarıldığı konjonktürde İran rejimi ateşle oynamaktan acilen
vazgeçmelidir".
Ey İran Devleti siz Qazi Muhammed`in ve Mele
Mustafa Barzani`nin torunlarına diz çöktüreceğinizi düşünüyorsanız büyük bir
yanılsama içerisindesiniz.
İran`da Kürt kadınlarına yönelik idam
politikalarının artması, özgür kadının yaşam mücadelesinden duyduğu
korkudandır. Zilanların, Beritanların, Arinlerin, Sakinelerin, Semaların özgür
kadın ve özgür yaşam mücadelesinin ruhu İran`da büyük bir zihinsel devrimin
habercisidir. Molla rejiminin korkusu ve kâbusu bundandır. Genelde idamlara, özelde
de Kürt kadınlarına yönelik idam baskılarının artmış olması ise kabul
edilemezdir. Urmiye`de onurlu, devrimci Kürt tutsaklarının başlatmış olduğu
açlık grevi "ÖLÜM SINIRINA" dayanmıştır. Üstüne idamların devreye
konulması ise münafıklıktır.
Kobane`nin ruhuyla rejiminizi uyarıyoruz Ey İRAN!
Şengal`deki birlikteliğin gücüyle siyasetinizi
uyarıyoruz Ey İRAN!
Amed`in, Hewler`in, Mahabat`ın, Serekaniye`nin
isyanı ve ortak duygusuyla sizleri uyarıyoruz Ey İRAN!
"Ortadoğu’daki ve dünyadaki Kürdistan
Güneşinin sıcaklığı ve yakıcılığıyla" sizleri uyarıyor, KÜRT İDAMLARINI
ACİLEN DURDURUN ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ!!!...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
18.12.2014