"Savaşı
Yürütenler Değil, Barışı Yüceltenler Kazanacaktır"
Son
yüzyılın en acımasız ve etik değerlerinden yoksun bir sürecine hepimiz tanıklık
ediyoruz.
Halka,
hakka savaş açan bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Topluma
tepeden bakan, devlete toz kondurtmayan, katliamlara davetiye çıkaran, düşmanca
bir tutum yakınan kısacası iktidarı için her şeyi mubah gören bir zihniyet...
Bu
zihniyeti bu ülkede maalesef kurumsallaştırdılar.
Bu
zihniyeti bu ülkede yıllarca meşrulaştırmaya, doğru göstermeye çalıştılar.
Savaş,
kan, gözyaşı bu zihniyetin eseridir aslında.
A
partisi gitti, B partisi geldi yıllarca…
Ama
maalesef zihniyet hiç değişemedi, değişmesine de izin verilmedi..
Tabular,
klişeler, kutsallar, fobiler, korkular hiç bitmedi, hiçbiri geride bırakılmadı
maalesef..
Kimi
ulusalcılıkla yaptı,
Kimi
ırkçılıkla yaptı,
Kimi
solculukla yaptı,
Kimi
dinle yaptı,
Kimi
de topyekûn red mantığıyla...
Korku
ve paranoyalarla yaşayan bir ruh hali, aldı götürdü...
Sonuç;
katliam, ölüm, çatışma, çöküş ve yok olma...
Bu
bir döngüye, hatta kısır döngüye dönüştü..
Devlet;
"yok edeceğiz, bitireceğiz, ya bitecek ya bitecek, kararlılıkla sonunu
getireceğiz" edebiyatıyla hep kendini kandırdı, yaşatmaya çalıştı..
Daha
da ötesi halkını kandırdı.
Sonuç;
Elde var sıfır, kocaman bir sıfır...
*Şiddetle,
kaosla, vurup kırmakla dünyada hiçbir sorun çözülemiyor artık..
Halkları
inkar etmekle, hukuku geri plana atmakla, şehirleri topyekün yok etmekle hiçbir
sorun çözümlenemiyor artık..
Tehditlerle,
şantajlarla, korkutma politikalarıyla mesafe alınamıyor artık..
Dokunulmazlık
dosyalarını farz edelim kaldırdınız, HDP`li 60 parlementeri de içeri aldınız, sorun
çözülecek mi?
"Şark
Islahat Planını", Kürdistan`da yeniden devreye koyarak bu sorununu
bitireceğinizi mi sanıyorsunuz?
Rojava`daki
Kürtlerin Statü pozisyonunu DAİŞ barbarlığıyla işbirliği yaparak
baskılayacağınızı mı düşünüyorsunuz?
Siz,
sürekli kendi düşmanınızı yaratarak sistemsel varlığınızı uzun yıllar
yaşatacağınızı mı düşünüyorsunuz?
Tüm
Kürtleri "VATANDAŞLIKTAN ÇIKARMAK" tehdidiyle bu sorunun üstünü
örteceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz...
YAZIK
ÇOK YAZIK...
Ne
hale getirildi bu ülke..
Nelere
"mahkum" edildi bu HALK..
YAZIK
ÇOK YAZIK...
Basına
sansür,
Medyaya
sansür,
Akademisyenlere
baskı, tutuklama ve onları işten atma,
Şirketlere
ve gazetelere kayyum atama,
Üniversiteleri
yarı açık cezaevlerine dönüştürme,
Yargıda
yandaşlık,
Toplantı
ve gösterilere tahammülsüzlük,
Miting
yasaklama,
Ensar
Vakfı`nı koruma, kollama,
Rezza
Zarrablarla kara para aklama,
Avukat
tutuklatma, siyasetçi avına çıkma gibi "HUKUK DIŞI" tüm yöntemlerin
kullanılması başta insan haklarına, evrensel değerlere ve Türkiye Halklarına
bir HAKARETTİR..
Aslında
tüm Türkiye Halklarına,
Türklere,
Kürtlere,
İnançlı
kesimlere,
Farklı
renklere,
Farklı
kimliklere, devrimcilere,
Yurtseverlere,
Barışseverlere,
Hatta
kendi siyasi seçmenine AHMAK MUAMELESİ yapmaktır.
Ölçüsüz
bir savaşa,
Topyekûn
retçi bir zihniyete,
Tek
tipçi bir anlayışa,
Anlamsız
bir kavgaya "TEK BİR CEPHE" cevap olamayacaktır maalesef.
Bunun
ciddi görülmesi gerekmektedir.
Recep
Tayyip Erdoğan`ın bu kadar merkeze oturmasında maalesef tüm siyasi anlayışların
payı vardır.
AKP`nin
bu kadar haddini aşmasında da herkes kendisine bir pay çıkarabilmelidir.
**Çünkü
ülkeyi, halkları kendisiyle beraber kaosa götüren AKP ve Saray gerçekliğiyle
karşı karşıyayız.
Siyaset
yapılamıyor şuan, husumetle rövanşlar alınmaya çalışılıyor.
Yani
pratikte olmayan sosyal hukuk devleti teorik olarak da bitti..
Seviye
yok, ahlak yok, adap yok...
Siyasete
ve siyasetçiye olan ilginin çok çok eridiği bu süreçte yeni bir çıkış nasıl
yaratılabilinir sorusunu sormak gerekir elbette?
Türkiye`de,
Kürdistan`da ve Ortadoğu`da yeni bir insanlık çıkışı gerekli ve zorunludur..
Vurmadan,
kırmadan, dökmeden...
Bunun
da anahtarı müzakere ve diyalogdan geçer...
Gelin
bu süreci hep birlikte yönetelim, inşaa edelim...
Selam
ve saygılarımızla...
Nurullah
Tunç
10.04.2016