• Ana Sayfa
  • »
  • Siyasette Ezber Bozma Zamanı...

Siyasette Ezber Bozma Zamanı...

Köhnemiş devlet zihniyetine, düzen partilerine doğru politikalarla ders verildiğinde zafer yakınlaşacaktır...

 


 

Ortadoğu’da hatta dünyada en dinamik politik siyasi güç olan Kürt Hareketi`nin devrimsel çıkışını daha da geliştirebileceği konjoktürel bir süreç yaşanmaktadır. Rojava`da "Kurdistan Halk Hareketi`nin" zaferi, Ortadoğu ve Türkiye tarihindeki kurtuluş savaşlarını da geride bırakacak kadar ileri boyutlardadır.

 

Kobane Halk Hareketi`nin direnişi ve zaferi hem iç siyasette hem de uluslararası boyutlarda herkese yeni sorumluluklar yüklemiştir. Dünyanın baş edemediği DAİŞ barbarlığının Kürdistan`ın onurlu, özgür topraklarına gömülmesi tabandan gelişen "Rojava halk hareketinin zaferidir".

 

Güney Kurdistan`dan Doğu Kurdistan`a kadar Kobane`nın ruhu, felsefesi ve pratiği temel referans olmalıdır. Yeniden yapılandırma stratejileri geliştirilerek, Kurdistan siyasetinin daha sonuç alıcı noktalara taşınması sağlanmalıdır. Güney Kurdistan Bölgesi Yönetimi, ulusal birliği çok ileri seviyeye taşıma seferberliğiyle tüm parçalardaki Kurdistan`la Kobane felsefesi üzerinden bütünleşebilmelidir. Siyasi, ekonomik, güvenlik, diplomasi, örgütsel gibi alanlarda bütünleşme ve ortak politikaları hızlandırmalıdır.

 

Yine Kuzey Kurdistan legal siyaseti Kobane felsefesini söylemde değil pratikte yaşamsallaştırabilmelidir. Kürt Legal siyasetinin seçim atmosferine gireceği bir süreçte, seçimleri çok çok aşan yeniden yapılandırma manifestosu hem zihinde hem de pratikte hız kazanmalıdır. Klasik devlet partilerini söylemde aşan, ancak pratikte özgürlük mücadelesinin ve halkın ağır sorumluluğunun gerisinde kalan Kürt legal siyaseti kendi ezberlerini ve pratiğini çok çok aşan bir trendi yaratmak, yakalamak zorundadır.

 

Geçmişin alışkanlıklarını geride bırakan, halkla doğrudan bütünleşen, topluma güven veren ve yüzyıllık biriken sorunların çözülmesinde kendini merkeze koyan bir noktaya gelmek halkımızın beklentisi değil midir?

 

Kürt hareketinin ve halkının verdiği onca bedelin üzerine konup, bunu tüketmek, kendi çıkarına hizmet ettirmek hiç kimsenin haddi ve hesabı olmamalıdır. Kırk yıllık mücadele pratiğinin kutsallığı; koltukları, başkanlıkları, encümenlikleri, eşbaşkanlıkları, bireysel hesapları, brokratlığı, demokrasiciliği çok çok aşan onurlu ve tarihsel boyutlardadır. Halkın kanıyla, emeğiyle yaratılan değerlerin hizmetkarı olmak, sorumluluk alanında bulunan herkes için bir zorunluluktur.

 

Ama ne yazık ki halka hizmet ve görev söylemiyle ortaya çıkan iktidarcı, bireyci anlayışların opürtünist yaklaşımlarının, Kobane ruhuyla, felsefesiyle bir ilgileri olabilir mi?

 

Seçim süreçlerinde hortlanan bu anlayışın halkın değerlerine uygun pratik geliştiremeyeceği de ortadadır. Kuzey Kurdistan legal siyasetinde 2004 seçimleriyle kırılmaların başlandığını ve günümüze kadar devam ederek, her seçimde bunun derinleştiğini, kaybettirdiğini görememek mümkün müdür?

 

Seçimlerde sandığa yansıyan oylar, elde edilen mevzilere göre değerlendirilip, başarı grafiğini gösterse de ruhta, duyguda, yoldaşlık hukukunda, ideolojik beklentide, örgütlülük düzeyinde, seçilmişlik yöntemlerinde bir kırılganlığın olduğu ortadadır.

 

Kendini sistemin kazanımları üzerinden tanımlamayan bir siyasi realitenin; halkta karşılığı olmayan sistemle bütünleşmiş bireylere ciddi yer açması halkta ciddi bir tepkiye neden olmuştur. Bunu doğru okumak gerekmektedir.

 

Kürt legal siyasetinin gençleşmemesi, profesyonelleşmemesi önünde duran seküler, dar, aşiretsel, doğmatik, ideolojik olmayan, brokratik, ben vazgeçilmezim gibi marjinal zihniyetlerle hesaplaşmasının zamanı gelmedi mi?

 

Halkı temelde esas almayan, halkı kendi gelecekleri için kullanan içe sızmış, kemikleşmiş kişiliklerle bir arpa boyu yol alınamayacağı ortadadır. Oysa bu halkın değil bir arpa boyu yol almaya, onu zafere götürecek siyasetlere, kadrolara her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Bunu kendi içinden çıkarmak, yaratmak, biraraya getirmek tarihi sorumluluk olmalıdır. Çünkü Kobane`de ortaya konulan mücadele, yaratılan zafer ve tarihselleşen efsane hepimize zorlu, ağır sorumluluklar yüklemiştir. Yarını ne olacağı belli olamayan Ortadoğu`da kendi dinamiklerimiz en büyük güvencemiz ve yarınlarımız değil midir? Gıdamız ideolojik öğreti, önderlik, ulusal ruh ise; aynamız halk olmalıdır. Bunu siyasette başarırsak 2015 seçimlerine yüklenen misyon daha da anlamlı hale gelecektir.

 

Ortadoğu`da, Türkiye`de, Kurdistan`da yüzlerce barajı yıkan Kürt Hareketi`nin, legal siyasi alanda da böyle bir sorunu olmayacaktır. Yoksa yüzde on barajının taşıdığı risk elbette yüksektir. Siyaset salt televizyon programlarıyla, grup toplantılarıyla, kongre salonlarıyla, mitinglerle, yürüyüşlerle, hizmet binalarıyla, kurum binalarına hapsolmayla sınırlandırılamayacak kadar yelpazesi geniş bir sahadır.

 

Kürt legal siyasetinin sistemden de kaynaklı birçok dezavantajlı durumunu da göz önünde bulundurursak ciddi bir sıçrama yapamadığı ortadadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde elde edilen sonuç hepimizi sevindirse de,2015 Genel seçimlerinin öznel ve nesnel koşulları Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle kıyaslanamayacak kadar farklıdır.16 yıldır belediyeleri elinde bulunduran bir siyasetin şuanda yüzde 20`leri aşan pozisyonda olması gerekirken, Kenan Evren yasalarına takılma riski hepimizi kaygılandırmaktadır. İşte bunun nedenleri ciddi irdelenmeden temelden bir çıkış yapmak kolay değildir.

 

Onun için Kürt legal siyaseti kendini seçimlere endeksleyen psikolojiyi, sistematiği acilen aşmalıdır. Diyelim ki HDP barajı aşamazsa siyaset kurumu dağılacak mı, kaos oluşacak mı, özgürlük mücadelesi darbe alacak mı, elbette hayır!

 

Önemli olan doğru temelde, halkla beraber ezberleri bozan yeni hamleler geliştirebilmektir. HDP Siyaseti için bu seçimler ezberleri bozacak fırsatları da içinde barındırmaktadır. Zorlu bir süreç herkesi beklemektedir. Kobane zaferi üzerinden çıtayı yükselten halkımız, siyaset kurumundan ciddi bir çıkış bekleyecektir.

 

Sürecin önemli bir ayağı olan aday profilleri herkesin merakıdır. Uzlaşmalar, ittifaklar, farklı renklerin tercihleri merak konusu olduğu kadar, daha homojen olan alanların da aday profilleri ve yöntem de merak konusudur. Aday adaylıkları için Sayın Selahattin Demirtaş`ın gençlere ve kadınlara özel çağrı yaparak, aday adaylığına mutlaka başvurun daveti önemli ve anlamlı olduğu kadar adayı belirleme yöntemi de o kadar anlamlı ve önemli olacaktır.

 

Önerimiz şudur ki aday adaylığı süreci bittikten sonra, ön seçimin yapılacağı gün her seçim bölgesine, ilçelere, köylere seçim sandığı konup,18 yaşını doldurmuş herkesi "aday" için oy kullanmaya davet etme çalışmasını yapmaktır. Sabah 08.00 ile akşam 17.00`a kadar herkesi önseçime yönlendirmek ve çıkacak oylara göre aday belirlemek "Rojava Kanton Sisteminin" o bölgeye uyarlanmış fiili hali olarak halka çok ciddi heyecan verebilecektir. Bir seçim bölgesine on binlerce kişinin önseçime katılması iç siyasetteki barajları da yıkacaktır. Halkın beklentisi bu yöndedir. Halkın beklentilerine cevap olacak dinamik bir siyasetin kapılarını sonuna kadar açmanın tam zamanı...

 

Köhnemiş devlet zihniyetine, düzen partilerine doğru politikalarla ders verildiğinde zafer yakınlaşacaktır...

 

Selam ve saygılarımızla..

 

Nurullah Tunç

07.02.2015

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1206

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.