• Ana Sayfa
  • »
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Tasfiye Edilmiş Midir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Tasfiye Edilmiş Midir?

İktidara gelmeden önce, "Hiyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız" diyen Erdoğan ve Akp`nin kendisi değil miydi, Diyanet İşleri Başkanlığı`yla alay eden?


 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde iktidara gelen siyasi partilerin programları, tüzükleri ve ideolojik yelpazeleri ne kadar farklı olsa da politikaları hep aynı olmuştur. Tek etnisitenin, tek mezhebin, tek rengin devleti olan mekanizma, başka renklerin inkarı ve baskılanması üzerine şekillenmişse eğer bu mekanizmanın uzun süre yaşaması beklenemez.

 

Cumhuriyet tarihi boyunca iktidara gelen hiçbir siyasi parti köklü olarak rejimi, devleti, sistemi sorgulayamamıştır. Aksine iktidara gelen tüm siyasi partilerin otoriter sistemle entegrasyonu daha da derinleşmiştir. İktidarı hedefleyen tüm düzen partilerinin halkları aldatan maskeleri günümüze kadar devam etmiştir. Kemalizm, solculuk, din, muhafazakarlık, milliyetçilik bu maskelerden sadece birkaçıdır.

 

Maskeye sığınanlar, yalan söyleyenler ve popülizm yapanlar ise iktidara daha rahatlıkla gelebilmişlerdir. Cumhuriyet tarihi boyunca maske kullanma rekoru kimin elinde sorusunun cevabı ise kuşkusuz Akp olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

*Akp, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en kapsamlı maske siyasetini yapan parti olarak tarihe geçmiştir. Halkın umutlarını, dertlerini, beklentilerini istismar ederek "devlet babasına ve bekaasına" sırtını dayamıştır. Halkın hiçbir sorununa derinlikli yaklaşmayan Akp, kendi halkına zulüm ederek, sömüren ve aldatan bir noktaya gelmiştir.

 

Başörtüsünü yıllarca istismar ederek kullanan ve çözüm üretmeyen Akp`nin kendisi değil miydi?

 

İmam Hatipler üzerinden görünürde sistemle çatışan, mağduriyet siyaseti yapan Akp değil midir, tüm devlet bürokrasisine, sisteme yandaşlarını doldurarak ötekileştirmeyi derinleştiren?

 

Dersim katliamıyla CHP`yi siyasetten vurup, Roboski`de Kemalizmin Kürt Halkı`na yaptığının aynısını yapan Akp iktidarı ve Erdoğan`ın kendisi değil midir?

 

İktidara gelmeden önce, "Hiyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız" diyen Erdoğan ve Akp`nin kendisi değil miydi, Diyanet İşleri Başkanlığı`yla alay eden?

 

Diyanet işleri başkanlığını bugünlerde siyasi propaganda olarak kullanıp HDP`yi, Kürtleri `dinsizlik ve Zerdüştlük`le" vurmaya çalışan Erdoğan ve Davutoğlu`na ne demeli ?

Zerdüştlük dinine, felsefesine hakaret etmek, Kürt Halkı`nın inancıyla dalga geçmek en büyük terbiyesizlik değildir de nedir?

 

*Zerdüşt Peygamberin tırnağı bile olamayan Erdoğan ve Davutoğlu insanların inançları noktasında hadlerini bileceklerdir.

 

Zerdüşt Peygamber bu dünyadan göçerken, Tayyip Erdoğan gibi gemicikler, para dolusu kutular, hasataneler ve marketler zinciri, şirketler, şatolar, saraylar bıraktı mı?

 

Hz.İbrahim, Hz.Musa, Hz.İsa, Hz.Muhammed, Hz.Ali bu dünyadan göçerken arkalarında maddi tek bir varlık bıraktılar mı? Elbette hayır.

 

Paraya tapanlar en büyük dinsizliğin, imansızlığın ve vicdansızlığın yolundadırlar. Bu yönüyle Tayyip Erdoğan, Davutoğlu ve birçok Akp`li yöneticinin Müslüman olduklarına dair kuşkular her geçen gün artmaktadır.

 

Seçim tarihi yaklaştıkça Akp`nin din anlayışı daha da sorgulanacaktır. Adaletten uzaklaşan, eşitlikten vazgeçen, din istismarıyla oy toplayan, Kürt sorununu yok sayan, provakasyonlarla oy kazanmaya çalışan, seçim barajında ısrar eden, şiddetle seçimi kazanma hevesinde olan, herkesle alay eden, bel altı siyaseti yapan, Rojava`da katliamlara ortak olan Akp`nin Yezidleşmesi, Muaviyeleşmesi daha da hızlanmıştır.

 

Cumhuriyet tarihi boyunca maskeli olan tüm siyasetlerin varolması Kürt Halkı`nı inkar etmek ve ona ihanet etmek üzerinden şekillenmiştir.

 

Dolayısıya Atatürk`ü Çankaya`ya çıkaran anlayışla, Tayyip Erdoğan`ı Aksaraya taşıyan zihniyet birdir. Atatürk bunu kabullenerek sineye çekmiştir. Tayyip Erdoğan ise başkanlık sistemiyle daha güçlü olmanın arayışındadır.

 

Sonuç olarak Atatürk de tasfiye edildi, Erdoğan da.

 

Atatürk`ün Çankaya`ya çıkartıldığı dönemde yapılan Dersim katliamı ile Erdoğan`ın dönemindeki Roboski ve Rojava katliamları resmi ideolojiye teslimiyettir. Resmi ideolojiye teslim olanların sonu ise tasfiye edilmek olmuştur.

 

Erdoğan, kendisi için tek kurtuluş yol olarak "başkanlık sistemini" görmektedir. Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu yakalayamazsa sonunun hüsran olacağının farkındadır. Toplu açılış törenleri adı altında başlattığı seçim startıyla Akp`ye oy istemektedir. Hiç utanmadan Kürtlerin değerlerine, HDP`ye, Kandil`e ve Sayın Öcalan`a hakaret ederek gerilim siyasetinden nemalanmaya çalışmaktadır. İmralı`da Sayın Öcalan`a çözüm süreci ve ateşkes için yalvaran, yakaran bir partinin, oy toplamak için hakaretler yağdırmaya başlaması ikiyüzlülüğün ve edepsizliğin kendisidir.

 

Cumhurbaşkanının ve başbakanın travmatik belirtilerle ruh sağlıklarının bozulacağı nihai tarih ise 7 Haziran akşamıdır.

 

Sayın Demirtaş`a, "artık sana Selahattin demeyeceğim" diyen bir başbakanın sizce psikolojisi yerinde midir?

 

HDP bürolarına saldıran kirli anlayışın ruh dengesi sizce sağlıklı olabilir mi?

 

K.K.T.C`ye seçilen yeni Cumhurbaşkanı`na "haddini bil" diyen Tayyip Erdoğan`ın haddsizliği sizce ayyuka çıkmamış mıdır?

 

Kendisini karşılamaya gitmeyen DBP belediye başkanlarını, "dağdan son anda talimat aldılar" diyen Erdoğan ne kadar gülünç duruma düştüğünün farkında mıdır?

 

Teşhir oldukça hırçınlaşanların kaybedeceği bir süreçte,

 

Emek, barış, eşitlik, demokrasi, özgürlük, onurlu bir yaşamı savunanların kazanacağı yeni döneme 8 Haziran`da merhaba demek umudu ve inancıyla...

 

Selam ve saygılarımızla...

 

Nurullah Tunç

05.05.2015

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 774

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.