Ulus devlet krizinin en fazla derinleştiği
21.yüzyılda kendini yenilemeyenlerin felaketle karşı karşıya kalacakları yeni
bir sürece girilmiştir. Dünyanın birçok ülkesinde yaşanan savaşların temel
sebebi ise kapitalist emperyal sistemlerin politikalarıdır.
Kapitalist emperyal sistemlerin Ortadoğu`da
oluşturdukları yapay sınırlar ve sömürgeci politikaları yüzyıldır devam
etmektedir. Etnik ve mezhepsel savaşların derinleştirilmesinde bu sistem
belirleyici olmuştur.
Kendi içinde rönesans yaşayamayan, dolayısıyla doğmatizmin
girdabından kendini kurtaramayanlar ise kapitalist emperyal sistemlerin
değirmenine su taşımışlardır.
Kapitalist emperyal zihniyetin Kürdistan
politikaları "ulus devlet zihniyetini faşizme götürerek", yeni
acıların yaşanmasını hızlandırmıştır.
Kürdistan`ın yapay sınırlarla parçalanıp,
sömürgeciliğe peşkeş çekilmesi ise Ortadoğu`da yeni travmaların, acıların
yaşanmasını hızlandırmıştır. Tüm bu kirli politikalara karşı Kürt Halkı`nın
temel mücadelesi ise "ONURLU BİR BARIŞ" olmuştur.
Kürt Halkı`nın uzattığı barış elini tutmayanların
tarihin kirli çöplüğünde kaybolduğu realitesi ortadayken, günümüzde aynı tutumu
sergileyenlerin devleti yönetmeleri Türkiye Halkları açısından talihsizliktir, utanç
vericidir.
*DAİŞ barbarlığına karşı Ortadoğu`nun, Türkiye`nin
onurunu kurtaran Kürt Halkı`nı ve hareketini yeni savaş konseptleriyle tasfiye
etmeye çalışmak faşizmin kendisi değildir de nedir?
7 Haziran seçimlerinden ağır bir yenilgi alarak
iktidarından olan AKP`nin ülkeyi Rojava`ya, Suriye`ye karşı savaşa sürüklemesi ve
kendi halkına savaş ilan etmesi akıl tutulması değil midir?
ABD`nin, İran`la nükleer madde konusunda anlaşmaya
varmasından sonra Ortadoğu`da yeni bir politikaya başvurup, eskiden olduğu gibi
sunnileri, İran Şia rejimine karşı desteklemeyeceği, dolayısıyla DAİŞ gibi
sunni/halefi örgütlere daha fazla yöneleceği ise kesinleşmiştir. Ya ABD`yle
beraber, ya da DAİŞ`le beraber tavır alma noktası bir zorunluluk teşkil
ederken, Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu zorunlu politika değişikliğiyle
göstermelik DAİŞ bombardımanını gerçekleştirerek ABD`ye şirin görünmeye
çalışmışlardır.
Dış politikası iflas eden AKP`nin, Kürt Halkı`na
ve hareketine yönelmesi ise kaybettiği iktidarını yeniden kazanmak, Rojava
başta olmak üzere Kürtlerin tüm kazanımlarını yok etmeye yöneliktir.
Tarih boyunca hiçbir halka düşmanca yaklaşmayan
Kürt Halkı`na parmak sallayarak, savaş ilan etmek, Kürt Halkı`nı tehdit etmek
aciziyetinizin göstergesi değil midir ey Davutoğlu?
Yıllarca Kürt Halkı`na bomba atarak, Kürdistan`ı
yakarak, sürgün ettirerek, katlederek, tutuklayarak bir sonuç alabildiniz mi?
Sizler kapitalist emperyal sistemin jandarmalığını
yaparak, Kürdistan`ı yağmaladınız. Peki sonuç alabildiniz mi?
Kapitalist emperyal sistemin Türkiye`deki
jandarması olan AKP`nin, güvenlik eksenli politikalarla Kürdistan`a savaş ilan
etmesi beyhudedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin muktedirliğini, kamu
düzeni adı altında yaptıklarını yeni operasyonlarla tescillemeye çalışan
Davutoğlu`nun ve Erdoğan`ın, bu ülkeye BARIŞ getiremeyecekleri kesinleşmiştir.
DAİŞ`e yönelik göstermelik operasyonlar yaparak, asıl
olarak HDP`ye, Kürdistan`a ve demokrasi cephesine yönelen AKP`nin bu oyunları
da tutmayacaktır.
Dolmabahçe mutabakatını inkar eden, ateşkesi sona
erdiren geçici AKP Hükümeti`nin ve Erdoğan`ın `meşruiyetleri` de sona ermiştir.
Suruç`ta katliam yapan zihniyetin arkasında duran
Arınç`ın;"neden burada HDP`liler katledilmedi" diyecek kadar gözü
dönmüş olması tesadüfi değildir.
Hastanelerde yüzlerce yaralı DAİŞ`liyi tedavi
ettiren, onlarla fotoğraf çektiren AKP`nin, Eğitim Sen Genel Merkezi`nde tedavi
edilen Rojavalı insanları bahane ederek SENDİKAYA baskın yapması ortaçağ
zihniyetinin kendisidir.
Ankara`nın göbeğindeki Eğitim Sen`e baskın
yapanların demokrasi ve barışla bir ilgileri olabilir mi?
Eğitim Sen`e baskın yapan zihniyetle, Suruç katliamını
yapan zihniyet bir değil midir?
Hava operasyonları, siyasi tutuklanmalar, yapılan
katliamlar Erdoğan ve Davutoğlu`nun kaybettikleri gücü savaşla yeniden kazanma
hedefini taşımaktadır. Savaşla güç kazanma ise emperyal ve sömürgeci bir
anlayıştır. Barıştan ve demokrasiden en fazla korkan da işte bu zihniyettir.
Barış isteyenler, Roboski`de 34 insanı
katledebilir miydi?
Barışı isteyenler, Berkin Elvan ve İsmail
Korkmaz`ı katledebilirler miydi?
Barışı isteyenler "Kobane düştü, düşecek"
diyebilirler miydi?
Barışı isteyenler, Suruç`ta "neden HDP`liler
ölmedi", diyebilirler miydi?
Barışı isteyenler, "Kürt sorunu yoktur",
diyebilirler miydi?
Barışı isteyenler, özgür basına erişimi
engelleyebilir miydi?
Barışı isteyenler, görüşme yaptıkları QANDİL`i
bombalayabilir miydi?
Barışı isteyenler, Sayın Öcalan`a tecrit
uygulayabilirler miydi?
*Savaş yapanlara karşı "BARIŞI
HAYKIRANLARIN" kazanacağı bir yaşam ise MUTLAKTIR.
Kazanan barış olacak, kazanan demokrasi bloğu
olacak, kazanan enternasyonal dayanışma olacak, kazanan Kürdistan Halkları
olacak, kazanan Kürt Halkı olacaktır...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
26.07.2015