Toplumların, halkların, sistemlerin tarihlerine bakıldığında ihtiyaç ve şartlara göre çeşitli arayışlar ve yapılanmalara gerek duyduklarını görebilmekteyiz. İlkel komünal toplumlardan, köleci toplumlara, feodal toplumlardan sosyalist ve kapitalist toplumlara kadar değişim, dönüşüm ve savaşım mutlak olmuştur. Her toplumsal aşama kendi içerisinde altüst oluşları yaşamış, çelişki, çatışma ve mücadele hep var olmuştur. bu çatışma ve çelişkiler kimi toplumlarda ulusal ve ekonomik, kimi toplumlarda iktidar, kimi toplumlarda sömürü, kimi toplumlarda din ve mezhep, kimi toplumlarda ise eşitlik, barış ve adalet İÇİN yapılmıştır. Adalet, eşitlik, barış ve insan hakları mücadelesi ise en zor ve meşakkatli olanı olmuştur.
Filozofların, peygamberlerin, toplumsal
ideolojilerin çıkışı ve hedefi ise bu yolda ZULME karşı, eşitlik, barış ve adalet mücadelesiyle sonuç almaya
çalışmak olmuştur…
Zerdüşt`ten Hz. İbrahim’e, Hz. İsa’dan Hz.
Muhammed ve Hz. Ali’ye kadar tüm manevi ve toplumsal DİNLERİN, kendi koşullarındaki mücadelesi zulme karşı, eşitlik, adalet,
barış ve ahlaklı toplum orjinli gelişmiştir. Yine Sokrates’ten, Marx`a, Che Guavara`dan,
Mahadma Gandhi`ye, Lenin`den Nelson Mandella`ya, Roza Lüksemburg`dan Cleara Zetkin`e,
Deniz Gezmiş`ten Sayın Abdullah ÖCALAN`a kadar sınıfsal, ulusal ve
enternasyonal mücadelelerinin ruhu adalet, eşitlik, barış, demokrasi ve onurlu
bir yaşam felsefesi üzerinden şekillenmiştir.
Buna karşı ise tüm iktidarlar acımasızca saldırı
ve yok etme politikalarını uygulamışlardır. Red, inkâr, imhayla da halklar tam
olarak susturulmak istenmiştir. Halen İmralı cezaevinde olan Kürt halk önderi Sayın
ÖCALAN, adil ve eşitlikçi bir yaşam mücadelesini kendinde temsil eden, tüm
dönemlerin birikimi ve bilinci olarak, onurlu bir gelecek kurmanın tarihi
paradigmasını oluşturmuştur. Bu paradigma sistemsel, ulusal ve demokratik eksen
üzerinden şekillenmekle beraber, yeni ve özgür bir yaşamın da güvencesi
olmuştur. Kapitalist Modernite`ye
karşı, "Demokratik Modernite"
sistemiyle emperyalist tüm politikalara, alternatif bir çıkışın formülünü
bulmuştur…
Irkçı, şovenist ve milliyetçilik orjinli yaklaşımlara,
"Demokratik Özerklik", "Demokratik Konfederasyonlaşma", "Demokratik
Ulus", "Demokratik Ortadoğu" SİSTEMLERİYLE yine tarihi bir çıkış yapmıştır.
Bu tarihi, stratejik ve özgürlük manifestolarına
uygun, yeni bir ruh ve yeni bir yapılanmanın pratikte yaşam bulması bir
zorunluluktur. Bu zorunluluğu bilince çıkaran kurumların, kadroların, yönetici
ve sorumluların, ivedilikle geçmiş dar, hantal ve sorunlu pratiklerinden
vazgeçmeleri, halka, özgürlük mücadelesine ve Sayın ÖCALAN`a özeleştiri
vermenin de bir sonucu olarak okunabilir.
Bu yeni sürecin RUHUNA uygun değişim, dönüşüm yaşamak her sorumlu yöneticinin
yaşaması gereken bir pratik özeleştirisi olacaktır. Yeni dönemin ruhuna uygun
davranamayanlar ise halka ve değerlerimize en büyük haksızlığı yapacaklardır. Dolayısıyla
itibarsızlaşıp, vicdanlarda mahkûm olacaklardır.
Ortadoğu`da KÜRT
HALKI öncülüğünde gelişen yeni konjoktüre çözüm gücü olup, katkı sunmak ve
ölüm çetelerini bozguna uğratarak, demokratik özgürleşmeye ulaşmak her
zamankinden daha yakındır. Sayın ÖCALAN`ın manifestosu, sonuna kadar demokratik
Ortadoğu ve özgür KÜRDİSTAN kapısını
aralamıştır. Bu da doğru kadrolarla, halk iradesiyle, ulusal birliktelik, yerinde
hamlelerle mümkündür. Hepimize düşen, tüm KÜRDİSTAN
HALKLARINA düşen ise büyük bir
tarihi sorumlulukla, güçlü bir coşkuyla, tutarlı bir kararlılıkla bunu ZAFERE ulaştırmaktır.
ZAFERE
GİDECEK YOLDA, TARİH YAZMAK DA HEPİMİZE DÜŞECEKTİR...
Saygılarımızla.