• Ana Sayfa
  • »
  • Türkiye Cumhuriyeti`nde Ezber Bozan Yükseliş...

Türkiye Cumhuriyeti`nde Ezber Bozan Yükseliş...

Ne gariptir ki devşirilen kişilerin devleti en fazla kutsallaştırmaları ise ciddi bir paradokstur.


 

Irkçılık, tektipçilik, inkar üzerinden şekillendirilen Türkiye Devlet`i sistematiğinin her on yılda bunalımlar yaşaması tesadüfi olmamıştır. Tarihi, katliamalar ve istilalarla dolu olan bir geleneğin insan zihninde yaratacağı en büyük algı ise ezberciliktir.

 

Kendini yenileyemeyenlerin, çağı yakalayamayanların, cesur olamayanların ve tarihiyle yüzleşemeyenlerin başvurduğu ezbercilik zihniyeti, elbette kolay kolay yıkılabilecek bir olgu değildir.

 

Resmi ideolojinin doksan yıldır halklara dayattığı ve zorla kabul ettirmeye çalıştığı paradigması artık iflas etmiştir. Resmi ideolojinin eğitimle, güvenlikle, dinle ve yargıyla bizlere dikte ettirmeye çalıştığı tarihe inanıyor muyuz sanırsınız?

 

Hunlardan, Selçuklulara ve Osmanlılara kadar halklara anlatılan kahramanlık destanlarının ne kadar büyük yalanlarla dolu olduğunu artık herkes bilmiyor mu sanıyorsunuz?

 

Osmanlılardan günümüze kadar devam eden totaliter sistemin en büyük mekanizması "DEVŞİRME POLİTİKASI" değil midir? Osmanlıcılığa ve Türkçülüğe hizmet eden, aslen Türk olmayanlardan oluşturulan bu sistem kişiliksizleştirmenin ana kaynağı değil midir?

 

Kimliksiz ve kişiliksiz bireylerin yönettiği, Türkçülüğe hizmet eden "devşirme devlet sisteminin" karakterli ve onurlu olacağını beklemek elbette gerçekçi olmayacaktır. Türkçülüğün Cumhuriyet dönemindeki beyinlerinden ve kurucularından olan Ziya Gökalp, aslen bir Kürt`tür. Peki, Ziya Gökalp`ın Kürdistan`da ve onurlu tüm halkların nezdinde bir değeri var mıdır?

 

Osmanlı Devlet geleneğinden günümüze kadar devam eden "Devşirme Geleneği"

asimilasyonun, kimliksizleştirmenin ve devleti kutsallaştırmanın politikası olarak kullanılması utanç vericidir. Ezberci Devlet`in devşirme politikasının başını günümüzde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çekmektedir.

 

1970`li yılların başındaki devrimci yurtsever gençliğin "Kürdistan Sömürgedir" teziyle gelişen, büyüyen ve kök salan bir hareketin; Türkçülük ve devşirme Osmanlıcılığın kafasına bir balyoz gibi inmesi halkların kurtuluşunun başlangıcı olmuştur.

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan`ın "Karadenizli bir Laz olarak devşirilmesi" Türkiye Devleti açısından utanç verici değil midir?

 

Farklı bir halk olan LAZLARIN, zengin kültürü ve muazzam coğrafyaları maalesef Türkçülük akımının hizmetine girerek, önemli bir bölümü özümden, gerçek kimliğinden uzaklaştırılmıştır. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi..

 

Ne gariptir ki devşirilen kişilerin devleti en fazla kutsallaştırmaları ise ciddi bir paradokstur.

 

Devletin yıllar boyunca Kürtlere; "Cumhurbaşkanı da olabiliyorsunuz", demesinin altında yatan da bu devşirme gelenektir.

 

Devlet, "Kendini inkâr et, özünden uzaklaş" politikasıyla, iktidar kapılarını sonuna kadar devşirmelere açmıştır. Turgut Özal bu mekanizmayla ancak Cumhurbaşkanı olabilmiştir. Ziya Gökalp bu sistemle ancak, "biatçı popüler" bir yazar olmuştur. Mehmet Metiner`ler bu sistemle çoğalmıştır. Tayyip Erdoğan bu mekanizmayla "Lazlığından devşirilerek" sistem içinde Cumhurbaşkanlığı`na kadar yükseltilmiştir.

 

Dolayısıyla Tayyip Erdoğan, kendisini devşiren sisteme karşı gelebilir mi?

Devleti sorgulayabilir mi?

İktidarın haram nimetlerini elinin tersiyle çevirebilir mi?

Diğer halkların, renklerin haklarını savunabilir mi?

 

Ümmetçiliği ve mensubu olduğu Sünniciliği bir devlet politikası olarak aşabilir mi?

Kürdistan Coğrafyasının tüm bileşenlerini, renklerini içine sindirebilir mi?

Laz Halkı`nın özgür bir yaşam talebini kabul edebilir mi?

Kazım Koyuncu’ nün mücadelesini anlayabilir mi?

 

Karadeniz`de boğulan devrimcilerin emperyalizme karşı dik duruşlarını algılayabilir mi?

 

Onurlu Laz Halkı`nı Kürdistan Halklarına karşı, devrimcilere karşı kışkırtanların başında Erdoğan gelmiyor mu?

 

En geri ve yoksul bırakılan bölgelerin başında "Lazistan / Karadeniz Coğrafyası" gelmiyor mu?

 

Bunun bir politika dâhilinde geliştirildiğini bilmiyor muyuz sanıyorsunuz?

Devletin tüm kirli politikalarının gerçekleştirildiği Lazistan`da halkı devletçi bir zihniyetle donatmak temel hedef olmuş, bu konuda başarı da sağlanmıştır.

 

Kürt Halkı`na, hareketine yönelimin en fazla olduğu bölge olması da bundandır.

 

*Sevgili HRANT DİNK`İ katledenlerin Karadenizli olması ve cinayetin buradan tezgâhlanması bunun açık kanıtıdır. Ogün Samast adlı kuklanın sevgili Hrant Dink`i vuran tetikçi olması tesadüfi değildir.

 

Lazistan`ın çocuğu Tayyip Erdoğan, bir kere de olsa kendi halkının haklarından bahsetme cesaretini gösterebildin mi?

 

Kazım Koyuncu gibi onurlu bir yaşamın mücadelesini verebildi mi?

 

Karadeniz dağlarının yiğit evlatları gibi göğsünü emperyalizme, devşirmeciliğe ve faşizme siper edebildin mi?

 

Lazistan`ın çocuğu Erdoğan, Arap Halkı`ndan olan eşin Emine Hanım`ın milletini ne kadar tanıyabildin, anlayabildin ve onlara sahip çıkabildin?

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan`da dahil olmak üzere `Devşirme Sistemi` yerle bir edecek halkların özgür birlikteliğine ve HDP projesine sahip çıkmanın tam zamanı...

 

Selam ve saygılarımızla...

 

Nurullah Tunç

20.05.2015

Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 752

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.