Ortadoğu’da hatta dünyada en dinamik politik
siyasi güç olan Kürt Hareketi`nin devrimsel çıkışını daha da geliştirebileceği
konjoktürel bir süreç yaşanmaktadır. Rojava`da "Kurdistan Halk
Hareketi`nin" zaferi, Ortadoğu ve Türkiye tarihindeki kurtuluş savaşlarını
da geride bırakacak kadar ileri boyutlardadır.
Kobane Halk Hareketi`nin direnişi ve zaferi hem iç
siyasette hem de uluslararası boyutlarda herkese yeni sorumluluklar
yüklemiştir. Dünyanın baş edemediği DAİŞ barbarlığının Kürdistan`ın onurlu, özgür
topraklarına gömülmesi tabandan gelişen "Rojava halk hareketinin
zaferidir".
Güney Kurdistan`dan Doğu Kurdistan`a kadar
Kobane`nın ruhu, felsefesi ve pratiği temel referans olmalıdır. Yeniden
yapılandırma stratejileri geliştirilerek, Kurdistan siyasetinin daha sonuç
alıcı noktalara taşınması sağlanmalıdır. Güney Kurdistan Bölgesi Yönetimi, ulusal
birliği çok ileri seviyeye taşıma seferberliğiyle tüm parçalardaki Kurdistan`la
Kobane felsefesi üzerinden bütünleşebilmelidir. Siyasi, ekonomik, güvenlik, diplomasi,
örgütsel gibi alanlarda bütünleşme ve ortak politikaları hızlandırmalıdır.
Yine Kuzey Kurdistan legal siyaseti Kobane
felsefesini söylemde değil pratikte yaşamsallaştırabilmelidir. Kürt Legal
siyasetinin seçim atmosferine gireceği bir süreçte, seçimleri çok çok aşan yeniden
yapılandırma manifestosu hem zihinde hem de pratikte hız kazanmalıdır. Klasik
devlet partilerini söylemde aşan, ancak pratikte özgürlük mücadelesinin ve
halkın ağır sorumluluğunun gerisinde kalan Kürt legal siyaseti kendi
ezberlerini ve pratiğini çok çok aşan bir trendi yaratmak, yakalamak
zorundadır.
Geçmişin alışkanlıklarını geride bırakan, halkla
doğrudan bütünleşen, topluma güven veren ve yüzyıllık biriken sorunların
çözülmesinde kendini merkeze koyan bir noktaya gelmek halkımızın beklentisi
değil midir?
Kürt hareketinin ve halkının verdiği onca bedelin
üzerine konup, bunu tüketmek, kendi çıkarına hizmet ettirmek hiç kimsenin haddi
ve hesabı olmamalıdır. Kırk yıllık mücadele pratiğinin kutsallığı; koltukları, başkanlıkları,
encümenlikleri, eşbaşkanlıkları, bireysel hesapları, brokratlığı, demokrasiciliği
çok çok aşan onurlu ve tarihsel boyutlardadır. Halkın kanıyla, emeğiyle
yaratılan değerlerin hizmetkarı olmak, sorumluluk alanında bulunan herkes için
bir zorunluluktur.
Ama ne yazık ki halka hizmet ve görev söylemiyle
ortaya çıkan iktidarcı, bireyci anlayışların opürtünist yaklaşımlarının, Kobane
ruhuyla, felsefesiyle bir ilgileri olabilir mi?
Seçim süreçlerinde hortlanan bu anlayışın halkın
değerlerine uygun pratik geliştiremeyeceği de ortadadır. Kuzey Kurdistan legal
siyasetinde 2004 seçimleriyle kırılmaların başlandığını ve günümüze kadar devam
ederek, her seçimde bunun derinleştiğini, kaybettirdiğini görememek mümkün
müdür?
Seçimlerde sandığa yansıyan oylar, elde edilen
mevzilere göre değerlendirilip, başarı grafiğini gösterse de ruhta, duyguda, yoldaşlık
hukukunda, ideolojik beklentide, örgütlülük düzeyinde, seçilmişlik
yöntemlerinde bir kırılganlığın olduğu ortadadır.
Kendini sistemin kazanımları üzerinden
tanımlamayan bir siyasi realitenin; halkta karşılığı olmayan sistemle
bütünleşmiş bireylere ciddi yer açması halkta ciddi bir tepkiye neden olmuştur.
Bunu doğru okumak gerekmektedir.
Kürt legal siyasetinin gençleşmemesi, profesyonelleşmemesi
önünde duran seküler, dar, aşiretsel, doğmatik, ideolojik olmayan, brokratik, ben
vazgeçilmezim gibi marjinal zihniyetlerle hesaplaşmasının zamanı gelmedi mi?
Halkı temelde esas almayan, halkı kendi
gelecekleri için kullanan içe sızmış, kemikleşmiş kişiliklerle bir arpa boyu
yol alınamayacağı ortadadır. Oysa bu halkın değil bir arpa boyu yol almaya, onu
zafere götürecek siyasetlere, kadrolara her zamankinden daha fazla ihtiyaç
vardır. Bunu kendi içinden çıkarmak, yaratmak, biraraya getirmek tarihi
sorumluluk olmalıdır. Çünkü Kobane`de ortaya konulan mücadele, yaratılan zafer
ve tarihselleşen efsane hepimize zorlu, ağır sorumluluklar yüklemiştir. Yarını
ne olacağı belli olamayan Ortadoğu`da kendi dinamiklerimiz en büyük güvencemiz
ve yarınlarımız değil midir? Gıdamız ideolojik öğreti, önderlik, ulusal ruh
ise; aynamız halk olmalıdır. Bunu siyasette başarırsak 2015 seçimlerine
yüklenen misyon daha da anlamlı hale gelecektir.
Ortadoğu`da, Türkiye`de, Kurdistan`da yüzlerce
barajı yıkan Kürt Hareketi`nin, legal siyasi alanda da böyle bir sorunu
olmayacaktır. Yoksa yüzde on barajının taşıdığı risk elbette yüksektir. Siyaset
salt televizyon programlarıyla, grup toplantılarıyla, kongre salonlarıyla, mitinglerle,
yürüyüşlerle, hizmet binalarıyla, kurum binalarına hapsolmayla sınırlandırılamayacak
kadar yelpazesi geniş bir sahadır.
Kürt legal siyasetinin sistemden de kaynaklı
birçok dezavantajlı durumunu da göz önünde bulundurursak ciddi bir sıçrama
yapamadığı ortadadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde elde edilen sonuç hepimizi
sevindirse de,2015 Genel seçimlerinin öznel ve nesnel koşulları
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle kıyaslanamayacak kadar farklıdır.16 yıldır
belediyeleri elinde bulunduran bir siyasetin şuanda yüzde 20`leri aşan
pozisyonda olması gerekirken, Kenan Evren yasalarına takılma riski hepimizi
kaygılandırmaktadır. İşte bunun nedenleri ciddi irdelenmeden temelden bir çıkış
yapmak kolay değildir.
Onun için Kürt legal siyaseti kendini seçimlere
endeksleyen psikolojiyi, sistematiği acilen aşmalıdır. Diyelim ki HDP barajı
aşamazsa siyaset kurumu dağılacak mı, kaos oluşacak mı, özgürlük mücadelesi
darbe alacak mı, elbette hayır!
Önemli olan doğru temelde, halkla beraber
ezberleri bozan yeni hamleler geliştirebilmektir. HDP Siyaseti için bu seçimler
ezberleri bozacak fırsatları da içinde barındırmaktadır. Zorlu bir süreç
herkesi beklemektedir. Kobane zaferi üzerinden çıtayı yükselten halkımız, siyaset
kurumundan ciddi bir çıkış bekleyecektir.
Sürecin önemli bir ayağı olan aday profilleri
herkesin merakıdır. Uzlaşmalar, ittifaklar, farklı renklerin tercihleri merak
konusu olduğu kadar, daha homojen olan alanların da aday profilleri ve yöntem
de merak konusudur. Aday adaylıkları için Sayın Selahattin Demirtaş`ın gençlere
ve kadınlara özel çağrı yaparak, aday adaylığına mutlaka başvurun daveti önemli
ve anlamlı olduğu kadar adayı belirleme yöntemi de o kadar anlamlı ve önemli
olacaktır.
Önerimiz şudur ki aday adaylığı süreci bittikten
sonra, ön seçimin yapılacağı gün her seçim bölgesine, ilçelere, köylere seçim
sandığı konup,18 yaşını doldurmuş herkesi "aday" için oy kullanmaya
davet etme çalışmasını yapmaktır. Sabah 08.00 ile akşam 17.00`a kadar herkesi
önseçime yönlendirmek ve çıkacak oylara göre aday belirlemek "Rojava
Kanton Sisteminin" o bölgeye uyarlanmış fiili hali olarak halka çok ciddi
heyecan verebilecektir. Bir seçim bölgesine on binlerce kişinin önseçime
katılması iç siyasetteki barajları da yıkacaktır. Halkın beklentisi bu
yöndedir. Halkın beklentilerine cevap olacak dinamik bir siyasetin kapılarını
sonuna kadar açmanın tam zamanı...
Köhnemiş devlet zihniyetine, düzen partilerine
doğru politikalarla ders verildiğinde zafer yakınlaşacaktır...
Selam ve saygılarımızla..
Nurullah Tunç
07.02.2015