Dünyanın en zengin, verimli ekolojik
coğrafyalarından olan Kürdistan`ın talan edilen, yağmalanan realitelerinden
birisi de doğası olmuştur. İnsanlığın, tabiatın ve tüm canlıların bir ahenk
içerisinde var olduğu qadim Kürdistan Coğrafyası, tarih boyunca barbarlığın
istilalarından sürekli nasibini almıştır.
Kapitalist modernite sisteminden, faşist devlet
politikalarından ve Ortadoğu diktatöryasından en fazla zarar gören
coğrafyaların başında ise Kürdistan gelmektedir.
Sömürgeciliğin; siyasi, ekonomik, sosyal ve fiziki
yönlerinin dışında, yaşam alanını ortadan kaldırmaya çalıştığı en büyük merkez
ise `eko sistem, yani doğal yaşam` alanları olmuştur.
*Dünyanın neresinde olursa olsun "eko sistemi
bozan, tahrip eden ve ortadan kaldırmaya çalışan her türlü yönelim ve politika
vahşileşen zihniyetlerin gerçekliğini de gözler önüne sermektedir.
Medeniyet, finans ve modernizmin geldiği nokta, 21.yüzyılda
tüm canlılarının potansiyel sahalarını tehdit eder duruma gelmiştir.
Ormanların yakılması, barajların yapımı, hidro
elektrik santraller(HES), köyden kente göç, çevre kirliliği, oksijen tüketen
araçsal yoğunluk, betonlaşma, doğadan uzaklaştırma, çevre katliamları gibi
yüzlerce kirli politika, "eko sistemi, insan metobolizmasını, toplumsal
duyguyu ve sosyal yaşamı" bir kabus gerçekliğine dönüştürmüştür.
Eko sistemin bozulması tamamiylen bilinçli ve
sistematik politikaların da sonucudur. Bunun en açık örneği ise son olarak
"CUDİ DAĞI`nın" yakılmasıdır. Son yüzyılda yakılan, ekolojisi
bozulmaya çalışılan bir coğrafyada tek suçlu ise devletin kendisidir.
Kürdistan`daki dört bin köyü yakan bir devlet
geleneği vicdanlı olabilir mi?
Dört bin köyü yakan bir devlet, ekolojimizin ve
ormanlarımızın hassasiyetini düşünebilir mi?
Dört bin köyümüzü yakan bir devlet çevremizin
güvencesi olabilir mi?
Muğla`da, İzmir`de, Antalya`da yanan, yakılan
ormanlar için kıyamet koparanlar, söz konusu Kürdistan olunca neden üç
maymunları oynamaktadırlar?
*Cudi`de yanan kaplumbağa ile Aydın`da yanan
kaplumbağa arasında fark ortaya koyan tüm zihniyetler faşist, ırkçı ve kafatasçı
değil midir?
İstanbul`un göbeğinde sokak hayvanları için haber
yapan ey uşak medya, Kürdistan Dağları`nda yanan binlerce hayvan için neden tek
bir haber yapmamaktasınız?
Sizler kartelleşerek, insanlıktan uzaklaştığınızın
farkında değilsiniz aslında.
Kurdistan`daki canlılara ayırım yapacak kadar kin
ve nefretle ajite edilen anlayışın insalıkla, vicdanla, adaletle, dinle, ahlakla
bir izahı olabilir mi?
Cudi Dağı değil miydi tepesinden "Hz.Nuh
Peygamberi" tufandan kurtarıp misafir eden?
Peygambersel geleneğe ve mücadelesine inanlar, yanan
Cudi Dağı`na sessiz kalarak Hz.Nuh şahsında tüm peygamberleri "ırkçı
duygularının" gölgesinde bırakmıyorlar mı?
Cudi Dağı ve Kürdistan`ın bir çok yeri devlet
politikası tarafından sistematik olarak yakıldığı ortadayken, Türkiye kamuoyu, sivil
toplum örgütleri, entellektüeller, medya, yazarlar, din alimleri, üniversiteler,
ekolojistler.. gibi birçok demokratik dinamik devreye acilen girmelidir. Akp
Hükümeti`nin ve devlet mekanizmasının eko sistemimize, doğamıza zarar veren
politikaları konusunda kamuoyu oluşturulmalıdır.
*Karadeniz yeşil yol hattına gösterilen ilgi ve
duyarlılık Kürdistan Coğrafyası`na da gösterilmelidir.
Yeşil yol hattı Karadeniz doğasına yapılan bir
darbedir. Bu doğa darbesine karşı yapılan eylemleri destekleyen Kürdistan
Halkı, aynı duyarlılığı Karadeniz ve ülkenin tüm yurttaşlarından da
beklemektedir.
Doğanın dili, dini, ırkı, mezhebi yoksa eğer, hepimiz
tüm doğa kıyımlarına karşı BİRLİK olmalıyız.
Onun için "Cudi Dağı`ndaki devlet
terörüne" hep birlikte dur diyelim...
"Sen de bir CANLI kurtar..."
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
18.07.2015