Dünyanın en eski, onurlu ve qadim halklarından
olan Kürtlerin son yüzyıllık tarihleri katliamlar, jenosidler, sürgünler ve
baskılarla geçmiştir. Tarih sayfalarından silinmeye çalışılan bir halkın
yaşadığı coğrafya ise insanlığın doğduğu, geliştiği ve büyüdüğü yer olarak tüm
medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Bin yıllardır onlarca medeniyete beşiklik etmiş
Kürdistan`ın, son yüzyılda barbarca yönelimlere ve saldırılara maruz kalması
ise ırkçılığın, faşizmin ve kapitalist hegemonyanın tüm boyutlarını gözler
önüne sermektedir.
Dünyanın en büyük su ve petrol havzalarının burada
olması, verimli toprakları, kültürel zenginliği, tarihi dokusu, iklimi, jeopolitik
konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, hümanist insan karakteri gibi onlarca
avantajlı durum Kürdistan`ın cazibe merkezi olmasının belli başlı nedenleri
olmuştur.
İnsanlığa ev sahipliği yapmış böylesine qadim bir
coğrafyanın savaşların, çatışmaların, kaosların, katliamların ve inkarların
merkezi haline getirilmeye çalışılmasının adı ise "sömürgecilik"
olmuştur.
"Kürdistan Sömürgedir" gerçekliği
üzerinden mücadeleyi büyüterek, büyük bedeller ödeyen bir halkın geldiği düzey
tüm ezberleri yerle bir etmiştir.
Dört devlet arasında bölüşülen bir coğrafyanın
sömürülmesine karşı açığa çıkarılan "ulusal bilinç ve örgütsel düzey"
ise her anlamda zafere gitmeyi zorunlu kılmaktadır.
Tarihsel arka planı güçlü olan bir halkın Amed
Zindanı`ndan Kobane Zaferi`ne kadar uzanan mücadele pratiği romanlara konu
olacak kadar önemli ve derinliklidir. 27 Kasım, 21 Mart, 14 Temmuz ve 15
Ağustos tarihlerinin ruhu, "Sömürgeciliğe ve Lozan`a" en büyük cevap
niteliğini taşıyarak Rojava`da doruğa ulaşmıştır.
Onuru için, değerleri ve kimliği için emperyalizme
boyun eğmeyen bir halkın, Ortadoğu`da gündem belirleyen bir noktaya gelmesi
"Kürdistan`ın sömürgeciliğe karşı zaferi" olarak tarih kitaplarına
geçecektir.
Bin yıllardır onlarca medeniyeti bağrında büyüten
Kürdistan`ın ve Kürt Halkı`nın başka halklara zulüm ettiği görülmüş müdür?
Tüm inançların ve dinlerin yaşadığı Kürdistan`da, Kürt
Halkı farklılıklara ve tüm kültürel zenginliklere bir baskı uygulamış mıdır?
Hiçbir dil, etnisite ve kimlik Kürdistan
Coğrafyası`nda, Kürt Halkı tarafından yasaklanmış mıdır?
Kürt Halkı`nın ortaya koyduğu insanlığı, kardeşliği,
feraseti ve barış eksenli yaşamı keşke Ortadoğu`daki tüm ülkeler gösterebilseydi.
Bu soruları çoğaltmak elbette mümkün...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere, İran,
Irak, Suriye devletleri KÜRT HALKI`na karşı en gaddarca, ahlaksızca ve
vicdansızca kirli uygulamaları çeşitli ittifaklar yaparak ve dünya
devletlerinden destekler alarak sürekli gerçekleştirdiler. Kısacası son
yüzyılda Kürt Halkı bitirilmek ve yok edilmek istendi. Ancak tüm bu politikalar
başarısızlıkla sonuçlandı.
Kürt Halkı`nın özgürlüğü önünde engelleyici tutum
takınanların bir bir döküldüğü bir konjöktürde, verilen bedellerle ve yaratılan
mücadeleyle "KURDİSTAN`ın KENDİ KADERİNİ BELİRLEYECEĞİ" bir atmosfere
girildiği görülmektedir.
Rojava`ya karşı Türkiye`nin takındığı tavır
değişmediği sürece, Sayın Öcalan`a uygulanan tecrit ortadan kaldırılmadığı
sürece, gerillaya yönelik operasyonlar yapıldığı sürece, DAİŞ`e karşı net
politikalar uygulanmadığı sürece, yani Kürt karşıtlığı üzerinden
şekillendirilen siyasetten vazgeçilmediği sürece "KURDİSTAN KENDİ KADERİNİ
BELİRLEYECEK" algısı derinleşecek ve ileride daha somut kararlaşmalara
gidileceği bariz olarak görülmektedir.
Bu politikaların değişmemesi durumunda yaratacağı
sonuçlar kaçınılmaz olarak "Kurdistan`ın Statüsü" olacaktır. Kobane`de
bunun kapısı sonuna kadar aralanmıştır.
AKP oyalama taktiklerinden vazgeçmiş değildir. HDP
üzerinden, Sayın ÖCALAN`ı ve diğer muhatapları devre dışı bırakıp, ya da pasif
durumda tutmaya çalışarak, "şiddete başvuranlara mesafe koyun"
demekle, aslında HDP`yi marjinalleştirme, tabanla çelişir duruma getirmeye
çalışıldığı görülmektedir.
Bir taraftan çelişkiler yaratma, bir tarafta da
yeni operasyonların startının verileceği görülmektedir. İktidarını kaybeden
Akp, kaos ortamı oluşturup, bunun üzerinden yeniden iktidar olmayı deneme
arzusunda olduğu da görülmektedir. Kendi iktidarı için HDP`yi çelişkilerle
zayıflatmak taktiklerini de denemektedir.
HDP`nin bu taktiklere gelmeyeceğini, eğer gelirse
tabanı tarafından tepki alacağı aşikar bir durumdur. AKP ve devlet sisteminin
yerel yönetimler üzerinde uyguladığı ; "çelişki yaratma, soğutma, brokratize
etme, iktdarlaştırma, blokaj, kadrolaşma, içten eritme, projesizliğe mahkum
etme, koltukçuluk..." gibi uygulamalarının kısmen de olsa sonuç aldığını
görerek, bunu genel siyasette de uygulamaya çalışacağı görülmektedir.
Sayın Öcalan`ı, KCK`yi ve Rojava`yı hedef alan politikalarının
tutmadığını gören AKP, farklı arayışlarını, oyunlarını devam ettireceğe
benzemektedir. HDP bu konuda son derece dikkatli ve temkinli olmak
durumundadır. Sistemin içinde devinim gücü olmanın ötesinde yüzyıllık yapısal
bir sorunun ağırlığını sonuna kadar taşıyabilmelidir. Türkiye`deki birçok
darbenin, iktidarın sonunu hazırlayan "Kürt Sorunu" gibi köklü bir
sorun sadece AKP ile müzakere edilmeyecek kadar derin ve kapsayıcıdır. HDP, halkın
kendisine teslim ettiği iradenin sonuna kadar taşıyıcısı olmalıdır. Halkın
beklentisi bu yöndedir.
Evet Kürt Halkı, kendi kimliğiyle yaşamak istiyor.
Kürt Halkı "statüsü belli olan" onurlu bir yaşamı talep ediyor. Anadilde
eğitim ve adil bir eğitim sistemi istiyor. Kürt Halkı her şeyden önce onurlu
bir barış ve demokratik bir Ortadoğu istiyor. Kürt Halkı, Rojava`daki
kantonların resmen tanınmasını ve DAİŞ barbarlığına karşı samimi bir
birliktelik istiyor. Dört parçaya bölünmüş Kurdistan`ın birlikteliğini
hedefliyor. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin biran önce kaldırılmasını istiyor.
Yeni ve demokratik bir anayasa ile eşit yurttaşlık eksenli yeni bir vatandaşlık
hukuku talep ediyor. Talepleri çoğaltmak mümkün..
Kısacası, elinden alınmış tüm insani ve ulusal
haklarını talep ediyor...
*14 Temmuz ruhunu içselleştiren bir hareketin ve
halkın zafere gideceği kesindir. Esat Oktay Yıldıran faşizminin kaybettiği, buna
karşı Kemal Pir ve Mazlum Doğan şahsında devrimci mücadelenin kazandığı yeni
bir Ortadoğu ve Yeni bir Kurdistan`a adım adım...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
15.07.2015