Yıllardır Kürdistan Coğrafyasında uygulanan
elektrik ve enerji politikalarının sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmadığı net
olarak açığa çıkmıştır.
Kapitalist modernitenin en öncelikli sömürü
alanlarından birisi de enerji politikalarıdır.
Dolayısıyla petrol, kömür, doğal gaz, güneş
enerjisi ve su kaynaklarının en zengin olduğu alanlara kapitalizmin yönelmesi
tesadüfi değildir. Ortadoğu ve Kürdistan üzerinde oynanan oyunların temel
hedeflerinden biri de, bu zenginliklere sahip alanlar olmasındandır.
Kapitalizm enerji kaynaklarını sömürürken kaba
tabirle, kendine itaat eden "jandarmalar" oluşturmuştur.
İşte Türkiye bu jandarmalarından birisidir.
Neo liberal politikalara bu kadar yönelen, neredeyse
özelleştirilecek alan bırakmayan, her yeri taşeronlaştıran, kamu alanını
küçülten, rant alanını olabildiğince büyüten ve halkını bu kadar sömüren bir
sistemin oluşturulması tesadüfi değildir.
Ulusal ve uluslararası sistemlerin enerji
kaynaklarında anlaştıkları Kürdistan Coğrafyası, ulusalcı ve milliyetçi
zihniyetler tarafından adeta yağmalanmaktadır.
Bu yağmalanmaların en önemlisi de
"ELEKTRİK" politikalarıyla açığa çıkmıştır.
Kürdistan`da yaşayan herkese "HIRSIZ"
muamelesi yapıp, onur kırıcı bir muameleye tabi tutmak, yeni saldırı
politikalarının şekil değiştiren tarzı olarak gün yüzüne çıkmıştır.
Elektrik kesintileri ve elektrikteki dalgalanmalar
milyonlarca dolara tekabül eden zaralar oluşturmuştur.
Amed, Riha, Van, Colemerg, Şırnak, Mardin, Batman,
Siirt, Adıyaman, Dersim, Çewlik başta olmak üzere Kürdistan`da bilinçlice
yapılan elektrik kesintileri çiftçiyi, esnafı, tüccarı, emekçiyi yani bölgede
yaşayan herkesi maddi ve manevi olarak olumsuz etkilemiş, ortaçağı aratmayacak
yaşam koşullarıyla karşı karşıya bırakmıştır.
Oysa Türkiye enerjisinin yarısına yakınının Fırat
ve Dicle Nehirleri üzerinde kurulan barajlardan elde edilmesi iki yönlü
sömürünün ve talanın gerçekleştirildiğini açığa çıkarmaktadır.
Kaçak elektrik kullanımı ve borcunu ödememe bahane
edilerek yapılan bu çağdışı uygulamalar kabul edilemezdir.
Örneğin Kocaeli Çatalca bölümünde bulunan yüzlerce
fabrikanın enerji ve vergi hırsızlığıyla uğraşılacağına, Kürdistan`da yaşayan
onurlu halkın hedef seçilmesi elbette hükümet ve devlet politikalarının bir
sonucudur. Batıdaki 10 büyük otomotiv fabrika kadar enerji harcamayan
bölgemizin, kaçak elektrik üzerinden rencide edilmesi, yaratılmak istenen
"algı operasyonunun" sonucudur.
Hükümet ve devlet, Milyarlarca dolarla ifade
edilecek büyük vergi kaçırmalarının, yolsuzlukların ve hırsızlıkların yapılıp
tescillendiği Türkiye`de, öncellikle batı yakasında yaşanan ve sosyal devlet
anlayışıyla bağdaşmayan çirkeflikleri ve kirlilikleri temizlemelidir.
AKP hükümeti eliyle başlatılan bu uygulamaların
taşeronlar eliyle uygulanması, tüm bölgeyi mağdur etmiştir.
Yüzbinlerce dönüm pamuk, mısır, sebze, meyve
tarlaları susuzluktan kurumuş, dalgalanmalar sonucu binlerce su kuyuları, pompalar
bozularak ciddi bir maddi kayıp yaşanmıştır. Ayrıca bölge genelinde milyarlarla
ifade edilebilecek elektronik eşya bozulmuştur. Dolayısıyla insanların kaliteli
bir yaşam sürdürme hakları ellerinden alınarak maddi manevi büyük tahribatlar
yaşatılmıştır.
Bu kapitalist, tekelci ve ulusalcı faşizme karşı
bölge halkının sessiz kalmayarak tepkisini ortaya koyması ise takdire şayandır.
Çiftçiler başta olmak üzere, halkımızın özgücüyle ulaşım yollarında oturma
eylemleri yapması, basın açıklamaları, elektrik kurumlarına yürüyüşler gibi
yaptıkları demokratik eylemleri uyarı niteliğini taşımış, kısmi anlamda amacına
ulaşmıştır.
Bölge siyasetinin, sendikaların, sivil toplum
örgütlerinin, seçilmişlerin, bölge burjuvazisinin bu eylemlere öncülük etmemesi
ve ciddi katkı sunmaması bir trajedidir. Türkiye ve bölgedeki kurumların bu
kadar duyarsız kalmalarını HALK bir tarafa NOT etmiştir, bunun da bilinmesi
gerekir. Bu duyarsızlığın ileride halk tarafından sorgulanacağı kesindir.
Halkın kendi özgücüyle, kendi eylemini örgütlemesi
tarihsel olduğu kadar, etkili ve sonuç alıcı olma hedefinde kartopu gibi
büyüyeceği görülmektedir.
Traktörüyle, kazmasıyla ve küreğiyle yollara düşen
duyarlı halka ivedilikle kulak verilmelidir. Devlet, hükümet ve taşeron
kuklalar Halkın taleplerine cevap olmak için ne gerekiyorsa acilen yerine
getirmelidirler.
Halkın mağduriyeti giderilerek, ELEKTRİK FAŞİZMİNE
son verilmelidir.
Biz de halkımızın onurlu mücadelesinin yanında
olduğumuzu belirtiyor, selam ve saygılarımızı sunuyoruz..
Nurullah Tunç
22.08.2014