Ortadoğu`da gelişen, büyüyen ve hegemonikleşen tüm
devletlerin katliamlarla anılan kirli tarihleri, toplumların vicdanında derin
yaralar açmıştır. Siyasetin kirlenmesinin en önemli etkenlerinden birisi de siyasetçilerin
devletleri kutsayan zihniyetlere sarılmış olmalarıdır.
Devletleşen siyasetlerin halklara geri dönüşümü
ise baskı, zulüm ve katliamlar olmuştur. Saddam Hüseyin Irak`ta, Hafız Esed
Suriye`de, Kaddafi Libya`da, Hüsnü Mübarek Mısır`da, Kral Abdullah Suudi
Arabistan`da, Molla rejimi İran`da, Kenan Evren Türkiye`de katliamcı zihniyetin
temsilcilerinden birkaçıdır.
Devletçi hegemonyaya karşı halkların umutlarını
istismar eden bir siyasi geleneğin, günümüzde tehlikeli boyutlara varan
politikalarını irdelemekte fayda var. Türkiye devlet geleneğinin derin ruhuna
sarılan AKP`nin, katliamcı zihniyetleri savunan bir noktaya gelmesi ise
kaybettiğinin açık göstergesidir.
Tüm dünyada
1915 diye bilinen ve üzerinden yüzyıl geçen "Ermeni Katliamı`ndan" bu
kadar korkmanın ve bunu reddetmenin mantığı ırkçılık ve milliyetçilik değildir
de nedir?
Kurdistan başta olmak üzere, Anadolu
Coğrafyası`nın qadim halkı Ermenilere yapılan jenosidleri, katliamları unutmak
mümkün müdür?
Avrupa parlamentosunun "Ermeniler`e katliam
yapıldı" kararına bu kadar öfke duyulacağına, bu acılarla yüzleşmek ve
bunu tanımak en rasyonel tutum olmayacak mı?
Atalarımıza `toz kondurtmayız` edasıyla yapılan
inkarların kamuoyu vicdanında bir geçerliliği olabilir mi?
Atalarınız, torunlarının onur duyamayacağı birçok
yanlışın sorumlusu ve uygulayıcısıdırlar. Bunu bir gün tarih herkese elbette
gösterecektir. Bırakın bu ırkçı, kaftasçı zihniyetleri...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermeni Halkı`ndan özür
dileyecek bir erdeme sahip olsaydı, inanın hepimiz onu alkışlardık. Ama
Roboski`de 34 masum insanın öldürülmesinin emrini veren bir zihniyet, Ermeni
Katliamının derin travmalarını, acılarını ve gerçekliğini kabul edebilir mi?
*Arşivlerinden korkan bir devletin tarih
karşısındaki mahkumiyeti hiçbir zaman bitmeyecektir*.
Tayyip Erdoğan`ın her konuşması AKP`ye ve
Türkiye`ye kaybettirmektedir.
Erdoğan`ın her çıkışı şiddet ve kaosun habercisi
olmuştur. Her hitabeti provakatif eylemleri tetiklemekte, adeta bilinçlice bir
seyir izlemektedir. Ağrı`da gerçekleşen tezgah bunun açık örneğidir. Onlarca
askerini ölüme bilinçlice ve planlayarak gönderen bir anlayışın Ermeni
katliamını yapan son Osmanlı sultanlarından bir farkı olabilir mi?
Meclis aritmetiği için kan üzerinden hesaplar
yaparak HDP`yi devre dışı bırakmak ahlaksızlık değildir de nedir?
Eski içişleri bakanı Efkan Alan`ın sitelere düşen
Ağrı Valisi`yle konuşması tüyler ürperticidir. Efkan Ala`nın valiye "on
askerin ölümü bize yetecek" diyen talimatları AKP politikalarının gerçek
yüzünü teşhir etmiştir.
Kürt Halkı`nın bu kirli senaryoyu boşa çıkarması
ise Tayyip Erdoğanı çılgına çevirmiştir. Başkanlık rüyası için Kurdistan
değelerine ve HDP`ye düşmanca bir tutum takınmıştır.
HDP Genel Merkezi`ne 18.04.2015 tarihinde ateş
açılması ise provakasyon ve saldırıların devam edeceğinin en açık
göstergesidir. Bu saldırıların birinci sorumlusu Tayyip Erdoğan ve
kuklalarıdır. Kırk haramiler zihniyetiyle hareket edenlerin sonu tarihin
çöplüğü olacaktır. Dalton kardeşleriyle kasaba basmanın cezasını bu halk size
kesecektir. Erdoğan ve Akp bu provakatif tutumlarını acilen terketmelidir. Kan
üzerinden ülkeyi kaosa sürüklemek çılgınlık ve gözü dönmüşlüktür. Buna hiç
kimsenin hakkı yoktur. Ve hiçbir dinde de bunun karşılığı olmayacaktır.
Eskiden konuşmalarıyla gündem değiştiren
Erdoğan`ın, artık her konuşması magazinel bir hal almaya başlamıştır. Söylemleriyle
herkese saldıran Erdoğan`ın kendisiyle hesaplaşacak erdeme sahip olmaması ise
onu sürekli takıntılara itmektedir.
Hani islamcıydınız, hani demokrattınız, hani
mazlumun yanındaydınız?
Ağrı`da 10 masum askerin ölümünden medet ummak da
neyin nesi?
Ateşkes konumunun bitirilmesini Kürt Hareketine, halkına
ve HDP`ye mal etmeye çalışarak oy kazanmak mellunlaşmak değildir de nedir?
Türkiye Halkları, AKP`yi Ağrı provakasyonuyla daha
iyi tanımalıdır. Burada AKP`nin, Enver Paşa İttehat Teraki`sinden bir farkı
kalmamıştır.
Dolayısıyla AKP tüm meşruiyetini yitirmiştir.
Ağrı provakasyonuyla Tayyip Erdoğan ve AKP`nin
askerle koalisyonu teşhir olmuş, boşa çıkartılmıştır.
"Ağrı`daki provakasyon üstü örtülemeyecek
kadar vahimdir". Bu provakasyonda AKP`nin gerçek yüzü ve şifresi gizlidir.
Bu şifreyi çözenler, ülkenin gerçek anahtarlarına da ulaşabilirler.
Ülkenin gerçek anahtarı da tüm halklar için bir
umuttur.
Zaferden de daha değerli ve önemli olan UMUDU
büyüterek çoğaltalım. Bu duygularla selamlar, saygılar...
Nurullah Tunç
18.04.2015