• Ana Sayfa
  • »
  • Kürt Rönesansı ve Yerel Yönetimler

Kürt Rönesansı ve Yerel Yönetimler



 

Ortadoğu rönesansının öncülüğünü yapan Kürt Ulusal Mücadelesi`nin açığa çıkardığı en büyük kazanımların başında zihniyet devrimi gelmektedir. Köleleştirilmeye çalışılan bir halkın ayağa kalkması destansı bir mücadele pratiğiyle gerçekleşmiştir.

 

Bir halkın ulusal davasıyla beraber, emek, demokrasi, eşitlik ve özgürlük eksenli bir yaşam ideali yeni bir ruhu ve zihniyeti de açığa çıkarmıştır.

 

Bu uğurda on binlerce insan şehit olmuş, yüz binlercesi cezaevlerine girmiş, milyonlarcası da çeşitli bedeller ödemek zorunda bırakılmıştır.

 

Yeni bir zihniyeti yaratmanın bedelleri de çok ağır olmuştur. İdeolojik duruş, felsefik yaklaşım, toplumsal örgütlülük, emeğin kutsallığı, ulusal bilinç ve insanı merkeze alan yeni bir paradigmayla büyük kazanımlar elde edilmiştir.

 

Ortadoğu`da açığa çıkan bu rönesansla birçok tabu yıkılmış, halkın toplumsal refleksi daha güçlü bir pozisyon yakalamıştır. Yok, olmaktan, var olmaya doğru evrilen bu süreçte, çeşitli mevziler kazanılmış, yeni hamleler için çeşitli fırsatlar yakalanmıştır.

 

Kazanılan mevzilerin politik ve ahlaklı bir toplumu daha güçlü hale getirmek, yatay ve demokratik bir örgütlülüğün oluşmasını sağlamak, halk iradesini esas alan özgürlükçü bir paradigmayı kurumsallaştırmak amacına hizmet etmesi hedeflenmekteydi.

 

Ancak kazanılan birçok mevzinin değerlerimize ve halkımıza cevap olabilecek durumdan hızlıca uzaklaştığı bir süreçten geçmekteyiz.

 

Siyaset kurumunun yerel yönetimler boyutu, üzerinde tartışmaların en yoğun yaşandığı alanların başında gelmektedir. Yerel yönetimler, büyük insanlık paradigması ve Kürt ulusal mücadelesinin ruhuyla çatışan bir seyir içerisindedir.


Yerel yönetimler, yani belediyeler, Sayın Öcalan`ın ortaya koyduğu "Demokratik Özerklik" sistemini yerellerde inşaa etmek paradigmasıyla çatışan, boşa çıkaran ve gittikçe halktan uzaklaşan bir gerçekliğe dönüşmüşlerdir.

 

Yerel yönetimlerin bürokratik işleyişi, genel mücadele ruhundan uzak politikaları, emekçiye yaklaşımdaki tutumları, siyaseti kendi kontrolünde yürütme yöntemleri, şeffaflıktan uzaklaşan durumları gibi onlarca tespit ortaya konulabilir.

Ortadoğudaki Kürt Rönesansı`nın gelişmesine katkı sunması gereken yerel yönetimlerin, bu misyonlarını oynayamamaları hesap sorulması gereken ciddi bir konudur.

 

Tüm Kurdistan genelinde en büyük rahatsızlığın merkezi haline gelen belediyelerden halk neden bu kadar şikâyetçi?

 

Belediyelerde brokrat olanların 5 ile 10 bin(milyar) arası maaş alırken, taşeron işçisinin 900 lira civarı maaş almasının ideolojimizle, siyasi tutumumuzla, eşitlik ve emeğe verdiğimiz önemle bir ilgisi olabilir mi?

 

"Demokratik Özerklik" sistemine uygun bir yerel yönetimde eş başkandan encümene, brokrattan müdürlere, memurdan işçiye kadar, yani çalışan herkesin standart ve eşit bir ücreti almaları gerekmez miydi?

 

Taşeron sistemi denilen "modern köleliğin" yerel yönetimlerimizde uygulanmasının özgürlük mücadelemiz ve insanca yaşam gerçekliğimizle bir alakası olabilir mi?

Neo Liberal politikaları kendi elimizle pratikleştirmek, siyasi ilkelerimize ve sosyal toplum projemize ters bir durum değil midir?

 

Belediyelerin, emekçi işçi alımları toplumun en rahatsızlık duyduğu ve eleştirdiği konuların başında gelmektedir. Maddi durumu düşük olanların değil de, ekonomik durumu daha iyi olanların alındığı ve ferasetin esas alınmadığı bir pozisyona gelen belediyeler ciddi itibar kaybetmektedir.

 

Değer ailelerinin ciddi bir kısmının çöp ihalelerinde çalıştırılması, çoğunun da kendi yalnızlıklarına ittirilmesi genel mücadelemize karşı bir haksızlık ve nezaketsizlik değildir de nedir?

 

Kendi yandaşını, yakınını ve akrabasını belediyelere yerleştirmenin ulusal demokratik davamızla bir ilgisi olabilir mi? Bu konuda yüzlerce tesbitli örnek mevcuttur.

 

"Bu halka kurşun sıkmış, kan akıtmış, insanları ele vermiş" kimi kişileri kazanmak adına onları birden "halkın başına getirmek ve yönetici yapmaya çalışmak" politikasını bu HALK içine sindirdi mi sanıyorsunuz?

 

Eleştiri kültürünü bastırmaya çalışıp, iktidar erkini elinde tutmak isteyenler bu halkı temsil edebilirler mi?

 

Soruları daha da çoğaltmak ve geliştirmek mümkün, Yerel yönetimlerden siyasi kurumlarımıza kadar, sendikalardan tüm emek alanlarına kadar "İKTİDAR MERKEZLİ" hastalıkların peşinde koşmak tesadüfi değildir. Bu maalesef sistematik bir hal almıştır.

 

Eğer samimilerse ve biz yöneticiyiz diyorlarsa "buyurun KOBANE`deki belediyelere geçin, demezler mi? Kantonlardaki belediyelerde görev almak en kutsal olanı değil midir?

 

Örneğin Eğitim Sen`in, KESK`in ya da DİSK`in yöneticisi konumundaki birçok kişinin emek ve sendikal alanı boş bırakıp belediyelere geçiş yapmaya çalışması, çeşitli koltukları hedeflemesi Sayın Öcalan`ın kuramsallaştırdığı "üçüncü alan" paradigmasını boşa çıkarmak değil midir?

 

Sivil alanı boş bırakıp, iktidar alanına yönelmek ideolojik, politik ve örgütsel bir tutum olabilir mi?

 

Kurdistan`ın birçok yerinde KESK`in yetkiyi kaybetmesi, Eğitim Sen`in işkolu yetkisini kaybetmesi gibi başarısızlıklar irdelenmesi gereken ciddi bir konulardır. HDP`nin önde olduğu Kurdistan`da, Akp`ye yakın olan MEMUR SEN`in birinci olmasının faturasını birileri nasıl ödeyecek?

 

Kurumlarımızın halktan uzaklaşıp, çoğu zaman brokratik bir hal almaları, mücadelemizin moral kaynağı olan değerlerimize de haksızlıktır. Yoldaşlık hukuku ve birbirine güven duyan pozisyon gittikçe zayıflamakta, birbirini tasfiye üzerine kurgulanmış iktidar sevdası gün geçtikçe kurumsallaşmaktadır. Kontrol ile oto kontrol mekanizmasının zayıflaması da keyfiyetçiliğin önünü sonuna kadar açmıştır.

 

Kürt Halkı`nın Ortadoğu`da büyütmeye çalıştığı "İnsanlık Rönesansı`na ve Sayın Öcalan`ın paradigmasına" tüm kurumlarımız layık olmak zorundadır.

 

Ferhat Kurtay`ların mücadele ruhuna uygun yeni bir revizyon, restorasyon ve köklü bir inşaa zorunludur...

 

Selam ve saygılarımızla...

 

Nurullah Tunç

03.07.2015

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 794

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.