Yüzyıldır statüsüzlüğe mahkum edilmiş bir halkın, statüleşmeye
doğru hızla yol alması, statükonun zihnini yerle bir etmektedir.
Ortadoğu`da değişen dengelerle beraber, Kürt
Halkı`nın onurlu mücadelesi tarihsel anlamda günümüzde en doruk noktaya
varmıştır.
Kürdistan`ın dört parçasında gelişen, sistemi
zorlayan ve uluslararası dengeleri değiştiren bu mücadelenin Türkiye
Cumhuriyeti Devleti`ni rahatsız etmesi, devletin çeşitli haksızlıklarına, baskılarına,
katliamlarına davetiye çıkartmıştır.
Dünya siyasetinin gerisinde kalan, demokratik bir
yaşamı kabullenemeyen, zorlama bir zihniyetle politika güden AKP`nin sınır
tanımayan yaklaşımları maalesef bizlere "Ortadoğu Diktatöryel
Rejimlerini" hatırlatmaktadır.
Demokratik olamayan bu diktatöryel zihniyetten
nasibini alanlardan birisi de barış elçisi sevgili TAHİR ELÇİ`ydi.
Roboski, Amed, Suruç ve Ankara Katliamlarını
gerçekleştiren zihniyete en fazla karşı çıkanlardan birisi olan sevgili Tahir
Elçi, 28.11.2015 tarihinde bir suikast sonucu Amed`te katledildi.
Hrant Dink...vb cinayetleri gerçekleştiren
sistemlere, zihniyetlere karşı en fazla reaksiyon gösteren, bu cinayetlerin
aydınlatılması için olağanüstü mücadele eden Tahir Elçi, bu sefer aynı
sistemlerin kurbanı oldu.
Vedat Aydın`ların, Apê Musa`ların, Mehmet
Sincar`ların, Hrant Dink`lerin şehadet kervanına bu sefer de sevgili Tahir Elçi
eklendi.
**Kürt Halkı`na düşmanca yaklaşan devlet
zihniyetinin ve hükümetinin; demokrasi, eşitlik ve kardeşlikten bahsetmesi
külliyen yalandır, aldatmadır.
Tahir Elçi`nin katledilmesini Kürt Halkı`na ve
örgütlerine yıkmaya çalışan bir başbakan nasıl inandırıcı olabilir ki?
"Pkk, terör örgütü değildir" dediği için
Tahir Elçi`ye linç kampanyası uygulayan bir Cumhurbaşkanı ve başbakan bu suikastın
birinci derecede sorumluları değil midir?
Tahir Elçi;
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve başbakan Davutoğlu`nun
akıllarının eremeyeceği kadar CESURDU, İLKELİYDİ, KARARLIYDI.
Gazetecileri içeri tıkayan, Roboski`nin hesabını
veremeyen, Hrant Dink suikastini çarpıtmaya çalışan, ülkeyi korkuyla yönetmeye
çalışan AKP ve Cumhurbaşkanı "bu devranın" böyle yürüyeceğini topluma
dikte etmeye çalışmaktadırlar.
Şehirlere uygulanan sokağa çıkma yasaklarını
Hitler, Musolini, Franko, Saddam, Esad, Kaddafi, Kenan Evren dönemlerinde bile
göremezsiniz..
Sokağa çıkmayı yasaklamak korkaklığın daniskası
değil midir?
Sokağa çıkma yasaklarının kararını veren hükümete,
vali ve kaymakama; "Sizler bu halktan neden korkuyorsunuz?” sorusunu
sormak gerekmez mi?
İşte sevgili Tahir Elçi, bu korkaklığı ve
basiretsizliği en şiddetli şekilde eleştirdiği ve karşı çıktığı için katledildi.
*Rusya Lideri Putin, düşürülen savaş uçağı için
Türkiye Cumhurbaşkanı ve hükümete rest çekerek, Türkiye Devleti`nin kara
kutularını uluslararası kamuoyuna teşhir etti.
Putin`in politikalarıyla baş edemeyen Türkiye
Hükümeti`nin, "diyaloğa hazırız" söyleminin diplomasideki anlamı
şudur; "yeter ki bizi fazla teşhir etmeyin, diz çöküyoruz" demektir.
*İşte sevgili Tahir Elçi, baskıcı ve otoriter
sistemin tüm kara kutularını bilen, bunu açığa çıkaran ve bedellerini vermekten
asla korkmayan onurlu bir insan hakları savunucusuydu. Bu yönüyle de hedef
seçildi.
Kürt Halkı`nın 21.yüzyılda artık statüsüz
yaşayamayacağını, devlet de dahil tüm seçeneklerin mutlaka tartışılması
gerektiğinin altını çizen ender bir entellektüeldi.
**Sayın Öcalan`sız bir çözümün asla gerçekleşemeyeceğini,
silah ve şiddetin biran önce devreden çıkarılmasını defaatle vurgulayan
toplumun vicdanıydı.
Seçimde elde ettiği sonuçtan da güç alarak
çılgınlaşmaya doğru giden bir AKP iktidarıyla karşı karşıyayız.
Akp Hükümetinin politikalarının ne İslam diniyle, ne
de demokrasiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Bu kirli politikalar ne dinle, ne vicdanla, ne
ahlakla izah edilebilir.
Bu düpedüz çılgınlıktır.
Sevgiyle, hukukla, hakla HALKI yönetmek dururken; korkuyla,
baskıyla ve katliamla toplumu yönetmek akıl karı değildir. AKP ve
Cumhurbaşkanı`nın şuanda yaptıkları budur.
Ta ki "Başkanbaba" oluncaya kadar bu
yöntemleri kullanacakları görünmektedir.
**Tahir Elçi`nin katledilmesine en fazla
sevinenlerden birisi de, kuşkusuz "başkanbaba olma" hevesinde olan
sarayın kendisidir.
*Tüm bu oyunları bozmaya çalışmak için Kürt
Halkı`nın Ortadoğu`daki birlikteliği gerekli ve zorunludur.
"Statüsüz yaşamdan, statülü yaşama geçiş
mücadelesi daha da yükseltilmelidir."
...Öyle diyordu sevgili Tahir Elçi.
Rojava üzerinden DAİŞ barbarlığına karşı topyekûn
mücadele ise Kürt Halkı için her zaman ciddi bir strateji olmalıdır.
*Türkmenlere haksızlık yapılınca kıyamet koparan, Kürtlere
katliam yapılınca sessizliğe bürünen son derece ikiyüzlü bir iktidarla karşı
karşıyayız.
**İşte Tahir Elçi`nin farkı buydu.
Zulmedenlere karşı, tüm mazlumların yanındaydı.
***Bizler için TAHİR ELÇİ, tüm iktidarlardan, Cumhurbaşkanı`ndan,
başbakandan, tüm devlet otoritesinden, kat be kat daha DEĞERLİDIR.
Kürdistan`ın onurlu evladı Tahir Elçi`ye yönelik suikastı
lanetliyoruz.
Cizîra Bota`nın yiğit değeri Tahir Elçi`ye yapılan
namussuzca infazı şiddetle kınıyoruz.
**Mîr Celadet Bedîrxan`ın kahraman torunu Tahir
Elçi`ye yapılan saldırıyı asla unutmayacağız.
Organ Doğan`ın mücadele ruhunu taşıyan sevgili
TAHÎR ELÇÎ ölümsüzdür.
Kürdistani değerlerin simgesi sevgili TAHÎR ELÇÎ, sonsuza
kadar yüreğimizde yaşayacaktır.
İnsan Hakları`nın vicdanı TAHÎR ELÇÎ, sonsuza
kadar bilincimizde yaşayacaktır.
Güle güle barış elçisi..
Güle güle Mezopotamya`nın özgürlük abidesi...
Güle güle sevdam...
Güle güle ütopyam...
Güle güle Kürdistanlım...
Selam ve saygılarımızla...
Nurullah Tunç
01.12.2015