Medya ve Objektif Gazetecilik

Resmi ideolojinin, sermayedarların, ırkçıların, cemaatlerin, hükümetlerin, grupların, bireylerin, iktidarların TEKELİNE GİRMEYEN "özgür medya ve bağımsız basın" herkesin özlemidir.


 

Yakınçağ tarihimizin en önemli iletişim, bilgilendirme ve haberleşme aracı olan medya global dünya sisteminin vazgeçilmez aracı haline gelmiştir.

 

Ekonomik, teknolojik ve siyasi konjonktüre göre şekil alan basın ve medyanın 21.yüzyıl insanlığının en fazla ihtiyaç duyduğu bir alan haline gelmiştir.

 

Özünde, basın ilke ve ahlakını oluşturup, bunu uygulamak ise özgür basının olmazsa olmazlarından olmuştur.

 

Medyanın 1950`lerden sonra dünyadaki siyasi ve ekonomik altüst oluşları insanlığa aktarması gerekirken, aksine savaş ve bunalımların derinleşmesine öncülük etmesi, tekelleştiğinin somut göstergesidir.

 

Uluslararası pazarlar, finansal dizayn, milliyetçilik, liberal ekonomi gibi birçok faktör, "medyanın özgür ve tarafsız olmasını" engellemiştir. Dolayısıyla iktidar ve güce bağımlı hale gelen medyanın, insanlığın sorunlarıyla değil, güç ve iktidarların sömürüsüne "uşaklık ettiği ve beslendiği" görülmüştür.

 

Yani her iktidar ve güç odağı kendi emrinde olan basınını ve medyasını oluşturmuştur.

 

ABD`den Avrupa ülkelerine, Rusya`dan Çin`e, Japonya`dan Afrika`ya, Ortadoğu`dan Balkanlara kadar kendi emirlerinde oluşturulan medyanın KÜRESEL bir güç olması ise kaçınılmaz olmuştur. Teknoloji, ekonomi ve bilimde en fazla gelişen toplumlar ise basın ve medyaya en fazla hükmedenler olmuştur.

 

Global ve konjoktürel bir kimliğe sahip olan medyanın yerel ve ulusal ayakları da oluşturulmuştur. Toplumlar bu alan üzerinden dizaynedilmeye çalışılmıştır. Yani birey ve toplumların zihinselliği darbe ve sömürü mantığıyla fethedilmeye çalışılmıştır. Bu darbe mantığını toplumlara empoze etmeye çalışan ülkelerden birisi de Türkiye olmuştur.

 

Milliyetçilik, red, inkâr, asimilasyon ve sömürünün en yoğun yaşandığı Türkiye`de basın ve medya maalesef bu zihniyete, tekelciliğe hizmet etmiştir.

 

Resmi ideolojinin sözcülüğünü yapan medyanın, devletin tüm ekonomik imkânlarından beslenerek kartelleşmesi süreci başlamıştır. Türkiye`de resmi ideoloji Kürt Halkı`nı inkâr ederken bu medyayı kullanmıştır. Medya tüm Kürt katliamlarını ve vahşetlerini gizlemeye çalışmıştır. Kürt Halkı`na yönelik yaklaşım sürekli düşmanca ve barbarca olmuştur.

 

Ermeni Halkı`na yönelik katliamlar ise halen de dünyadan saklanmaya çalışılmaktadır. Alevilere yönelik katliamlar, Rum ve Süryanilere karşı soykırımlar medya ve basının sessiz kaldığı realitelerdir.

 

Dersim, Çorum, Maraş, Sivas, Gezi ve Roboski katliamları ise halen kanayan yara olarak durmaktadır.

 

Devlet medyası, cemaat medyası, kartel medya, Akp medyası, ırkçı medya, liberal medya, uluslararası savaş medyası, ÖZGÜR MEDYA gibi onlarca kategoriye ayrılan medyanın çağımızda 1.etkili güç olması ise tesadüfi değildir. Tüm bu medyalar yerellere kadar hiyerarşik bir örgütlülüğü yaratmıştır. Dolayısıyla yüzbinlerce çalışanıyla büyük bir güç haline gelmiştir.

 

Özgür, objektif ve ilkeli basın ahlakına sahip medya mücadelesi veren cesur gazeteciler de çıkmıştır. Kürt Özgürlük Mücadelesinin öncülük ettiği ve açığa çıkardığı "ÖZGÜR BASIN" geleneği, Türkiye`de de alternatif bir basın oluşturmuştur. Gazete büroları bombalanan, onlarca çalışanı katledilen, yüzlercesi cezaevine tıkatılan Özgür Basın, büyük emeklerle ve bedellerle "tüm halkların nefesi" haline gelmiştir.

 

Özgür Basın geleneğinde Ape Musa`nın (Musa Anter) emeği, Ferhat Göktepe`nin heyecanı gibi binlerce emekçinin alın teri ve kanı vardır.

 

Yine popüler medya içinden sıyrılarak "yakın tarihimizin medyasına" damga vuran Mehmet Ali Birand belirli kalıpları yıkmıştır. Resmi ideoloji ve kartel medyanın çok ağır baskılarına maruz kalan Sayın BİRAND`ın, Kürt Sorununa yönelik ezber bozan cesareti ise onu hep hedef haline getirmiştir. M. Ali Birand`ın cenazesini milyonlarca insanın sahiplenmesi ise Özgür basına olan özlemin kendisiydi.

 

Resmi ideolojinin, sermayedarların, ırkçıların, cemaatlerin, hükümetlerin, grupların, bireylerin, iktidarların TEKELİNE GİRMEYEN "özgür medya ve bağımsız basın" herkesin özlemidir.

 

"Sosyal medyanın" etkisinin daha arttığı bir dönemde, "bireylerin medyası" realitesi twitter, facebook gibi alanlarla beraber hız kazanmıştır. Medyanın da altüst oluşları yaşadığı bir süreçte, tüm basın emekçilerinin vicdan, ahlak, ilke, özgürlük, eşitlik, adalet, objektiflik, cesaret, kararlılık, demokrasi, yaratılan değerlere saygı gibi erdemleri esas alarak tutum alması Özgür Basını daha da büyütecektir.

 

Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu başta olmak üzer dünyadaki tüm gelişmelere eşitlik, özgürlük, demokrasi ve yeni bir yaşam perspektifiyle yaklaşan "BASIN VE MEDYA" anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.

 

Özgür basın anlayışı ve pratiğine sahip olanlar ise medya ve basında onurlu yerlerini hep koruyacaklardır..

 

Selam ve saygılarımızla..

 

Nurullah Tunç

06.09.2014


Diğer Yazıları
  • PAYLAŞ
  • İzlenme : 1344

YORUM EKLE

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.
Yasal Uyarı​ Yazarın yazıları, fikir ve düşünceleri tamamen kendi kişisel görüşüdür ve sadece kendisini bağlar. Haber ve Köşe yazılarına yapılacak yorumlarda yorum yapan kişi yasal sorumludur. Sitemiz yorumlardan yasal sorumlu değildir.