Çağımızın en kolaycı yaklaşımlarından birisi de "başarısızlıklarına gerekçe
bulma" hastalığıdır. Bu hastalıktan kurtulma yöntemi de "özeleştiri vermek ve kendini
sorgulamamak" olmuştur. Özeleştiri, geliştirici ve çözümleyici pratiğe
hizmet etmediğinde ise anlamını yitirir, önemsizleşir.
Günümüzde siyasetçilerden, sendikacılara, politikacılardan
seçilmişlere, yerel kadrolardan devlet yöneticilerine kadar "HALKIN
İRADESİNE" layık olmayan pratiklerin ve temsiliyetlerin daha da arttığını
gözlemlemekteyiz.
İktidarlaşmanın ve bireycileşmenin güçlenmesi ise
güçlü bir toplumsallaşmanın oluşmasını geriletmektedir. Dolayısıyla
toplumsallaşmaktan uzaklaşan yöneticilerin ve kadroların brokratikleşmeleri de
kaçınılmaz olmuştur.
Brokrasinin egemenliğine girerek itaat edenler ise
elitleşerek toplumsal duygu ve ruhtan uzaklaşmışlardır.
Günümüz politikacılarının, siyasetçilerinin, sendikacılarının
ve seçilmişlerinin çoğu maalesef elitleşerek HALKTAN uzaklaşmışlardır.
Söylemde halkı ve davalarını dillerinden
düşürmeyenlerin, pratikte statüko ve güce esir düşerek, itibar kaybettikleri
görülmüştür.
Onurlu davalar, ulusal mücadeleler, politik
ahlaklı toplumlar ise onurlu ve özgür bireylerle zafere ulaşıp, sistemleşir.
Zafere giden yol, özgür bir toplum inşaa edecekse
anlamlıdır.
Çünkü özgürlük ve demokrasi sloganını dillerinden
düşürmeyen brokratik ve tıkatıcı kişiliklerin arttığı bir dönemden geçmekteyiz.
Kendilerini
toplumun ve halkın göremediğini sanan bu kişiliklerin büyük bir yanılgı ve
sapma içerisinde oldukları bilinmelidir. Bu tiplerin özgürlük mücadelesiyle, değerlerle,
devrimci duruşla ve Sayın ÖCALAN`ın yaşam felsefesiyle uzaktan yakından
alakaları kalmamıştır.
Halk artık bunları iyi analiz ederek, tanımıştır. Bu
kişiliklerin olduğu kurumların içi boşalmış, başarısızlık ise gitgide
derinleşmiştir. Başarısızlıklarını çeşitli iç ve dış faktörlerle bağlayarak
gerekçelendirme ise klasikleşen bir hal almıştır.
Halkın fedakârlıklardan
kaçınmadığı bir coğrafyada, temel beklentisi onurlu, özgür, eşit ve insanca bir
yaşam olmuştur.
Her kimliğin ve rengin onuruyla yaşaması gereken
bir dünyada yöneticilerin HALKA HİZMET etmesi bir zorunluluktur.
Halka layık olmayan yöneticilerin, bir dakika
durmadan HALKTAN özür dileyerek İSTİFA etmeleri bir gerekliliktir. Bu erdeme
sahip olan yönetici sayısının artması ise herkesin beklentisi ve talebidir. Başkasına
topu atarak sorumluluktan sıyrılmak ise neredeyse bir gelenek haline gelmiştir.
Her yöneticinin, sorumlunun, demokratın ve
temsilcinin kendini sorgulayarak yeni döneme göre tutum takınması bir
gerekliliktir.
Hunermend Aram Tigran`ın sesini ve sanatını ortak
ruhumuz ve hissiyatımız haline getirmek umuduyla...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
07.09.2014